Kehlani - GangstaGeldiim! Ve bir çoğunuzun yorumlarda artık yakınlaşsınlar diye ettiği sitemlere karşılık geldim hemde! Umarım beklediğinize değer bir bölüm olur.
Yorumlarınızı, düşüncelerinizi esirgemeyin lütfen.İyi Okumalar...
36. BÖLÜM: "İLK DOKUNUŞ."
Ölü toprağı derler ya hani ölenin ardından kalan mezarına, ben geçmişimi ne kadar örtüp, ne kadar üzerine insanların dillerindeki ölü toprağını serpsem de kaçamıyordum ellerinden. Kurtulamıyordum başıma getirdikleri ve getirmeye devam ettikleri felaketlerden. Kamer öyle bir söylemişti babamın yaptıklarını, sanki en az onun kadar benden de nefret etmişti. Sanki ben o adamın gerçekten bir parçasıydım da, onun yerine beni öldürmek istemişti tam o anda. Konuşmadan çıkıp gitti odadan. Tek bir kelime dahi söylemeden.
Gözüme uyku girmemesine rağmen dönüp durdum içinde olduğum yatakta sabaha kadar. İlk güneş ışıklarıyla yataktan çıkarak staja gitmek için giyindiğimde ise Kamer'i mutfakta elma yerken bulmuştum. Yüzüme bakmadan, nerede dahi gittiğimi sormadan önce arabasının sonra da bulunduğumuz evin anahtarını çıkarıp koydu önüme. Hastaneye gideceğimi anlamış olmalıydı. Aynı onun gibi sessizliği tercih ederek çıkıp hastaneye gittim. İlk işim Alin'i bulup konuşmak olmuştu. Yokluğumda başına çok büyük şeylerin geldiğini fakat ayaküstü olduğu için hiçbir şeyi tam anlatmayacağını söyledi. Tüm günüm Çağan'dan köşe bucak kaçarak geçti çünkü onu uzun bir zaman görmemem, hem benim hem de onun açısından çok iyiydi.
Saat akşam üzere sekizi gösteriyordu...
Hastaneden çıkmış, Kamer'le kaldığımız eve doğru onun arabasıyla hızla ilerliyordum. Kafam o kadar karışıktı ki, benim arabamın nerede olduğu bile gelmiyordu aklıma. Siyah Lamborghini'nin içine iyice yerleşerek gaza yüklendim. Arabanın hızı beni olduğundan daha kısa sürede ulaştırdı şehrin dışında olan eve. Saniyeler içinde arabadan inip, eve doğru ilerledim. Fakat tüm alanı evden yükselen İngilizce Rap bir müziğin sesi dolduruyordu. Bu ses dışarıya kadar çıkıp, ortalığı inletecek kadar güçlüyken içerdeki adam buna nasıl tahammül edebiliyordu? Bildiğim kadarıyla evde tekti. Belki de müzikten uzakta bir işi vardı ve bu şekilde dinlemeyi seviyordu. Düşüncelerimle boğuşarak eve girdim fakat Kamer ortalarda gözükmüyordu.
Sabah hastaneye gitmeden önce bana verdiği evle, arabanın anahtarını vestiyere yerleştirerek dış kapıyı kapattım. Saçımdaki atkuyruğuna doladığım tokamı çekip çıkararak koyu renk olan dalgalı saçlarımı omzuma doğru bıraktım. Parmaklarım uzun bir süredir aynı bağlı olduğu için ağrıyan saç diplerime ufak ufak mesaj yaparken müziğin yayıldığı, onun dün gece kaldığı odaya doğru ilerlemeye başladım. Adım seslerim ahşap zeminde tok sesler bırakırken, sonunda odanın önüne geldim. Parmaklarımla kulpu kavrayarak, ağırca aşağı doğru çektim. Yüksek sesli müzik kulaklarımı sağır edecek kadar yakından geliyordu. Gözlerimi bir yatak, bir dolaptan başka hiçbir şey olmayan odanın içinde gezindi fakat Kamer burada da yoktu. İçeriye doğru bir adım attığım sıra, kapının arkasındaki devasa hoparlörü gürdüm. Ucu Kamer'in telefonuna bağlanmıştı. O an gözlerim hemen kapının bitişiğindeki açık banyo kapısına takıldı. İçerisini görmek için oraya doğru yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK OKYANUS "KİTAP OLDU"
Teen FictionKanı bitene kadar içti dudaklarımı. Kanım bitene kadar içtim dudaklarını. Omuzlarından göğsüne doğru inen avuç içlerim tenindeki yaraların kabarıklıklarına çarpıyor, parmak uçlarımdan bir zehir gibi akarak zihnimin içine sızıp canımı yakıyordu. Gün...