BÖLÜM 9.1

272 32 14
                                    


Ayakları yerlerinden söküldüğü an bedeni, bir çocuğun üfleyerek çıkardığı baloncuk misali havalanmaya başlamıştı. Bedenindeki ağırlık yok olmuş; yerini kuş tüyü hafifliğine bırakmıştı. Daha önce büyüklüğünden yakındığı yeşil-mavi küre şimdi elini uzatsa tutup oynayacağı bir top gibiydi. 

Tory'nin vücudundaki büyük değişimler baş göstermeye başlamıştı. Nefes alıp verişi hızlanmış, göz bebekleri neredeyim dermişcesine huzursuz ve bir o kadar da tedirgin bir şekilde etrafı tarıyordu. Louis'de, Tory gibi kendini düşüncelere bırakmış üzerindeki şaşkınlığı atmaya çalışırken içeri ile dışarı arasında bağlantı kuran telsizin sesi ile irkildi. 

''Eee. Hadi ne duruyorsunuz. İşe koyulun.'' diye içeriden komut verdi Carl.

Pek vakitleri yoktu, biran önce işlerini bitirip içeri girmeleri gerekiyordu. Uzay ıssız olduğu kadar tehlikeliydi de, her an bir meteor yağmuru ile karşılaşabilirlerdi. Louis nasıl hareket edeceğini öğrenmeye çalışırken, Victory de onun yaptıklarını yapmaya çalışıyordu. Nihayetinde Louis dengede kalıp nasıl ilerleyeceğini çözdüğünde Victory'i de arkasına alarak geminin hasar gören yerini bulmak için harekete geçti. Tory ürkek gözlerle Louis'i takip ederken bir yandan da hayranlıkla eskiden üzerinde yaşadıkları gezegeni izliyordu. Louis birden durdu ve Victory'e gülümsedi.

''Sanırım bulduk ha?'' dedi eli ile bir yeri işaret ederken. 

''Ha? Bulduk.. Evet.. Sanırım.''  

''Sen ne ile ilgileniyorsun Tory?''  

Victory'nin cevap vermesine fırsat vermeden elini sıkıca kavradı ve onu hasarlı bölgeye doğru hızlıca hareket ettirmeye başladı. Victory'nin gözleri hala dünyanın üzerindeydi, ne düşündüğü gözlerinden okunuyordu. Geçmişte arkasında bıraktığı arkadaşlarının ölümünün üzerinden günler geçmesine rağmen pişmanlığı onu öldürecek bir katil gibi arkasından sinsice ilerliyor ve yeri geldiğinde kendini ona hissettiriyordu. 

''Bizi duyuyor musun Carl? Hasarlı bölgeyi bulduk fakat onarabileceğimizden pek emin değilim.''

''Ne yapılması gerekiyorsa yap. Eğer sinyalleri alırsam sizinle bağlantı kuracağım.''

************************************************************************

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

************************************************************************

''Olmuyor, hasarı onarmak cidden çok zor. Victory'nin buna daha fazla dayanabileceğini sanmıyorum,içeri geliyoruz.'' 

Çevresini kırmızılık çevreleyen göz bebekleri Tory ile buluştuğunda onun iyi durumda olmadığını anlamıştı Louis.  Victory'nin elleri titriyor, yeterince konsantre olamıyordu. Kalbi, bir çekiçle çiviye vuruyormuş gibi sarsılıyor ve çivi içine girdikçe çok daha fazla ağrıyordu. Louis titreyen ellerini, kendi ellerinin arasına aldı ve yüzüne dikkatlice baktı; kafasını aşağı yukarı sallayarak ''tamam, hadi gidiyoruz'' işareti yaptı. 

Geminin girişine geldiklerinde son bir kez arkalarını döndüler ve bir daha hiç tadamayacakları bir zevkin tadını çıkardılar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Geminin girişine geldiklerinde son bir kez arkalarını döndüler ve bir daha hiç tadamayacakları bir zevkin tadını çıkardılar. İşte o kapının dümeni bir kez daha çeviriliyordu, belki de bir daha hiç açılmayacaktı kim bilir...

Odacığın açılan kapısının diğer tarafında dört gözle bekleyen kader dostları onlara moral vermek için sıraya girmişlerdi. Odaya girdikleri an büyük bir ilgi ile karşılanan ikili biraz da olsa sevinmiş görünüyorlardı. 

''İyi misiniz? Biraz dinlenmeniz lazım, çok kötü görünüyorsunuz. ''

''İyiyim sadece... Sadece birazcık açım.''  diye göz devirdi Louis. 

''Tamam. Hadi çıkartın şunları da bir şeyler yiyin. Bu yiyecekleri bizden çok siz hak ettiniz.''

Üzerindekilerden biran önce kurtulmak isteyen Louis bu teklif karşısında gözlerini Nora'nın gözlerine dikmiş ve en sevimli tavrını takınmıştı. Onların bu hali gemideki herkesi güldürürken, bir anlığına dahi olsa olan her şeyi unutturmuştu. 

''Emin ol buna, bu lanet şeyleri bir daha giymeyeceğiz. Çünkü sorunun oradan kaynaklandığını değil, sistemden kaynaklandığını düşünüyorum. Biz elimizden gelen her şeyi yaptık.''

Başarısızlıklarının sonucu olarak kendini suçlayan Victory, yere çivilediği gözlerini az önce çıkarttıkları uzay elbiselerinin üzerinde gezdirdi. Ellerini onların üstünde gezdirerek bir kaç söz mırıldandı...

''Giymeyeceğiz...'' 

Ellerini onların gezdirmeye devam ederken, gözlerinin önüne geminin dışında gördüğü manzara geldi ve irkildi. Pişmanlık yakasını bırakmadığı gibi kendisini de ele geçiriyordu. Bencilliğini düşünmekten alıkoyamadı kendini... 

Arkasında bıraktığı kişiler sıradan insanlar değillerdi,gözlerinin önünde erimelerini izlediği arkadaşlarıydı. Arkadaş... ArkaTaş... 

Arkalarında duramadıktan sonra onların gerçekten arkad(t)aşı mıydı yoksa? Ya da kendi çıkarları uğruna sahip olduğu insanların sahipleri mi? Fakat ikisi de değildi. Eğer ikisinden biri olsaydı ya onları bırakıp gitmezdi ya da bıraktığı için üzülmezdi. Peki ya hangisiydi? Ölümden korkup kaçan ödleğin tekiydi. 

Gözlerinden dökülen yaşlar avuç içlerine birer birer düştüğünde göz yaşları da ölüyordu...


********************** Arkadaşlar bu bölüm 9.1 :) 9.2de olaylar devam edecek... Sizleri daha bekletmemek adına bu bölümü yazmayı istedim. Umarım kusuruma bakmazsınız.. Yorumlarınızı bekliyorum. Bu sefer farklı bir anlatım uygulamayı denedim... :) ********************************

Grubumuza gelmek isterseniz linki bırakıyorum :) 

https://www.facebook.com/groups/yazarhanimdelavida/




İPERİT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin