BÖLÜM 8

330 40 26
                                    


''Eğer sen de onunla gidersen işimiz kolaylaşabilir fakat gerekli ekipmanlarımız olup olmadığı hakkında bir bilgi sahibi değiliz...'' dedi endişeli bir ses. 

''Hadi o zaman ne bekliyoruz, gidip gerekli ekipmanlar var mı bakalım...''

Victory, düşünceli bir şekilde gözleri yere sabitlenmiş, kollarını göğüsünde bağlamış olan Louis'i çekerek onunla gelmesi için çekiştirmeye başladı. Louis, Tory'nin peşinde oradan buraya sürüklenirken; Carl, minik Lori ile ilgileniyordu. Miniğin gözlerinde korku dolu bir ifade vardı. Her şeyi unutmamıştı, ailesini,evini hatırlıyordu. Olanları ona nasıl açıklayacaklardı peki? 6 yaşındaki bir çocuğa ayrılık nasıl açıklanabilirdi ki?

Ayrılığın rengi pembe idi Lori için. Toz pembe... Bir kız çocuğu için ayrılık ne olabilirdi ki? Pembe pamuklu şekerini ya da pembe pofuduk ayısını kaybetmek miydi? Değildi... Toz pembe geceliğiyle ansızın ölüm tarafından hapsedilen annesi idi... Yanakları sıkılmaktan kızarmış küçük kız kardeşinin hayata veda edişi idi... Toz pembe sanıldığı kadar masum muydu peki? Elbette değildi! Bu toz pembe huzurun, tatlılığın simgesi pembenin tonu değildi. Bu toz pembe kabusun,lanetin simgesi olan siyahın tonu idi...

Bella'nın bu düşünceli halleri Ian'ın dikkatini çekmişti. Her ne kadar onu yalnız bırakmak istemese de onu kendi başında bıraktı ve yalnız kalması için başka bir odaya geçti. Yalnızlığa gerçekten ihtiyacı vardı. Bella'nın görev bildiği Lori'ye bakma işini Ian yüklenmişti. Lori her şeyden habersiz, pembe küçük ayısı ile Ian'a küçük şakalar yaparak eğlenirken Bella olduğu odadan çıkıp onları izlemeye gitti. Odanın kapısından buğulu gözlerle onları izlemeye başladı...

''Gelsene Bell, bak Lori ile oyun oynuyoruz. Sen de katıl bize.''

İki minik el Bella'nın avuçlarından içeriye kaydı ve çekiştirmeye başladı. Bella, Lori ile küçük bir inatlaşma oyunu oynamak istedi.

''Hayır gelmeyeceğim...'' başını yere doğru eğdi ve gözleri Lori'nin gözleri ile buluştu. Minik kız sevimliliğinin farkındaydı. 

''Ama gelmezsen bizimle oyun oynayamazsın ki.Hadi,gel. Lütfeeen...''

''I-ıh gelmeyeceğim...'' Bella'da tüm sevimli halini takınarak dudağını büzdü ve Loriye bakmaya başladı. Ian bu iki sevimli kızın bakışmalarına dayanamayarak gülmeye başladı. Bella gözlerini Lori'den ayırarak Ian'a baktı. 

''Ne? Ne bakıyorsun öyle? Çok komik görünüyorsunuz ama...''

Lori elleerini kasınlarına koyarak Ian'a kızgın bir şekilde bakmaya bakıyordu. Fırtına öncesi sessizlik gibi yavaşça Ian'ın yanına yürüdü ve var olan tüm gücüyle Ian'ın bacağına bir tekme attı. Ian'ın acı dolu inlemesi ile Tory'nin sevinç dolu çığlıkları birbiri ile bütünleşti.

''Buldum,buldu.'' diye koşuşturmaya başladı Victory.Carl komuta odasından çıkıp Victory'nin sevinç çığlıklarının yankılandığı odaya doğru giderken birden bedenindeki sarsıntı ile yere düştü. Sevinç çığlıkları yerini kahkahaya bırakmıştı. Carl'a bir şey çarpmıştı, o çarpan şey ise Tory idi. Victory yavaşça yerinden kalkıp üstünü başını düzelttikten sonra Carl'a elini uzattı ve onu yerden kaldırdı.

''Hadi, sizi hazırlayalım o zaman...''

''Evet, kaybedecek zamanımız yok.''

Tory ve Louis harekete geçerek uzay kıyafetlerinin bulunduğu odaya geçtiler. Yanlarında Ian ve Nora'da yardım için gelmişlerdi, ve tabii ki meraklı Lori'de onlar ile birlikteydi.

''Neden bunları giyiyorlar ki?'' diye meraklı bir şekilde soru sordu küçük kız.

''Bak tatlım sen akıllı bir kızsın sana bunu detaylı bir şekilde açıklayacağım. Biz uzaydayız, geminin dışında hava aşırı derecede sıcak. Bu giydiğimiz kıyafetteki iki ince tüpü görüyor musun?''

Dikkatlice dinleyen Lori başını hafifçe ''evet'' anlamında salladı. Louis anlatmaya devam etti...

''Hah, işte onların içerisinde soğuk su var.Bu bizi sıcaktan koruyacak. Sırt çantamızın içinde bir makine var,bu makine tüplerin içindeki suyun hep soğuk kalmasını sağlıyor. Anladın mı?'' 

Lori büyülenmiş bir şekilde uzay kıyafetlerine bakıyordu. Nora,Victory,Ian ve Carl, minik kızın bu haline gülmekle karşılık verdi. Sonunda her şey hazırdı. Tory hem heyecanlıydı hem de korkuyordu. Eğilerek kendilerini bekleyen Lori'ye sarıldı ve kulağına fısıldadı. 

''Seni seviyorum küçüğüm...''

Carl, Tory'nin omzuna hafifçe dokunarak gitmeleri gerektiğini işaret etti. Victory korkak adımlar ile Carl'ı takip etmeye başladı. Artık sonsuzluğa açılan kapının bulunduğu odacıkta sadece Victory ve Louis vardı. Carl kapıyı dışarıdan kapatarak komuta odasına gitmişti. Louis yavaşça kapıya yaklaştı, dümeni çevirmeye başladı ve en sonunda kendisine doğru çekti. Yer çekimi bir anda yok oldu. Louis ve Tory'nin ayakları yerden kesildi, havada süzülmeye başladılar. Louis cesaret ederek uzay gemisinin dışına ilk çıkan oldu. Tory'e elini uzattı ve onu da sonsuzluğa doğru çekti... -SON-


---------------- EVEEEEET! Arkadaşlar 1K olduk bu gün *-* O kadar mutluyum ki... İyi ki varsınız... Sizleri Çok Seviyorum... Bölümü beğendiniz mi bakalım?? (Bundan sonra bölümler 7-8 gün ara ile gelecek :) )--------------------

Facebook Grubumuza Gelirseniz Çok Memnun Kalırız İperit Ailesi...

https://www.facebook.com/groups/1667897990137991/?fref=ts

İPERİT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin