Aradan yarım saat geçtikten sonra Tori zil zurna sarhoş olmuştu bile. Hâlbuki daha iki bardak içmişti, ama bünyesi alışık olmadığı için alkolü kolaylıkla benimsemiş ve kısa sürede etkisini göstermişti. Benim midemdeki bir yudum ise tamamen yok olmuştu.
"Dans edelim!" Max'i kolundan tuttuğu gibi dans pistine, daha doğrusu salonun ortasına sürüklemeye başlamıştı Tori. Benim varlığımdan haberdar mıydı bilmiyorum. İlkokul çocukları gibi kıkırdaşmasına, Max'in ağzından çıkan tek bir kelimeyi bile en komik şeymiş gibi görmesine bakarsam, benim de burada, ondan en fazla bir metre uzaklıkta olduğumu çoktan unutmuştu.
Belimi dayamış olduğum bilardo masasının üzerindeki bardakların yanına kendi bardağımı koyarak yeni bir üye ekledim. Benimkinin tek farkı yarısına kadar dolu olmasıydı. Ağzım kurumaya başlasa da hiçbir şey içmek istemiyordum. Ya da o mutfağa adım atmak istemiyorum desem daha doğru olurdu. İç sesim, Ed'in bana verdiği emire inat içki şişesini kapıp hiç olmadığım kadar sarhoş olmamı söylemiş olsa da kendimi gitmemek için ikna edebilmiştim. Bileğime dolanan parmakların oluşturduğu kıvılcımlar hâlâ varlığını belli ederken, ve nane ve vanilya kokusunu bıraktığı bir odada bulunmayı düşünmek bile tenimi ürpertirken, onu tekrar görmeyi göze alamazdım. Bugünkü amacım, koyu yeşil gözlere bir daha görünmeden buradan toz olmaktı.
Etrafıma baktım aldığım nefesi verirken. Tori ve Max kalabalığın içine karışmıştı ama yine de onları görebiliyordum. Tori'nin sırtının Max'in önüne dayalı şekilde dans ettiği görüntüsü netleştikçe gözlerimi devirmemeye çalışıyordum. Sarhoş Tori kesinlikle uğraşmak istemediğim bir Tori'ydi. O kadar kaygısız davranıyordu ki, gören onun beş yaşında olduğunu düşünebilirdi. Belki de ona alkol yasağı koymalıydım, böylelikle kimsenin başına dert olmazdı.
Sarışın arkadaşımın da dahil herkesin eğlendiğini bilirken, burada sap gibi yalnız kalmaktansa, dışarı çıkıp temiz havayı içime çekme fikriyle yarım saattir dikildiğim masanın yanından ayrıldım. Savaş alanını anımsatan hareketli bedenlerin arasından bu sefer geçmemekte karar kılmıştım. İki kere ölümcül bakışlara katlandım zaten ve bir kez daha karşılaşmak istemiyordum. Bu nedenle sohbetlerini bölmüş olsam da, kenarda dikilen çiftlerin arasından geçtim hızlıca. Kıyafetlerim vücutlarına sürtüyordu ama pek aldırmıyordum, onlar da hallerinden memnundu.
Giriş kapısına tökezleyerek varınca kendime doğru çektim ve gecenin kollarına bıraktım kendimi. Temiz hava tenimde rahatlatıcı bir etki bırakıyordu, özlemle içime çektim oksijeni. Evin önü fazlasıyla dolu olduğu için büyük bahçenin arkalarına doğru ilerledim. Her ne kadar istemesem de birbirlerini herkesin içinde yiyen çiftlerin yanlarından geçerken, yüzümü buruşturmamak için çok uğraş veriyordum. Nasıl bu kadar rahat davrandıklarını asla anlamayacaktım.
Müzikten ve durmaksızın dans eden bedenlerden yeterince uzaklaşınca, keşfettiğim bir bankın üzerine oturdum. Kafede çalışırken zamanımın çoğunu ayakta geçiririm ancak bu partide dikildiğim bir saat içinde bile düşünmediğim kadar yorulmuştum. Belki de dünün yorgunluğu yüzündendir, bilemiyorum.
Oturduğum bankın etrafı sadece evin camlarından sızan ışıkla, ve başımın üzerinde önünden geçen bulutlara inat yüzünü gösteren ay ışığıyla aydınlatılıyordu. İçime huzur doldu. Tori, "Bu kadar eğlence yeter, haydi gidelim." diyene kadar burada tek başıma da olsam, gecenin sessizliğinin verdiği huzurla oturabilirdim. Ama o bu haldeyken asla eve gitme fikrini beynine sokmayacağını çok iyi biliyordum. Eninde sonunda içeri geri dönüp kolundan tuttuğum gibi ait olmadığı üniversitelilerin arasından çekmem gerektiğini de şimdiden tahmin edebiliyordum. Bir daha bana partiden söz ederse kulaklarıma pamuk tıkamayı planlıyordum Tori susana kadar. Erkenden tanışmış olduğum üniversitelilerin gece hayatlarından sonra okula başlama isteğim bile geri çekilmeye başlamıştı içimden. Ama ben gecesini gündüzüne katan, on sekiz yıl beni kimsenin yardımına muhtaç kalmadan büyüten ve şimdi de dişini tırnağına takıp da eğitimimi karşılayan annemin emeklerini çöpe atmayı aklımdan bile geçirmiyordum. Gece hayatı zaten bana göre değildi. Gözlerimin gece yarısından sonra hâlâ açık olmasının tek nedeni ders çalışmam olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece ve Gündüz (Ara verildi)
RomanceKurduğumuz hayaller, aklımızda yarattığımız o görkemli dünyalar geleceğimizde yaşamak istediklerimizin izlerini taşırlar. Kaderimizden habersizce uyansak da yeni bir güne, hedeflerimiz hazırdır ve gerçekleştirilmeyi beklerler. Her şey temiz bir sayf...