13. Sarhoş

72 11 1
                                    

Multi : Mersa

Ablamın evinde kalmamın üzerinden bir hafta geçti. Hala aynıydı. Annemlerle aram bozuk ve Demir'den hiçbir haber yok. Bir haftadır onu ne okulda görebilmiştim ne de telefonla ulaşabilmiştim. Bu iş artık gerçekten canımı sıkmaya başlamıştı. Fakat mutlu olduğum tek bir şey vardı oda yanımda olduğunu bildiğim ablam.

O yokken yaşadığım her şeyi baştan sona ona anlatmıştım. Uygar'ı, o arkadaşım dediklerimin bana yaptıklarını, Demir'i, tanışmamızı her şeyi anlatmıştım. Artık ablamda kalıyordum. Annemlerle aram iyice açılmıştı. Eşyalarımı toplayıp gelmiştim bir hafta önce. Ablam çalışıyordu. Hukuk okuduğundan kendi bürosu vardı.

Ayrıca evinde benim için bir oda hazırlamıştı. Hazırlamaktan bahsettiğim odamı mavi ve siyahla döşemiş. kocaman bir masanın üzerinde bir sürü kağıt resim kalemi doluydu. Evet daha önce çizim yapıyordum ve katıldığım çoğu yarışmalarda birinci olmuştum. Ama uzun zamandır hiç çizmemiştim.

Masamın sandalyesi ise siyahtı ve gerçekten yumuşaktı. Her şeyi çok sevmiştim. Evden giyisilerimi, bilgisayarımı ve bir iki kişisel eşyalarımı getirmiştim. Annemler ablamla kalacağım için fazla sorun yaratmamışlardı.
İşin iyi yanı ise sürekli bana para göndermeleriydi.

***
Sabah gözlerimi alarm sesiyle açtım. Yataktan doğruldum ve samara gibi olan görüntümden biraz olsun uzaklaşmak için banyoya ilerledim. Banyodan çıktıktan sonra üniformalarımı giydim saçımı da düzleştirdikten sonra işimin bittiği düşüncesiyle mutfağa gittim.

Ablam mükemmel bir kahvaltı hazırlamıştı. En sevdiğim krep, patates kızartması vardı. Kahvaltı etmeyi sevmezdim ama kahvaltı bu olunca insan ister istemez yiyordu. Kahvaltı bittikten sonra birlikte masayı toplayıp çıktık. Her sabah okula ablam bırakıyordu beni bir arabası vardı ve gayet güzel bir arabaydı. Nasıl almıştı bilmiyordum ama sorduğumda

Bir cevap alamamıştım. Neyse diyerek ablamı öpüp arabadan indim. Yağmurla kapıda karşılaştık sıkıca sarıldık ve sınıfa çıktık.
Denizle Çağrı'nın arkasına geçtik.
"Günaydın" dedim.
"Günaydın kanka"
"Günaydın"
Sırasıyla her zaman ki cevaplarımı alıp yerime oturdum. Kulaklığımı taktım.

Çizim defterimi ve ayrı kalemlikte olan resim kalemlerimi çıkardım. Içimden gelen tek şey çizmekti. Kulaklığımı tişörtün içinden geçirdim ve saçlarımla kulaklarımı kapattım. Öğretmen derse girdiğinde fark etmemişti. Kısık sesle çalan yabancı müzikle kağıda bir şeyler karalamaya başladım. Amacım herhangi bir şey çizmek değildi. İçimden geçen neyse onu çizdim. Yağmur sıkılıp arka sıraya geçmiş müzik dinleyerek kitap okuyordu. Bense çizmeye devam ediyordum.

Müziğin sesini biraz yükselttim onlar müziğin sesini duymuyorlardı ama sesin yüksekliği sesleri bastırıyordu. Çizdiğim eskiz bittikten sonra detaylara geçtim. Ve en son gölgeler. Bittiğinde bakamadan yanımda bir koku hissettim tanıdık bir koku.

O mükemmel erkek parfümü ve deniz kokusu gibi olan ferah koku. Demir'in kokusu. Sıranın altındaki telefonumdan şarkıyı durdurdu. Çizdiğim kağıda baktığında önce şaşırdığını fark ettim. Daha sonra bana döndü.

"Bunu sen mi çizdin?"
"Evet olamaz mı?"
"Bilmem şaşırdım"
"Neden?"
Sırıtarak cevap verdi.

"Hem güzel çizmene hem beni çizmene hem de yüzümün her detayını bu kadar bilmene'' sonlara doğru sesindeki o dalga geçercesine olan ton yok olmuştu. Kağıda baktığımda bende şaşırdım gerçekten çok iyi çizmiştim.

Ayrıca onu niye çizmiştim? Hem çizerken onu çizdiğimi bile fark etmemiştim. Gülümseyerek cevap verdim.
"Demek ki benimde bildiğim bazı şeyler varmış."
"Emin ol küçük cadı benim bilgilerim seninkilere pek benzemez" dediğinde kızarmıştım. Tamam ben fesat bir kızdım ama onun öyle  sırıtması insana bunu anlatıyordu.

Karanlık CennetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin