Her kız kabul etmek istemese de ilk öpücüğünü küçük yaşta zihninde kurgulamıştır. Kimisi Eyfel kulesinin üzerinde havai fişeklerin altında hoşlandığı çocuğun dudaklarının tadına bakmayı hayal ederken, kimisi de basit ama etkili bir öpücüğe kavuşmayı dilemiştir. Bana gelince, ben her zaman sağanak yağmurun altında hava şartlarını umursamadan sevdiğim adamın karşı konulamaz dudaklarını öpmeyi hayal etmişimdir. Dudaklarımız aynı ritimde dans ederken sadece nefes almak için aramıza mesafe koymayı düşünürdüm hep. Kabul ediyorum, on sekiz yaşında olmama rağmen hayalinin peşinden koşup kimseyi öpmeyen biri olarak gülünç durumdaydım. Yüzüme yaklaşıp dudaklarını dudaklarıma bastırmaya çalışan her erkeğin boynuna atlamak yerine ilk öpücüğünü özel kılmak isteyen bir aptaldım.
Yağmur ikimizi de baştan aşağı yıkarken Oscar'a layık ilk öpücük sahnemin bir anlığına gerçekleştiğini düşünebilirdim. Ed bir süre boyunca soğumaya başlayan kollarımı ısıtmak istercesine yumuşak dokunuşlarla okşuyor, ama dudaklarını bir saniye bile benimkilerden ayırmıyordu. Yağmurla karışan ıslak öpücükleri tutkuyla, arzuyla doluydu. Dudaklarımda bıraktığı her dokunuş daha fazla istememe sebep oluyor, beni kendine mühürlüyordu adeta. Midemde hissettiğim sıcaklıkla cesaret alarak boşta kalan ellerimi boynuna doladım. Parmak uçlarım teninde kayarken onu mümkün olabildiğince kendime daha çok çektim. Aramızdaki mesafe tamamen yok olmuştu, sanki artık iki ayrı beden değil de bir bütündük.
Karşılık verdiğime inanmak istemesem de o an aklımda gezen tek şey bağımlılık yapan dudaklarıydı. Kollarımdan kayan elleri nazikçe belime dolanınca alt dudağımı tahrik edercesine emmeye başladı. Bu tutku öylesine boğucuydu ki bacaklarımın beni daha fazla ayakta tutabileceğini sanmıyordum. Ed beni sıkıca tutmasa yere yayılacağımdan emindim.
Nefesimi kesen öpücükleri dudaklarımı soluk almak için aralamama neden olduğunda zaman kaybetmeden dilini bulduğu aralıktan içeri soktu. İşte o an ne yaptığımı idrak etme fırsatım olmuştu. Dilime değen dili uçtuğum diyarlardan dünyaya geri dönmemi sağladı. Az önce öfkeyle haykırdığım kişiyi mi öpüyordum ben? Yıllarca hayalini kurduğum, en ufak detayına kadar planladığım ilk öpücüğümü bu genç adama mı kaybetmiştim? Bana ne olmuştu böyle?
Gerçekler yüzüme bir tokat gibi vurduğunda gözlerimi irice açtım. Ed hâlâ beni öpmekle meşguldü, ancak tadını çıkardığı anı onu ittirerek kağıt parçasını yırtarcasına ortadan ikiye ayırdım. Şaşırmış ifadeyle gözkapaklarını araladı, anlaşılan bunu hesaba katmamıştı. Beni kulüpteki o sarışınla karıştırmıştı herhalde. Dediğim gibi, onun canı sıkıldığında oynayabileceği oyuncağı olmayacaktım. Ve bunu kendime kanıtlamak istercesine Ed soran gözlerle bakarken titremeye devam eden elimi yükseltip dosdoğru yanağıyla buluşturdum. Uyguladığım baskıyla başı hızla yana çevirildiğinde nefes almakta güçlük çekiyordum. Sanki sonunu göremediğim bir yolda saatlerce koşmuştum.
Birkaç saniye boyunca ikimiz de tek bir kelime etmeden bir heykel gibi dikildik. Kulaklarıma sadece yere düşen yağmur damlalarının rahatlatıcı sesi dolsa da kendimi rahat hissedemiyordum. Beni endişelendiren Ed'in sessizliğiydi, fırtınadan önceki tehlikeli sessizliği. Bir yanım ani saldırım yüzünden özür dilemek istiyor, diğer yanım ise bunu hak ettiğini ve beni bir daha rahatsız etmemesini söylemeyi iple çekiyordu. Ve o öfkeli yanım daha ağır basarken kendime hakim olmakta çok zorlanıyordum.
Gücümü azaltan soğuğa direnerek derin bir nefes eşliğinde hareket etmeye başladım. Ed şokun etkisinde miydi yoksa öfkesini kontrol altına mı almaya çalışıyordu bilmiyorum, ancak yanından uzaklaşmaya yeltendiğimde hiçbir şey demedi. Bir an rahatlamıştım, doğru düzgün cümle kuracak halim yoktu. Benden bir özür beklerse çok beklerdi. Bu kaba Melinda'nın nereden geldiğine dair hiçbir fikrim yoktu, ben herkese ne şartlarda olursam olayım olabildiğince nazik davranmaya çalışırdım. Fakat, Ed'in etrafındayken bambaşka biri oluyordum adeta. Bu yüzden ikimiz için de en iyisi benden uzak durmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece ve Gündüz (Ara verildi)
RomanceKurduğumuz hayaller, aklımızda yarattığımız o görkemli dünyalar geleceğimizde yaşamak istediklerimizin izlerini taşırlar. Kaderimizden habersizce uyansak da yeni bir güne, hedeflerimiz hazırdır ve gerçekleştirilmeyi beklerler. Her şey temiz bir sayf...