Medya; TANITIM VİDEOSU
İlk hikayem, ilk serüvenim, ilk maceram...
Yanlışların sunduğu güzelliğe kapılmaya hazır mısınız? Ben hazırım.
O zaman sizde bu serüvene katıldığınız tarihi buraya bırakın... 🥀
1. BÖLÜM: "ZEHİR."
Gecenin karanlığında çakan şimşeğin bulutlara yüklediği sıvı kandı. Her bir et zerresinin başından aşağı dökülen zehirli sıvı, yüreklerini karartmaya yeminliydi. Bense katılaşarak taş kesmiş o yüreklerin arasında yolunu kaybetmiş, onların kızıl zehrine bulanıp, oradan oraya savrulan bedenlerden sadece bir tanesiydim.
Hayatlar sahteydi.
Aynı insanlar gibi...
Ayağımın altındaki gaz pedalına daha fazla yüklendim, hava tamamen kararmıştı. Evden çıktığımda sadece çiseleyen damlalar kendini yağmurun oluk oluk yağdığı bir fırtınaya bırakmıştı.
Evde yiyecek adına hiçbir şey kalmadığı için bir şeyler almam gerektiğini aç bir halde mutfağa girip, kayda değer hiçbir bulamadığımda fark etmiştim. Evimden on beş dakika uzaklıkta olan markete giderek evin ihtiyaçlarını tamamladıktan sonra trafiğin sebebini bilmediğim şekilde felç durumda olduğunu gördüm. Biraz daha ileriye bakınca polis çevirmesi olduğunu fark ederek beklemeye başladım. Buralarda pek kontrol yapılmadığından olsa gerek yığınla dizilmiş olan sivil araçlara hayretle izliyordum.
Geçen uzun olmayan ama kısada sayılmayan bir sürenin ardından nihayet köprünün sonuna sivil birinin polis sirenleri eşliğinde elindeki tabelayla durmamı işaret ettiğini gördüm. Arabayı kenara çekip camı aşağıya doğru kaydırdım.
"Ehliyet ruhsat."
Başımı, arabanın içine akın eden soğukluğun geldiği cama doğru çevirdim. Başına geçirdiği yağmurluğu akşamın karanlığıyla birleşerek yüzünü saklamıştı. Giyimlerinin ve gereğinden fazlaca alınan tedbirlerin varlığıyla tedirgin olurken dediğini ikiletmedim. Hemen yan koltuk da duran çantama uzanıp fermuarını açtım. Cüzdanımdan asla çıkarmadığım ehliyet, şu anda ortadan kaybolmuş durumdaydı. Elimi alnıma koyup sessiz bir nefes verdim dışarıya. Bu sefer torpidoyu açıp içindeki ruhsatı aldım.
"Ruhsat burada." dedim elimdekini karşımdaki yabancıya uzatırken. "Fakat ehliyeti evde unutmuş olmalıyım."
Başını olağanca bir katılıkla sallarken, "İn arabadan." dedi kesin bir dille. Takındığı tavır kaşlarımı çatmama neden olmuş, kolay kolay tedirgin olan biri olmamama rağmen nedensizce şu an başıma bir şey geleceği hissine kapılmıştım.
"Arabadan inin hanımefendi."
Hemen yanımdan gelen tiz sesin sahibini dinleyerek kulpu kavrayıp ağır bir şekilde kapıyı araladım. Adam elindeki ruhsatıma dikkatli bir şekilde göz attıktan sonra başını yerden kaldırmadan dik bir şekilde suratıma bakmaya başladı. Kıstığı gözleri bir şeylerden şüphelendiğinin göstergesiydi fakat buna sebep olacak hiçbir şey yapmamıştım. Sonunda incelemesi bittiğinde başıyla arabayı gösterdi yanındaki adamlara.
"Arayın."
Ben ne olduğunu kavrayamazken adam sivil arabalardan birinin yanına giderek telefonunu çıkardı ve hararetli bir şekilde karşıda ki kişiyle konuşmaya başladı. O sıra emir verdiği birkaç adam dikkatle arabanın her bir yanını inceliyor, parçalarını tek tek sökerek kontrol ediyorlardı. Dikkatimi çeken bir diğer husus benden sonra araçları kenara çekmiş ve geçip giden hiçbir araca artık müdahale etmeyişleriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK OKYANUS "KİTAP OLDU"
Teen FictionKanı bitene kadar içti dudaklarımı. Kanım bitene kadar içtim dudaklarını. Omuzlarından göğsüne doğru inen avuç içlerim tenindeki yaraların kabarıklıklarına çarpıyor, parmak uçlarımdan bir zehir gibi akarak zihnimin içine sızıp canımı yakıyordu. Gün...