Aslında bazen öyle anlar yaşıyorum ki gerçek mi değil mi ayırt etmem biraz zamanımı alıyor mesala ailemi kaybettiğim trafik kazasında onların artık yanımda olmadığını onlarsız devam etmek zorunda olduğumu biraz geç anlamıştım sanki gerçekte olan bir şey değilmişte bir iki dakika sonra onları yanımda görecekmişim gibi hissederdim hep. Bu durumdan kurtulmam epey bir zamanımı almıştı şimdi ise yine aynısını yaşıyordum sanki iki gün önce yaşadıklarım gerçek değilmiş gibi hissediyordum gerçekliğini ayırt edemiyordum çünkü bu hayatta benim başıma gelmez dediğim ikinci büyük olayı yaşıyordum birincisi zaten çok kötüydü ailemdi şimdi ise aklımın ucundan dahi geçmez dediğim şey başıma gelmişti öldürülüyordum az kalsın ve ne uğruna olduğunu bilmiyordum bazen kitaplarda okurdum ve etkilenirdim ama şimdi yaşayınca aynı şey olmadığını aslında kötü bir durum olduğunu kavradım.Ogün eve ilk girdiğimde Cem'in halini hiç unutmayacağım üstüme atlaması bağırarak ağlayıp beni azarlaması bir türlü gitmiyordu gözlerimin önünden hele söylediği sözler
"Ablaaaa" diye bağırışı sonra ki konuşması
"Sen ne biçim ablasın ya insan hiç düşünmez mi bunlar ne yapar meraktan?... Abla lütfen bir daha gitme söz bir daha sözünden çıkmam yeterki terk etme beni sen benim meleğimsin lütfen bırakma beni lütfen lütfen"
o an sadece Cem'e sarılıp bunları ona yaşattığım için saatlerce ağladım daha sonra babaannemden bir güzel azar işittim tabi durumdan kurtulmak için araba arıza yaptı demiştim ormanlık alan olduğu içinde telefonlarımızın çekmediğini bundan dolayı haber veremediğimi söylemiştim çünkü Azer bey ben arabadan inmeden net bir şekilde bu durumu kimsenin bilmemesi gerektiğini söylemişti. Tabi bende durumun ciddiyetinden dolayı kimseye bir şey söyleyememiştim zaten Cemin durumundan dolayı o gün bütün gün Cem ile ilgilenmiştim hali çok kötüydü bütün gece uyumamıştı gündüzde ben giderim korkusuyla uyumamıştı en son gece birlikte uyumuştuk ama ben uykuya dalmış numarası yapmana kadar Cem beni bekledi öyle bir sarmıştı ki beni her an gidecekmişim gibi bu korkuyu ona yaşattığım için önce kendimden sonra peşimizde ki adamlardan en sonda Azer beyden nefret etmiştim ben düşünüp telefonu yanıma alsaydım onlar bu halde olmayacaktı yada o adamlar peşimize düşmeseydi veyahut Azer bey bu adamlara her ne yaptıysa yapmasaydı.
Neyse ki Azer bey beni arayıp iki gün tatil vermiştide Cem eski haline dönebilmişti gerçi hâlâ korkuyu içinde taşıdığını biliyordum ama yinede yavaş yavaş düzeliyordu bu iki gün zarfı içinde onuda okula göndermemiştim toparlanması için bugünde ikimizde normal hayata döndük o okuluna bende işime dönmüştüm.
İki gün içinde yeterince iş birikmişti zaten bir an önce işlerimi toparlamam gerekmeli çünkü Azer beyin o gün bahsettiği ihaleyi almıştık ve benim bunları bitirmem gerekiyor daha Hale hanımla olan proje var birde bu yenisi eklenince başımı kaşıyacak fırsatım yoktu Allahtan şirketteki tek mimar ben değildim yoksa ayvayı yemiştim.
Geldiğimden beri başımı kaldırmadan Hale hanımla olan projeyle uğraşmaktan artık bunalmıştım biraz aradan bir şey olmaz diye düşünerek kalktım masamın başından cidden biraz molaya ihtiyacım vardı.Çayımı çikolatamı alıp teras kata çıktım biraz hava alsam iyi olacak beynim yandı resmen asansörden inip kapıya doğru yürümeye başladım kapının kolunu çevirip sürgülü kapıyı açtım açmamla soğuğun içime işlemesi bir oldu hemen kapıyı kapattım soğuğu sevmeyen bir insan olarak böyle bir havada dışarıda durabileceğimi hiç sanmıyorum geri dönmeyi planlarken canım önünde iki koltuk gördüm o tarafa doğru döndüm.
Kendimi bej renkli koltuğa bıraktım ve arkama yaslamdım. Hımm burdanda manzara fena sayılmazdı. Hem çayımı içip hem de çikolatamı yerken biri elime vurdu çay olan elime vurduğu için çay üzerime dökülmüştü ve birazda yakmıştı beni kızgın bir şekilde başımı kaldırıp bu kendini bilmez hadsizin kim olduğunu öğrenmek için başımı ona taraf çevirdim karşımda sarışın minyon tipli bir kadın duruyordu yanlış hatırlamıyorsam satış sorumlusuydu bu kadın adı neydi Melda evet evet Melda'ydı oda bana sinirli bir şekilde bakıyordu kadına bak ya hem suçlu hem güçlü"Melda hanım ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz?"
"Ah Dila hanım pardon rahatınızı mı bozdum?"
Bunu o kadar yayvan ve dalga geçerek söylemişti ki sinir kat sayım tavan yapmıştı resmen yahu ben adam gibi bir gün neden geçiremiyordum bu aralar?
"Benim rahatımı bilmem ama sanırım sizin ki epey bir bozulmuş halinizden anladığım kadar" direk karşı savunmaya geçtim bir rahat yoktu zaten bari bende içimde tutup kendimi yemiyeyim. Bu sözlerim onu baya bir kızdırdığı için üzerime doğru yürümeye başladı
"Bana bak Ecrin cadısını nasıl kandırdında benim senelerdir girmeye çalıştığım eve girdin bilmiyorum ama şansını zorlama benim alanımdan çık"
Ne diyor bu kadın ya ne alanı ne cadısı hem Ecrin'in neresi cadı sensin o cadı bir kere
"Bence sen çok tehlikeli kulvarlarda yüzüyorsun Melda"
Sesin geldiği yöne döndüğümde karşımda Mehmet beyi gördüm beni mi savunmuştu şimdi anlamadım ama çok şaşırdım çünkü böyle bir duruma müdahale edecek bir tipe benzemiyordu görse bakar geçer diye düşünmüştüm
"Mehmet bey yanlış anladınız beni"
"Kes Melda akıllı dur yoksa canın yanar şimdi çık dışarı bir daha böyle bir şey görürsem gözünün yaşına bakmam neler yapacağımı az çok bilirsin"
Mehmet beyin bu sözleriyle Melda cadısı bir şey demeden uzaklaştı. Mehmet beye dönüp teşekkür ettim
"Teşekkür ederim ama kendim halledebilirdim efendim böyle bir duruma şahit olmanızı istemezdim"
"İnan bana amacının farklı olduğunu hissetseydim seni onun ellerine bizzat kendim atardım ama durum farklı ve abinin koruması altındasın"
"Nasıl yani? anlamadım"
"Ecrin seni istiyor abim boş bir gününde yanına gitmeni istiyor"
Bu adam bu kadar soğukken diyecek bir şey bulamıyordum hem sorumada cevap vermemişti ama korktuğum için bir daha sormaya cesaret edemiyordum
"Bende çok isterim ama işlerim çok birikti hal eder etmez bende görüşmek istiyorum"
Tamam anlamında başını salladı ve başka bir şey demeden arkasını dönüp gitti. Bu yeni patronlarımı anlayamıyordum gerçekten çok tuhaftılar yada bana öyle geliyordu. Ne öyle gelmesi be tamda öyleydiler ve fazlaca gizemliydiler buda beni onlara daha doğrusu Azer beye çekiyordu karşı koyulmaz bir çekim gücü vardı ona karşı.
****
Nihayet bu dosyada bittiğine göre artık evime gidebileceğimi düşünüyorum ve bu düşüncenin getirdiği sevinçle hemen masamdan kalkıp üstümü sıkıca giyindim ve odadan çıktım bu gün arabam yoktu bakıma vermiştim mecbur taksiye binicem artık gerçi yağmur çok şiddetli yağıyor bu havada taksi bulamam keşke odadan çıkmadan taksi çağırmalarını söyleseydim neyse artık asansör geldi aşağıda hallederim düşüncesiyle kapısı açılan asansörden içeriye girecekken içeride Azer bey ile olmazsa olmaz Mehmet beyin olduğunu gördüm ve kalbimin çarpıntısı biraz arttı mı? ne ya tebessüm ederek yavaş adımlarla içeri geçtim ve giriş katına basmak için düğmelere döndüm ama zaten basılıymış. Umarım kalbim bu hızla dışarı fırlamaz hayır adam duyacak rezil olucam.
Azer beyin bakışlarının üzerimde olduğunu hissediyordum hatta baştan ayağa tarıyordu beni resmen bu durum utanmama beraberinde de kızarmama neden oldu. Sessiz geçen dakikaların sonunda nihayet asansör ineceğim yere geldi ve kapı açıldı. Benimle beraber Azer beylerde indi ve birlikte kapıya doğru yürümeye başladık kapının önündeki güvenlik görevlisine doğru yaklaştım ve bir taksi çağırmasını rica ettim ve Azer beyin sesini duydum"Araban yoksa biz bırakalım"
"Teşekkür ederim efendim ama taksiyle giderim zahmet olmasın şimdi size"
"Zahmet olmaz zaten bu havada taksi bulamazsın yürü hadi"
Mehmet beye taraf dönüp
"Mehmet sen öbür arabayı al mekana geç geliyorum bende"
bu mekan neresi acaba ve ben Azer beyle yalnız olucam değil mi? Bu kalp atışlarım neden daha fazla artı ki??....
****
🌺🌺🌺

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL RENGİ
Fiksi UmumVe diyeceğim ki; Aşk güzel şey.. vɑktinde ve doğru insɑnlɑ geldiği sürece...