დ9დ ↑ KÜÇÜCÜK ↓

128K 4.5K 893
                                    


Bilgilendirmeler için,
İnstagram: 'asimavera'


Başladığınız saati buraya bırakın 🥀

9. BÖLÜM: "KÜÇÜCÜK."

Kara bir bulutun altında, yağdırdığı yağmurun zehirli asidiyle ıslanıyordum. Tenime değen su taneleri dokunduğu yeri önce yakıyor, sonra eriterek yok ediyordu. Kamer Soykıran, tam şu anda kara bir bulut olmuş, başıma dayadığı silahla asitli bir yağmur görevi görüyordu. Gözlerinin içine bakarken kısık bir sesle aldığım nefes, ona olan hırsıma karşılık sinirle dudaklarımın arasından firar edip yüzüne çarptığında; saniyelik bir şekilde gözlerini kapayıp açtı.

Bedeni olduğu yerde hareketlenerek bana biraz daha yaklaştığında, "Peki." dedim irislerinin rengine kanarken. "Anlatacağım, ama bunu benim hayatımdan uzak tutacağına söz vereceksin."

Alt dudağını dişlerinin arasına alıp ezerken, söylediklerim karşısında havalanan kaşları düz bir hal aldı. Başparmağı kilidi kapattı ve Kamer başını salladı aşağı, yukarı. "Konuş." dedi elindeki tabancayı hemen dibimizde duran orta sehpanın üzerine koyup, kendisini arkasında duran koltuğun üzerine bırakırken. Şeytanın fısıldadığı sözcükler zihnime sızdığı an dudaklarım kıvrıldı. Yapacağım şeyi yüzümdeki ifadeden anlamıştı fakat hareket etmek için çok geç kalmıştı. Saniyeler önce kafama dayadığı silahı masanın üzerinden kaptığım gibi emniyetini açarak birkaç metre ötemde ayakta dikilen varlığına doğrulttum.

Kirpiklerinin altında yatan mezarın görüş açısını araladığında, başını omzuna doğru yatırmıştı. Kısmış olduğu gözlerinin altından tehlikeli bir şekilde birkaç saniye yüzüme baktı. "Konuşacağım." dedim daha fazla beklemeden. Karşımdaki adamın gerçek kimliğini bilmesem de, eğer istediği takdirde bu silahı elimden almasının sadece birkaç saniyesini alacağını biliyordum. "Ama eğer sözünü tutmaz da, geçmişimin mesleğimi elimden almasına neden olursan sana yemin ederim aynı şu an ki gibi, seni senin silahınla öldürürüm Kamer Soykıran!" dedim gözümü bile kırpmadan sert ifadesini üzerime diken adamın yüzüne bakarak. "Mesleğimden koparılırsam başka hiçbir şey umurumda olmaz."

Konuşmadı. Bana doğru birkaç adım atıp, silahın namlusunun göğsüne baskı uygulamasını sağlamıştı. "Tetiği çekecek o yüreğe sahip misin peki?" dedi dudaklarının arasından kelimeler birer fısıltı halinde çıkarken. "Konuşurken dahi gözlerimin içine, gözünü kırpmadan bakan bir kız çocuğusun sen. Savurduğun tehdidin beni korkutmasını falan mı bekliyorsun gerçekten?"

Göz kapaklarım aşağı doğru kaydıklarında, aklımdan bile geçirmeye çekindiğim bu gerçeği onun nasıl anlayabildiği ihtimalini tarttım kafamda. Kirpiklerimi kırpıştırdım usulca, bana bakan okyanus kadar mavi, gece kadar karanlık olan gözlerindeki uçuruma bir kez daha öylece kendimi bırakıp düştüğümü hissettim karşısında.

"Yapsana hadi." dedi göğsündeki silaha meydan okuyan bir tavırla beni geriye doğru iterken. "Çeksene tetiği, küçük kız."

Kendimi duvarla onun arasında bulduğumda, hangi ara elimdeki silahın onun eline geçtiğini kavrayamamıştı zihnim. Düştüğüm boşluğu fark etmişti, dudaklarının kenarı kıvrıldı bir kez daha. Ona ilk defa bu kadar yakın olduğumu fark ettiğimde, yalnızca milim uzağımda duran yüzünün her bir zerresini dikkatle inceleyen gözlerim yaptığının yanlış olduğunun bilincindeydiler. Fakat bazen insan sonuçlarını kestirdiğinden, o yanlışları yapmaktan zerre çekinmezdi.

KARANLIK OKYANUS "KİTAP OLDU"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin