Bölüm 11

266 13 9
                                    

Saatlerce gözlerimi televizyon veya bilgisayar ekranına kilitleyip sayısını bilemediğim kadar çok film izlememin ardından bu tür sahnelerin nasıl sonlanacağını gayet iyi ezberlemiştim. Esas oğlan en beklenmedik anda esas kıza yaklaşır, yüzünü avucuna aldığı an kızın dudaklarını tutkulu bir öpücükle doldurur. Dudakları bu anı yıllarca bekliyormuşçasına aynı ritimde dans ederken, gözlerinin önünde bir deprem, toprak kayması olsa bile umursamazlar. İşte çoğunlukla bu sahneler yaşanır, ve bir rakam vermek zorunda kalırsak, yüzde seksen diyebiliriz.

Ama, o pek sevilmeyen yüzde yirmi de vardır. Az evvel gözden geçirdiğim sahne gerçekleşmek üzereyken en heyecanlı yerinde ortaya çıkan ve izleyicilerin, "Kestik!" diye bağırma isteğini oluşturan bir şahıs içeriyordur bu sahne. 

Benim şansım mı yoksa evrenin alayı mı demeliyim bilmiyorum, ikinci seçeneği yaşamama sebep oldu. Ed'in o kusur bulamadığım yüzü belki de bir saniye sonra benimkiyle bir bütün olacakken, arkamdan gelen cam kırılma sesiyle kendimi hemen ellerinin arasından ayırdım. Sanki melekler beni izliyormuş da, "Bu yanlış!" diye seslenip gökten cam yağdırıyordu. Ya da Ed'in büyüsüne kapılıp onun dudaklarının tadına bakacakken melekler yudumladıkları şarabın bardağını düşürmüş olabilirler. Melekler ve şarap içmek? Beni cam yağmuruna tutmak? Yine saçmalamaya başlıyordum işte. 

Kanıma pompalanan adrenalin hışımla arkamı dönmeme neden olurken dizlerinin üzerine oturan Samantha girdi görüş alanıma. Beton zemini  kırmızıya kaplayan sıvının yanındaki cam kırıklarını toplamaya çalışıyordu. Yanında çalıştığım için yaşlı ellerinin şarap şişelerini tutmakta destek olmadıklarını öğrenmiştim. Birkaç kez şişeleri yerle buluşturduğuna şahitlik de etmiştim. Bu yüzden ona sürekli yardım ediyordum.

"Ah, selam Melinda." dedi ayaklanıp şişeden geriye kalan parçaları çöp kovasına fırlatırken. Bizi daha yeni mi fark ediyordu yoksa uygunsuz halimizi görmüş müydü? Belki de şişeyi bu yüzden elinden kaydırmıştı. Torunu gibi gördüğü komşusu nihayet karşı cinsten biriyle yakınlaştığı için. 

"S-selam." diye cevap verdim. Ne kadarını gördüğünü bilmezken nasıl davranmam gerekiyordu? Tanrım, ayağımın altındaki zeminin beni yutmasını diliyordum. 

"Ve selam..." dedi yanımda dikilen erkeğin kimliğini öğrenme çabasıyla. Tek kaşını kaldırmasından anlamıştım aklından geçenleri. Herkes gibi aramızda bir şey olduğunu düşünmüyorsa ben de Melinda değildim. 

Az önce onu öpmek üzereydin, aranızda bir şey var elbette, aptal. Bilinçaltım yine çok bilmişlik taslıyordu. 

"Ed." diye atladım araya kendisini tanıtması gereken kişi ağzını açamadan. "Arkadaşım." Bir şekilde yakınlaşmanın yolunu gereğinden çok bulmamıza rağmen onu sürekli arkadaş olarak tanıştırmam hakkında ne düşünüyordu acaba? Muhtemelen kahkasını bastırıp içinden, "Eninde sonunda o kelimenin önüne 'erkek' ekleyeceksin" diyordur. 

"Ve gitmek üzere." demeyi ihmal etmedim. Daha fazla utanacağıma Ed'i bir an önce buradan yollama fikri kulağa hoş geliyordu. "İyi geceler Samantha." 

Tekrar arkamı döndüm eğlenceyle dolu bir çift koyu yeşil gözle karşılaşarak. Biraz önce nefesiyle dudaklarımı ısıtan dudakları şimdi muzipçe yukarı kıvrılmıştı. 

"Memnun oldum yakışıklı." diye seslendi Samantha arkamdan. Onu herkesten farklı kılan yanı da budur. Karşısındaki kaç yaşında olursa olsun doğruları utanmadan söyler. Onu kaç kez erkeklerle flört ederken gördüğümü hatırlamıyorum bile. 

Yüzümü buruşturdum ellerimle alnıma vurma isteğini bastırırken. İfademi gören Ed'in gülüşü daha da genişlemişti. "Ben de memun oldum efendim." 

Gece ve  Gündüz (Ara verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin