Lori'nin meraklı bakışları yine ikilinin üzerinde gidip gelirken sessizliğini de koruyordu. Lori'nin arkasından gelip belini çevreleyen bir el, Louis ve Tory'i göz hapsinden kurtarmıştı.
"Bırak beni! Bırak beni diyorum sana! Y-yoksa sen bir canavar mısın?" dedi endişeli bir sesle.
"Evet ben bir canavarım. Sadece küçük ve tatlı kızları yerim." derken sesini değiştirmişti Ian.
"Ah! Siz iki küçük çocuk." diye kahkaha attı Bell.
Bella son iki gündür ilk defa Lori'ye verdiği sözü tuttuğu için huzurlu ve mutluydu.
"Şimdi ne yapacağız?" diye bir ses yükseldi kalabalığın arasından. Ne yapacaklardı? Kimse buna henüz cevap vermezken Orlando bir fikir yürütmüştü bile. Saçma fakat bir o kadar da işe yarardı.
"Sanırım yapacak bir şey kalmadı, yapılabilecek her şeyi denedik."
"Aslında denemedik." Orlando sonunda fikrini açıklayabilecekti. Lori'nin ilk fikri attığındaki cesareti geldi aklına. Neden yapamayacaktı ki? Gözlerini devirdi ve ciddi bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Eğer rotamızı bilmiyorsak daha fazla sürüklenmemek için bir yerde sabit olarak durmalıyız. Bunu nasıl yapabiliriz bilmiyorum ama belki de aya iniş yapabilirsek bize her şey için yeterli bir zaman sağlayacaktır."
Herkes, Orlando'nun sesindeki ciddiyetin farkına varmıştı. Söylediği şey bir mantık çerçevesine kesilip, biçilerek sığdırılabilirdi.
"İniş yapmamız çok da kolay değil, önümüzü görmemiz dahi zor aslına bakarsak ..." diye cevapladı Louis.
"Peki ya camlar? Camlardan ayın bulduğu yeri saptayıp iniş yapamaz mıyız?" Bu sefer söze karışan Bella olmuştu.
Carl'ın yüz hatları keskinleşmiş, düşünceli bir hal almıştı. İki seçim arasında kalmışlardı yine. Ya hiçbir şey yapmayıp sonsuzluğa sürükleneceklerdi ya da ölüm kapılarını kendileri açacaklardı.
"Eğer yeri doğru saptayabilirsek iniş yapma şansımız biraz daha artabilir. Ama bu yüzde o kadar da yüksek değil. Ama hızlı bir iniş yaparsak yüzeye çarpıp, bir lastik top gibi başka bir tarafa fırlayabiliriz. Bu karara varmamız için de herkesin hemfikir olması lazım."
"Her iki şekilde de ölme şansımız yüksek yani? diye ağlamaklı bir sesle yanıtladı Nora.
"Ölecek miyiz? Bunu mu ima ediyorsun Carl?" diye katıldı Sean'da.
Lori ölümün ne demek olduğunu unutmuştu ama içinde bir yerlerde kanayan yaraları vardı ve bu konuşmalar, onun kanamayan yaralarının kabuklarını söküp kanatıyordu. Gözlerinin derin okyanus mavisi yine yeşilimsi bir hal almıştı. Ağlamamak için kendisini tutuyordu minik Lori. Küçük kızda değişen tek şey hafızasındaki taşıdığı anılarının bir kısmının silinmiş oluşuydu.
"Ölmeyeceğiz işte..."
Minik Lori şimdi ölüme tüm masumiyeti ile meydan okuyordu...
---------------------------------------Grubumuza gelmek isterseniz linki bırakıyorum :)
https://www.facebook.com/groups/yazarhanimdelavida
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İPERİT
Science FictionYıl 2070 Dünya da denilen zehirli gaz dolu gezegende yaşam tam olarak sona ermek üzere. Acı çekmekte olan insan, dünyada görülen son yaşam belirtisi . 2070 Haziran 21. Saat 13.44 Son insanın ölümü ile dünyadaki yaşam sona eriyor. Dünyanın eski ha...