"Nereye gidiyoruz?" diye sordum gözlerimi siyah rengini kazanan gökyüzünden ayırmadan. Tek bir yıldız bile olmaması bu gece sokakların ıslanacağının haberini veriyordu. Dışarıya adım attığımda içimi ürperten rüzgâr da ipucu vermişti. Doğa yine duygularıma eşlik ederek benim için ağlamayı seçiyordu anlaşılan. Yaşıtlarım gibi gecemi dışarıda geçireceğim için heyecanlı olmalıydım belki de, ancak ben sıcak yatağımda bir kitap eşliğinde uykuya dalmak veya güzel bir film izlemek için nelerimi vermezdim o anda.
Beklenen cevabı almak yerine kulaklarıma radyoda kısık seste çalan müziğin sesi doldu bir süre. Benim tarzıma uygun olduğu söylenemezdi, hatta hiçbir zaman bu tarzı müzik listeme eklemeyi tercih etmemiştim, fakat kulağa saçma gelse de Ed'i tanımamı engelleyen duvara ufak bir delik açmışım gibi hissediyordum. En azından ne tür müzikten hoşlandığını öğrenmiştim. Radyodaki şarkıları tesadüfen dinlemiyorsa tabii.
"Sürpriz." diye cevap verdi ben bir tepki alamayacağımı düşünmeye başladığımda. Başımı oturduğu yöne çevirip 'Şaka mı yapıyorsun?' bakışı attım, ama gözleri yola bakmakla meşguldü. Görünüşe göre şaka yapmıyordu, çünkü iki kez daha sorduğumda cevap verme zahmetine bile girmedi. Aynı tepkiyi, bana sormadan plan yapmasından hoşlanmadığımı söylediğimde de verdi. Beni kendi kendime konuşan bir aptal gibi hissettirmekte oldukça başarılıydı.
Sessizliği sinir bozucu olmaya başladığında başka bir yöntem deneme kararı aldım. "Zac'i nereden tanıyorsun?" Nasıl olsa cevap vermiyor düşüncesiyle dünden beri zihnimde dolaşan soruyu sordum nihayetinde.
Yine susma hakkını kullanıyordu, fakat göz ucuyla yüzüne bakınca çenesinin taş kesildiğine şahitlik ettim. Direksiyonu çevreleyen parmaklarını da sinirini yatıştırmak istercesine sıkıyor ve rengini beyaza dönüştürmeye başlıyordu.
Kaynağını bulamadığım cesaret beni dürtükleyince, "Neden onun ismini duyunca bu kadar sinirleniyorsun? Aranızda ne geçti?" diye sordum. Tam topladığım cesaretim nedeniyle kendimi övecektim ki yolda hızla kayan arabanın tekerlekleri ani bir frenle duraksadı. Kalbim korkuyla ritmini hızlandırırken geldiği gibi kaybolan cesaretime vedalarımı ilettim.
"Bak," dedi burun köprüsünü başparmağı ve işaret parmağı arasında sıkıştırdığında. Doğru kelimeleri seçmeye çalışıyormuş gibi görünüyordu. "Tek bilmen gereken şey o pislik kaynağından nefret ettiğim. Ne olduysa geçmişte kaldı, seni hiç ilgilendirmiyor. Sadece ondan uzak dur yeter." Cevap vermeme fırsat tanımadan arabayı hareket haline getirdi ve yola devam etti.
Bakışlarımı ondan olabildiğince uzağa çevirince nefesimi düzene sokmaya çalıştım. İçimdeki hafif acıyı görmezden gelemezdim; kelimeleri dürüst olduğu kadar kırıcıydı. Zac'ten uzak durmamı söylerken bilgi edinme hakkımın olmadığını nasıl düşünebilirdi? Aralarında olan biten elbette beni ilgilendirmiyordu, ancak Zac'in sevecen gülümsemesinin ardında yatan sırları öğrenmek için can atıyordum. Üvey kardeş olabilme olasılığı da bu isteğimi içimde tutamayacağım kadar genişletiyordu.
Cama yasladığım başımı ölüm sessizliğiyle geçen yolculukta bir kez bile kıpırdatmadım. Büyük ihtimalle buklelerle dolu saçlarımın evden çıkmadan önceki halinden eser kalmamıştı, fakat zihnim bunu umursamak için fazla meşguldü. Etrafımı öyle bir yorgunluk kaplamıştı ki gözlerimi kapatıp sıcağın da etkisiyle tatlı bir uykuya dalmak üzereydim. Tâ ki başımı yasladığım kapı bir çırpıda açılana kadar. Bedenimi beton zeminle buluşturmamak için dengemi sağlamaya çalıştım, fakat çıplak kolumda hissettiğim sıcaklık benden önce davrandı.
"Geldik." dedi koluma dolanan sıcaklığın sahibi. Görüş alanımı temizlemek istercesine birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım, ve gördüğüm ilk şey eli kolumda çarpık gülümsemeli bir Ed'di. Ben ona beni terslediği için öldürücü bakışlar fırlatmak isterken nasıl bir şey olmamış gibi sırıtıyordu merak ediyorum doğrusu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece ve Gündüz (Ara verildi)
RomanceKurduğumuz hayaller, aklımızda yarattığımız o görkemli dünyalar geleceğimizde yaşamak istediklerimizin izlerini taşırlar. Kaderimizden habersizce uyansak da yeni bir güne, hedeflerimiz hazırdır ve gerçekleştirilmeyi beklerler. Her şey temiz bir sayf...