BÖLÜM 10.1

226 32 13
                                    

Yaşanmışlıkların ardından uçuşan bembeyaz bir hayat sayfası...
Bir... Üç... Yedi... On iki...
İşte tüm eller ölüm için havaya kalkmıştı. Hepsinin gözleri miniğin üzerinde iken miniğin mavi-yeşil gözleri camdan dışarıyı izliyordu. Gözlerindeki mavinin sonsuzluğu, yeşilinin ise parlaklığı uzayı ve yıldızları anımsatıyordu. Uzay kadar derin, yıldızlar kadar parlak...
"Hatırlıyorum..." diye mırıldandı Lori. Aldığı nefes içindeki alevi daha da harlandırıyordu. Alnından akan minik ter damlacıkları yeri ıslatıyordu. Başını hafifçe yukarı kaldırdı, içine derince bir nefes çekti ve bıraktı...
"Saçlarımı örer misin Bell abla?" gözlerini baktığı yerden hiç ayırmamıştı. Bella yavaşça Lori'ye yaklaştı ve elleri ile belini çevreliyip onu kendine doğru çekti. Bella miniğin altın rengi saçlarında ellerini gezdirdi ve saçları üç parçaya ayırdı. Canını yakmak istemediğinden ellerini saçların üzerinde narince gezdiriyordu.
"Bitti tatlım." derken sesi titremişti. Lori onun ne hissettiğini anlamış olmalıydı ki birden arkasını döndü ve ona sarılıverdi. Bir süre öyle kaldıktan sonra. Sessizliği bozan Sean olmuştu.
"Hadi o zaman, bir an önce harekete geçelim. Ama ilk önce güvenlik önlemleri... Yeterince uzay kıyafetimiz var ama Lori'ye uygun bir tane var mı bilmiyorum." diyerek komuta odasına doğru yol aldı. Orada uzay gemisinin içinde bulunan her şeyin listesi vardı. Listeye göre göz gezdirmeye başladı.
1-Acil durumlarda kullanılacak ilk yardım malzemeleri.
2-Uzay kıyafetleri (yetişkin) x20
3-Uzay kıyafetleri (çocuk) x10
Listede Lori için uygun kıyafet vardı fakat neredeydi?
Sean hızlı adımlarla herkesin bulunduğu odacığa girdiğinde Lori'nin uzay kıyafetleri içinde olduğunu gördü.
"Bulmuşsunuz."
"Evet bizimkilerin arkasına saklanmışlardı." diye bir kahkaha attı Tory.
Lori çok tatlı görünüyordu. Giydiği botlar çok ağırdı ve Lori yürümeye çalıştıkça dengesini kaybediyor daha sonra tekrar eski haline geliyordu. On iki insanın tek moral kaynağı Loriydi. Kimisi Lori'ye baktığında ölen kardeşini, kimi ise kollarında can veren çocuklarını hatırlıyordu. Evet, çocuklarını!
Wayne, ölümün acımasızlığını çocukları kendi kollarında can verirken tatmıştı.
Kırklı yaşlarında, çocuklarına hem annelik hem babalık yapan bir adamdı. Eşini iki sene önce kanserden kaybetmişti. Biri 12 biri ise 4 yaşında iki çocuğu vardı. Ölüm onların kapısını bir gece vakti ansızın çalmıştı...

***** Bölümün devamı 8 Mayıs Anneler Gününde gelecek... Biraz anneler için özel bölüm olacak ve bana her konuda destek olan anneme ithafen yazacağım... Yorumlarınızı bekliyorum. *****

Kitap önerisi: Cerengook-Kuş Yürekli

İPERİT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin