Multimedya;
2. BÖLÜM: "İZ BIRAKAN."
Enseme dolanmış damarlardan akan kanın hızını hissedebiliyordum. Bedenimi basan ateş kalbimin duvarlarını son sürat döverken, kaburgalarımın arasına sakladığım korkunun dehşet verici darbeleri kemiklerimi kırmak istercesine şiddetliydi.
Hazel.
İz bırakan.
Beynimin her bir hücresinde taşıyordum adımın anlamını. İnsanların üzerinde akıl almaz bir şekilde izler bırakıyor, bunu atlatamadıkları her gün için akıl sağlıklarını biraz daha yitirmelerini sağlıyordum. Bu benim zihnimde kurguladığım küçük bir oyun gibiydi. Kullanmaktan çekinmediğim, istediğime ulaşmak için verdiğim çabanın zaferiydi.
"Korkutucu falan mı olduğunu düşünüyorsun böyle esrarengiz konuşmalarla." dedim dümdüz bir sesle. Korkudan deli gibi titreyen ellerimi bir birine geçirerek bu durumu saklamaya çalıştım. "Adımı bilmen, beni tanıdığını göstermez." Yola baktığı sıra kaşları aniden çatıldı. Direksiyondaki eli sıkılaşırken parmak boğumları beyaz beyazdı. Vitesteki elini hareket ettirmesiyle araba aniden ileri atıldı ve adam gaza var gücüyle yüklendi, tekerlekler asfalt yolda parçalara ayrılacak şekilde bir hızla ilerlemeye başladı.
Hızından dolayı deri koltuğa yapışmış durumda olan sırtım terlemişti. Hıza çok fazla alışkın biri olmama rağmen, yanımdaki adam olayı çok fazla abartmıştı. Şehir içine girmiş bulunmuştuk ama o bu durumu umursuyor gibi görünmüyordu. Yakın mesafedeki arabaların olduğu caddede yüz ellinin üzerinde bir ibreyle gidiyordu.
Arabaların yanından zikzak çizerek ilerliyor, diğer insanları da tedirgin ediyordu. "Evet, sanırım şu an korkmaya başladım."
Sesimdeki tını alaylıydı.
Cevap vermediğinde, gözümün ucuyla olduğu tarafa baktım. Kapüşonu hala başındaydı. Bir sürüngen gibi yukarı kıvrılmış kirpikleri doğruca yola odaklanmış, seni takmıyorum ifadesi oturtmuştu yüzüne. Dudak çizgisi kalemle çizilmiş gibi belirgin görünürken, alnına dökülen dalgalı tutamları seçebiliyor fakat rengini sokak ışıklarının nedeniyle anlayamıyordum.
Oturduğum yerde daldığımı anladığımda araban yavaşladığını fark ettim. Bakışlarımı ondan çekerek etrafa baktım. Yanımdaki adamı izlerken beni nereye getirdiğini kaçırmış, koca bir karanlık çukurun ortasında bulmuştum kendimi. Dudaklarımın arasından verdiğim gergin nefes onun bana bakmasını sağladı. "İn bakalım." dedi ifadesiz bir sesle.
Motor durdu, üzerime diktiği bakışlarını yok sayarak elim kulpa gitti ve aceleci bir tavırla indim arabadan. Gözlerim hızlıca etrafı tararken; etrafımızı çevreleyen bir dağın başında olduğumuzu gördüm. Çok ileriden üzerimize yansıyan ışık yok denecek kadar aciz bir şekilde vuruyordu üzerimize.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK OKYANUS "KİTAP OLDU"
Ficção AdolescenteKanı bitene kadar içti dudaklarımı. Kanım bitene kadar içtim dudaklarını. Omuzlarından göğsüne doğru inen avuç içlerim tenindeki yaraların kabarıklıklarına çarpıyor, parmak uçlarımdan bir zehir gibi akarak zihnimin içine sızıp canımı yakıyordu. Gün...