Bu bölüm Gamsız Hafızımın yani Feyzam'ın. Kuzucum seni iyi ki tanımışım. Seni çok seviyorum.
9. Bölüm
Bugün işlerimi evden yapmaya karar verdim. Zaten bugün duruşmam yoktu. Saat 11'de uyandım. Kendime sert bir kahve yaptım. Aklıma annemin bulduğu kız geldi. Nasıl biri acaba? Adı ne demişti? Ha İnci. Of Afet sultan ne işlerle uğraştırıyorsun beni? Birde kızı 1 aydır takip ediyormuş. Analı oğullu ne meraklıyız milleti takip etmeye. Hadi ben neyse de annem başına büyük bir iş alacak haberi yok. Neyse buluşmada kızı biraz korkuturum sonrası zaten malum beni istemeyecek. Aslında sıkıldım bu tarz oyunlar oynamaktan bazen annemin bulduğu kızlardan hangisiyle anlaşıyorsam evlen gitsin diyorum. Sonra Selen hanım ve Kerem Bey gibi insanlar aklıma geliyor ve vazgeçiyorum.
Aslında annemin niyeti beni evlendirmek değil, o sadece bir torun istiyor. Ne zaman ziyarete gitsem elinde bir şiş ve yün. Ya yelek örüyor ya da patik. Kadın nasıl pratikleşmişse artık iki gün içinde bitiriyor. Sonra aynısından bir tane daha örüyor. Soruyoruz anne aynı şeyden niye bir tane daha örüyorsun? Cevap şu " o ördüğüm Demir'in çoçuğunaydı. Bu Yavuz'un bebeği için. Ben evlatlarım arasında ayrım yapmadığım gibi torunlarım arasında da yapmam". Der ama evlilik işinde beni öncü yapar. İstese sıramı seve seve Yavuz'a verebilirim. Ama yok o illa ki beni evlendirecek , ilk torunu illaki ben vereceğim. Tövbe tövbe
Ben daha evliliğe hazır değilim baba olmayı düşünemiyorum bile. Her erkek gibi bende baba olmayı isterim ama o iş sadece istemekle olmuyor. Kendini babalığa hazır hissetmen lazım. Çocuk bu evlilikten bile daha önemli. Canından kanından olacak. Bir göz yaşına dünyayı yakarsın. Bir gülüşüyle dünyalar senin olur. Neyse bu konular için daha erken desem de annem tohuma kaçacaksın diyor.
Telefonumu çaldı. Masadan telefonumu alıp, açtım.
"Efendim Cemre"
"Demir akşam arkadaşlarla buluşacağız. Sende gelsene."
"Ya Cemre gelmesem olmaz mı? Bugün hiç havam da değilim."
"Demir ne zamandır görüşmüyoruz. Hem ben yarın iki aylığına Brezilya'ya gideceğim. Gitmeden seni de göreyim."
"Tamam. Saat kaçta orada olmalıyım?"
"Beş gibi gel."
****
Saat 4 gibi hazırlanmaya başladım. Siyah kot pantolonumu ve v yaka siyah kazağımı giydim. Ayakkabı olarak da siyah botlarımı giydim. Montumu giydim. Motorun anahtarlarını alıp evden çıktım. G
Motoru otoparka bırakıp Cemre'nin verdiği adrese doğru ilerledim. O sırada arkamdan bir adam bana yanaştı. Adam belime silahını dayadı.
"Şşş avukat sakin ol. Sakın ters bir hareket yapma. Şimdi benimle beraber geliyorsun."
Adamın dediği yaptım. Onunla beraber yolun karşısına geçtik. İleri de bir araba bekliyordu. Bir şekilde kurtulmam gerekiyor. Adamı, yanımızdan geçen bir adamın üstüne itip, koşmaya başladım. Yolun karşısına geçtim ve ara sokaklara girdim. Adamlar kimdi bilmiyorum. Cebimden telefonumu çıkarıp koşmaya devam ettim. Koşarken birine çarptım. Çarptığım kişi bir kızdı. Elimdeki telefon yere düştü ve çatladı.
"Allah kahretsin."
"Allah'ın belası önüne baksana kör müsün? "
Yerdeki telefonu alıp cebime koydum. Kıza sinirli bir şekilde baktım ve konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNCİ (TAMAMLANDI)
Ficción General'İnsanın büyüdükçe mi artıyor dertleri? Yoksa insan büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri?' ÖZDEMİR ASAF