9.özledim

61 13 2
                                    

Demirden;

Kurtuldu.
Bu söz kafamın içinde yankılanıyordu. Mersa kurtulmuştu. Geç idrak eden beynimin emriyle yerimden kalktım ve koşarak aşağı indim. Herkes perişan olmuştu hele annesi! Bende öyleydim bu kızın gözümde herhangi bir değeri yoktu. Sadece zor bir zamanımda yanımda olmuştu. Yoksa başka neden onu düşünecektim ki? Kendime bu sözleri söylüyordum. Mersa aynı şekilde uyuyordu. Camdan gördüğüm renginin ne kadar solduğu olmuştu. Bir kaç saat boyunca gözümü ayırmadan sadece ona baktım.

Deniz terastaydı galiba hala gelmemişti. Yağmurla beraber olmalıydılar. Simge teyze ve Leyla teyzenin uyumuş olduğunu gördüğümde Mersayla yarım kalan konuşmam için odaya girmiştim fakat o yüzünü gördüğümde hiçbir şey söyleyemeyip yanındaki koltuğa oturup onu izledim. Daha sonra uykuya dalmışım. Sabah uyandığımda herkes uyuyordu. Telefonumu çıkartıp saate baktığımda saatin dokuza geldiğini gördüm. Konuşmak için uygun bir zamandı.

Boğazımı temizledim ve konuşmaya başladım. "Mersa uyan artık. Uyanmalısın. Yağmur, annen, Deniz herkes seni özledi. Bunu sana kimin yaptığını söylemen lazım. Benim o piçi bulmam lazım Mersa anlıyorsun beni değil mi?" içimden geçen bazı şeyleri söylemeden konuşmaya devam ettim aslında söylemekte sakınca yoktu nasıl olsa uyuyordu. Konuşmaya devam ettim. "Burada yatan başka bir kız olsa asla buraya gelmezdim. Kaç gecemi burada geçirmezdim. Ama sen benim gözümde herhangi bir kız değilsin galiba Mersa. Kendime her ne kadar gözümde değerinin olmadığını söylemeye çalışsam da olmuyor ayaklarım kalbim sanki beni sana çekiyor. Uyan artık Mersa aç gözlerini. Hem seninle yapmamız gereken şeyler var mesela o Çağla denen kıza gününü göstermek gibi. Ben şimdi gidiyorum umarım döndüğümde uyanmış olursun" dedim ardından alnına ufak bir öpücük kondurarak odadan çıktım. Eve gitmeli duş almalıydım kaç gündür bu hastane kokmuştum.

Çağrı beni deli gibi aramıştı ve ona gelmemesi gerektiğini söylemiştim. Motoruma atlayıp eve doğru hızla sürdüm. Ne yapabilirim ki yavaş kullanmak adetim değildir. Kısa süre içinde eve vardım. Direk odama giderken. Çağrı önümü kesmişti. "Demir Mersa nasıl iyi değil mi lütfen bana iyi olduğunu söyle" başımı onaylarcasına salladım. "Şu an için durumu iyi bende duş alıp tekrar hastaneye gideceğim oyalama beni Çağrı" dedim bıkkın ve yorgun bir sesle. Çağrı bende gelmek istiyorum diye tutturdu onunla uğraşacak halim olmadığı için ses çıkarmadan kabul ettim. Üzerimdekileri çıkarıp sıcak suyun altına girdiğimde rahatladığımı hissettim. Aslında beynimde bu kadar düşünce varken rahatlamam biraz anormal değil miydi?

Mersa'dan;

Gözlerimi açtığımda Demirin gitmiş olduğunu gördüm o sözlerde neydi öyle? Demir Aksoy? Hastanede? Benim? Başımda beklemişti? Öyle mi? Asla inanmazdım. Gerçi bu sözleri kendi ağzından duyduğunda insan biraz inanmak mecburiyetinde kalıyordu. Tabii ki bu sözleri duymamış gibi yapacaktım. Düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan sebep enseme doğru bir yerlerde olan acıydı. Acının sebebini hatırlamaya çalıştığımda kendimi kriz geçirmemek için zor tutmuştum onun benim evimde ne işi vardı? Benden ne istiyordu o psikopat? Annemler odama sevinçle daldıklarında gözlerim dolmuştu. Böyle bir aileye sahip olmak çok güzel bir şeydi.

Fakat bir eksik vardı babam? Arayan gözlerle arkalarına bakarken annem "ne oldu kuzum kimi arıyorsun?" diye sordu. Herkese tek tek bakmıştım. Annem, Leyla teyze, İclal teyze, Yağmur, Deniz yinede babam yoktu anneme "babam" diye mırıldandım. " babanın bir işi için şehir dışına gitmesi gerekmiş tatlım oda senin için çok endişelendi en kısa sürede dönecek" dedi annem. Üzülmüştüm ama annemlere belli etmemeye çalıştım. Gözlerim bir yandan da Demir'i aramıştı. Bana geleceğim demişti gelirdi değil mi? Gelirdi. Sözünü tutardı. Bir anda kapı açıldı. İçeriye yüzüne kocaman peluş bir sylvester oyuncağı tutmuş biri girdi.

Karanlık CennetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin