Uykuya dalmak ne kadar da güzel bir şey değil mi? Dünyayı bir kenara bırakıp, gözlerini kapatmak. Peki uyku sanıldığı kadar masum muydu? Kabuslar, yaşanmışlıklar... Geçmiş insanın peşini bırakır mıydı hiç? Bırakmaz, en huzurlu olduğun anda bile giriverir en güzel düşlerinin arasına, talan eder bütün güzel şeyleri.
Huzuru Ian'ın omzunda bulan Bella'da geçmişinin kurbanıydı. Mutlu olduğu rüyaları ile arasına kara kedi misali girivermişti yaşanmış olan her şey. Koşuşturan beyaz giyinimli bir kadın, peşi sıra koşuşturan siyah bir silüet... Beyaz, melek görünümlü kadın, annesi; arkasından giden Azrail...
Lori bir köşeye kıvırlmış uyurken, genç kadın Ian'ın omzunda uyuya kalmıştı. Ian ise onları uyandırmamak için nefes dahi almıyordu. Bir damla damladı Ian'ın eline. Bu bir göz yaşı değildi. Ecel teriydi adeta. Ian, bir elini Bell'in alnına koyarak terini sildi. Uyandırıp uyandırmamak konusunda kararsız kalmıştı. Ta ki sayıklamaya başladığı ana kadar.
''Yapma, bırak peşini diyorum sana! Ne yaptı o sana? Daha küçücük bir kız kardeşim var. Yalvarırım yapma!'' Ağzından bu cümleler dökülüyordu Bell'in. Ian, korkutmamak için adını fısıldadı kulaklarına fakat Bell derin bir uykudaydı. Bedenini hafifçe kaydırarak Bell'in başını dizlerine düşürdü genç adam. O sırada kapıdan geçen Nora olanları görüp yanlarına doğru hızlı adımlarla ilerledi. Bir eliyle Bell'in yüzünü avuçlarının içine alarak gözlerini Ian'a çevirdi.
''Ne oldu? Neyi var? Kötü görünüyor, Carl'a haber vermeliyiz.'' diye endişeli bir ses tonuyla beyninde gezinen soru işaretlerini sıralayıverdi Ian'ın gözünün önüne.
''Laboratuvarda olması gerekiyor. Çağırsana.''
''Bu durumda bile emir vermekten geri kalmıyorsun. Gerçi bu duruma şaşırmamak gerekir.'' Ian ve Nora arasında yine tansiyon yükseliyordu. Nora'nın Ian'a bu denli kötü yaklaşmasının sebebi geçmişinde yaşadıklarıydı.
Nora'nın annesi, yaşadıkları bölgenin ileri gelenlerinden Andreo Buesa'nın evinde temizlik işleriyle ilgilenen bir uşaktı. Nora ve Annesi, babası öldüğünde evin bodrum katında bir odada kalmaya başlamıştı. Nora, o evde elmasların parlaklığının arasında kaybolmuş kapkara bir kömürdü. Tıpkı annesi gibi... Andreo, Nora'nın annesini yalnızca bir uşak olarak görmeyip, onu kendisine mal etmiş; ona istediği her şeyi yapabilecek güçte görüyordu. Annesi Aldonza, Nora için kendisine yapılan her şeye boyun eğmişti. Andreo'ya bir şart sunmuştu. Andreo'nun her isteğini yapacaktı, Andreo ise Nora'nın tüm masraflarını karşılayıp; rahat bir yaşam sürmesine olanak sağlayacaktı.
Nora, bir gece su içmeye kalktığında, gerçeğin bir bıçak gibi derinden yaralayacağını bilmiyordu. O gece annesi ve Andreo arasında geçen, o iğrenç konuşmaya şahit olmuştu Nora.
''Emirlerimin dışında bir şey yapmaman gerekiyordu Aldonza. Seninle bunları daha önce defalarca konuşmuştuk. Beni bir kez daha riske attığına inanamıyorum. Yarın sabah eşyalarını toplayacak ve bir daha kızın da dahil olmak üzere gözüme görünmeyeceksiniz. Anladın mı?''
''Bay Andreo lüt...'' Aldonza'nın sesi bir elin hareketi ile kesilmişti. Yanağında hissettiği o acı ile yerde kıvranan kadın son bir kez Andreo'nun yüzüne bakacak cesareti bulmuştu. Gözlerini adamın üzerinden hiç ayırmadan ayağa kalktı ve emir verildiği üzere ''hazır ol'' pozisyonuna geldi. Gözlerini yere doğru çevirdi, adamı selamladı. Kapıdan çıkarken, Nora'nın öfke ile karışık hüzünlü gözleriyle karşılaşan Aldonza'nın yanağındaki şiddetli acı daha fazla hissettiriyordu kendini.
Nora o andan itibaren parası olan herkesten tiksinmeye başlamıştı. Ian'a her baktığında Andreo'yu görüyordu. Ona olan öfkesini, genç adamdan almaya çalışıyordu.
''Sana şu anda emir vermiyorum Nora. Bu haldeyken nasıl kalkabilirim? Onu korkutup uyandırmak istemiyorum. Bana olan düşmanlığını bir an olsun bırak ve Bell için bir şeyler yap. LÜTFEN!''
Nora, Ian'ın bastıra bastıra söylediği ''lütfen'' ricasına karşılık vererek, Carl'ı çağırmak üzere laboratuvara doğru yol alırken, Bella'nın ateşi gittikçe yükselmeye devam ediyordu...
****************** Evet 13.1 ile karşınızdayım. Yazım tarzımı biraz değiştirdiğimi söylemiştim. Burada kendini daha çok belli etti sanırım. Söyleyin bakalım nasıl buldunuz? Bu arada Medya: Andreo çakması Ian :D (öyle benzettim napim :D ) ******************
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İPERİT
Science FictionYıl 2070 Dünya da denilen zehirli gaz dolu gezegende yaşam tam olarak sona ermek üzere. Acı çekmekte olan insan, dünyada görülen son yaşam belirtisi . 2070 Haziran 21. Saat 13.44 Son insanın ölümü ile dünyadaki yaşam sona eriyor. Dünyanın eski ha...