BÖLÜM 7

326 44 31
                                    


Ölüm nedir ki? Sonsuzluğun kıyısına liman atmış gemiden inmek midir yoksa. Peki ya başka limanda inmek isterse ölüm yolcusu... Döner mi hayata yeniden?

Peki ya minik Lori ne yapacaktı, inecek miydi o gemiden?

Küçük kız henüz gözlerini açmamıştı. NMSC'deki herkes çıkacak olan kan testi sonuçlarını bekliyordu. Ortalık o kadar sessizdi ki, herkes birbirinin nefes alıp verişini işitebiliyordu. Ölüm sessizliğine benzer bir sessizlikti bu. İçten içe hıçkırıklarla boğuşan Bella'nın yanında her zaman olduğu gibi destekçisi Ian vardı. Ian gözlerini de tıpkı elleri gibi Bella'nın ellerine kenetlemişti. Bella gözlerini sımsıkı kapatmış, sakinleşmek için derin derin nefes alıp veriyordu. Sessizliği bozan şey Carl'ın gür sesi oldu. 

''0 Rh +''

Bella'nın göz kapakları aniden açılıverdi ve göz bebekleri parıldamaya başladı. Ian'dan destek alarak ayağa kalktı ve sevinç çığlıkları atmaya başladı. Kimse olan bitene bir anlam veremese de Bella için çok önemli bir şey olduğu belliydi. 

''Ben, ben. Benim kanım 0 Rh +. İyileşecek artık değil mi Carl?'' 

''İyileşebilir de iyileşemeyebilir de. Ama şu an onu kurtarabilecek yüksek bir yüzdeye sahibiz. İş bundan sonra minikte bitiyor. Hadi bakalım toparlan da gel, vakit kaybetmeden kan naklini gerçekleştirmeliyiz.''

Evet iş Lori'de bitiyordu.  Bakalım miniğimiz sandığımız kadar dirençli miydi? 

Laboratuvarda Carl, Bella ve minik haricinde kimse kalmamıştı. Herkes, her zamanki gibi bir odacıkta toplanmış olanları ve ileride olabilecekleri tartışıyordu. Laboratuvarda ise sessizlik hakimdi, sadece gözler konuşuyordu. Bella'nın o sevinçli halinden eser yoktu, Lori'nin hayatı ihtimallere bağlıydı. 

Bella yavaşça sedye diye adlandırılan sert ve rahatsız olan tahta parçasına uzandı, kolunu çemredi; hazırım dermişcesine gözlerini evet anlamında kapatıp açtı. Carl enjektör ile uğraşırken Bella'nın nefes alıp verişleri hızlanmaya başladı. İğne koluna yaklaştığında Carl, Bella'nın kendini sıktığını fark etti.

''Bir sorun mu var? Korkuyor musun yoksa?''

''Yok hayır bir sorun yok. Elbette korkmuyorum.''

''Kendini sıkmayı bırak o zaman.''

Bella korkmadığını ona kanıtlamak için kolunu gevşetti ve kendini ona teslim etti. Gözlerini miniğe doğru çevirdi, gözünün kenarından bir damla yaş geldi ve yüzünde öylece donuverdi. Saatler saatleri kovalıyordu fakat Lori'nin durumunda kan miktarı haricinde değişen bir şey yoktu. Ian, Bella'nın yanında yerde uyuya kalmıştı. Bella'nın bir eli yattığı yerden sarkarken diğer bir eli ise Ian'ın yüzünde geziniyordu. Gözleri umutla Lori'ye dokunuyordu. Tam o sırada Lori'nin ağzından bir inilti çıktı. 

''Anne?'' dedi minik Lori şuursuzca.

''Lori tatlım uyandın mı?'' diye haykırıverdi bir umut. O sırada Ian yerinden aniden sıçradı ve tüm sersemliğiyle Bella'ya bakmaya başladı. 

''Ne oldu iyi misin Bell?''

''İyiyim iyiyim. Lori konuştu Ian, o uyanıyor.''

''Emin misin Bell? Ya duyduğun zihninin sana bir oyunu ise?'' 

''Saçmalama Ian! Duyduğuma eminim.''

 Ian olduğu yerden kalkıp Lori'nin yanına doğru gitti. Yüzünü okşamaya başladı, ellerini hafifçe dudaklarında gezdirdi. Lori'nin gözleri hafif aralanmıştı, masmavi gözleri araladığı gözlerinin arasından görülebiliyordu. 

''Haklı olabilirsin, ben Carl'a haber vermeye gidiyorum.'' 

Ian merdivenlerden koşar adımlarla Carl'a haber vermek için çıkmaya başladı. O sırada aşağıya inen Louis ile karşılaştı. 

''Bir haber mi var?''

''Sanırım Lori kendine geliyor, gözlerini aralamış ve Bella bir şeyler mırıldandığını duymuş.''

''Carl kontrol odasında bir şeyler ile ilgileniyor, orada bulabilirsin.'' dedi ve miniğin yanına doğru ilerlemeye devam etti. Lori'nin yanına gittiğinde, küçük kızın gözleri tamamen açılmış etrafı süzüyordu. 

''Sanırım bizi hatırlamıyor.'' dedi gözlerinden hem hüzün hemde sevinç yaşları düşerken. 

''Bu gayet normal Bell. Miniğimiz ağır bir travma geçirdi, kısa süreli bir bilinç kaybı yaşayabilir.''  diyerek merdivenlerden aşağı indi Carl. 

''Küçük hanım acaba gözlerinizi kontrol edebilir miyim?''

 Lori ürkek bir şekilde sadece başını aşağı yukarı sallamakla yetindi. 

Tam ışığı gözlerine tuttuğu sırada büyük bir gürültü koptu ve ardından her yer sarsılmaya başladı. Küçük Lori yaralarını hiçe sayarak yerinden aniden kalktı ve Carl'a sarıldı. Herkes ne olduğunu anlamak için birbirini izliyordu fakat hiç kimsenin bir şeyden haberi yoktu. Birden bire ışıklar yanıp sönmeye başladı. Louis bunun bir uyarı sinyali olduğunu anlamıştı. Koşarak kontrol odasına doğru yol aldı. Geminin komuta bilgisayarı hiçbir bilgiyi göstermiyordu. Louis'in ardından Carl, Lori'yi Bell'e teslim ederek komuta odasına çıktı. 

''Başımız büyük bir dertte gibi görünüyor, ha?''

''Aynen öyle, bir gök taşının isabet ettiğini tahmin ediyorum. Sen ne düşünüyorsun?'' 

'' Bende öyle düşünüyorum. Büyük bir ihtimalle sinyal alabileceğimiz yere isabet etti. Daha başka hasar var mı diye kontrol edeceğim.''

''Ben de bir çıkar yol bulmayı denemeliyim sanırım.'' 

 Carl gemideki tüm odaları teker teker gezerek her şeyin yolunda olup olmadığını kontrol ediyordu. O sırada Louis ise verilere ulaşmaya çalışıyordu. En sonunda herkes laboratuvarda toplanmış endişeli bakışlarla iki bilim insanını süzüyordu. Konuşmaya kimin başlayacağına karar veremediklerinden Carl düşüncesini sunmak için bir adım attı.

''Gemide gözle görülen bir hasar yok fakat verilere ulaşamıyoruz. Büyük ihtimalle geminin sinyal alabileceğimiz uydusuna zarar geldi. Bu yüzden birinin geminin dışına çıkıp onu kontrol etmesi gerekiyor aksi takdirde verileri alamazsak ne kadar yakıtımızın kaldığını ve nereye sürüklendiğimizi bilemeyeceğiz. Bu da bizim için ölüm çanları çalıyor demek olacak.'' 

''Birinin burada kalıp sinyallere ulaşmayı denemesi gerekecek bu yüzden ben burada kalacağım. Carl ise dışarıda her ne olduysa onu onarmaya çalışacak fakat bir sorunumuz var ki bunu Carl'ın tek başına halledebileceğini düşünmüyorum.'' 

''Peki ya ben de onunla gidersem?'' diye öne çıktı Victory.

----- 7. Bölümün sonuna geldik arkadaşlar :) Okuduğunuz için yine yine yine teşekkür ederim <3 8. Bölüm 1000 kişide gelecek... Artık olaylar başladı. Neler düşünüyorsunuz bu konuda acabaaa? :)


İPERİT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin