13.BÖLÜM
“Hadi ama Julia!” diye bağırdıktan sonra kollarımı bağladım ve dişlerimi birbirine kenetledim. Babam elini omzuma koydu. “Düğün saatini bir saat daha erken söylemeliydim.” Dedi iç çekerek. Gülmemek için dudağımı ısırdım. “Zaten 2 saat daha erken söyledin. Yani 8 olan düğün için 6da dedik ve saat 7 oldu. Her durumda geç kalacağız.” Başımı yana yatırıp bilmiş bir ifade takındım.
Babam omuz silkti. “Scott’u çağırabileceğini söylememeliydim. Şimdi normalden daha fazla özen göstermesi gerekiyor.” Dedi. Sanki Julia normalde çok hızlı bir insandı da. Gözlerimi devirmekle yetindim ve tek ayağımı yere vurmaya başladım. Babamın iş arkadaşlarından birinin düğününe gidiyorduk ve 4 tane davetiyemiz vardı. Babam arta kalan davetiyeyi Scott’a verebileceğimizi söylemişti ve sonuç ortadaydı.
Hayatımda ilk kez gerçekten makyaj yapmış ve diz kapağımda yeşil kalın askılı bir elbise -kendimce gösterişli bir şey- giymiştim. Hatta Julia’nın dolgu topuklu ayakkabılarından birini ödünç almıştım. Saçlarımı da açık bırakmış ve düzleştirici yardımıyla şekillendirmiştim. Tüm bunları yapmamın ise tek bir sebebi vardı. Harry Styles’ı aklımdan uzaklaştırabilmek için uğraşacak bir şeyler arıyordum. Başarabildiğim söylenemezdi. Yine de sonuç olarak tüm bu çabalarıma rağmen yine de Julia’dan çok daha önce hazır olmuştum.
Omzumda bir el hissedince arkamı döndüm ve Scott’la burun buruna geldim. “Merhaba.” Dedim sevecen bir ifadeyle. Bana tatlı bir gülümsemeyle karşılık verip babamın yanına geçti ve 17 yıllık hayatım boyunca gördüğüm en kibar tokalaşmayı gerçekleştirdiler. Yani ciddiyim. Scott babamın karşısında gittikçe küçülüyor ve çekingenlikten ölecek gibi görünüyordu. Onları görmezden gelmeyi tercih ederek yeniden aralık bıraktığımız dış kapıya gözlerimi diktim ve Julia’nın çıkması için dua etmeye başladım. Neyse ki yaklaşık 5 dakika sonra kapıda belirdi. Rahat bir nefes koyuverdim ve arkamı dönüp arabaya doğru ilerlemeye başladım. “Şükürler olsun.” Diye mırıldanırken elimle acele etmelerini söyleyen bir işaret yaptım.
Scott babamın ısrarları üzerine öne oturmuştu –bunun sebebinin Julia’yla yakın olmalarını engellemek olduğuna adım kadar emindim- ve ben Julia’yla birlikte arkada oturuyordum. Yol boyunca onlar gereksiz bir ton konu konuşurlarken dışarıyı izlemekle yetindim. Harry’le olan küçük çaplı tartışmamızın üzerinden 2 gün geçmişti. Tüm bu süre boyunca beni sayamadığım kadar çok kez aramış ve bir kez de pencereden baktığımda arabasını görmüştüm ama onunla konuşmaya cesaret edememiştim. Mesajda atmıştı ama hiçbir mesajında seni seviyorum, senden hoşlanıyorum ya da en azından sana değer veriyorum tarzı bir şey yazmıyordu. Bu yüzden geri kalan bir ton açıklama mesajı umurumda değildi. Özellikle Anastasia denen o kadının söylediklerinden sonra ciddi anlamda kriz geçirmiştim. Bu yüzden Styles’ı kolay kolay affetmeyecektim.
Düğünün yapılacağı otele geldiğimizde ben herkesten önce arabadan inip içerinin yolunu tuttum ama babam bana yetişmeyi başardı. “Bir kavalyeye ihtiyacın varmış gibi duruyor.” Dedi gülümseyerek. Arkamı dönüp Scott’la Julia’ya baktım. Kol kola girmişlerdi ve birbirlerine mide bulandıracak kadar hayran bakışlar atmakla meşgullerdi.
“Onların arasında yürümen gerekmiyor mu? Temas yok kuralına ne oldu?” diye sordum omuz silkerek. Babam başını yana yatırdı. “Bugünlük kural ihlali yapabilirler. Sadece seninle ilgileneceğim.” Dedi. Sonra da girmem için kolunu uzattı. Derin bir nefes alıp babamın koluna girdim ve beni içeri sürüklemesine izin verdim.
“Teşekkür ederim.” Diye mırıldandım. Babam başını bana çevirdi. “Neden?” diye sordu gerçekten meraklı bir ifadeyle. “Cezamı kaldırdığın ve… Bana güvendiğin için.” Hafifçe gülümsedim. Sevecen bir ifade takındı. “Sana hep güveniyordum hayatım. Sadece ünlü biriyle olmanın seni yıpratacağını düşündüm ve şimdi haklı olduğumu görmek beni üzüyor. Bu duruma daha önce müdahale etmeliydim. Neyse ki artık daha iyisin. Zamanla daha iyi olacak ve onu unutacaksın.” Dedi. Ah, babamla bunları konuştuğuma inanamıyordum. Gülmek ya da ağlamak arasında garip bir ses çıkardım. “Evet. Unutacağım.” Ama nasıl? Diye eklemeye gerek duymadım çünkü konuyu uzatmak istemiyordum. Ama eğer bu sorunun bir cevabı varsa bir an önce öğrenebilmeyi diledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Cheeky Prince (Harry Styles Fanfiction)
FanfictionTanıştığımız andan itibaren emin olduğum bir şey vardı. Harry Styles karşıkoyulmaz bir erkekti. Benim gibi tek ve gerçek aşkını bekleyen bir kız için bile.. Kitap tamamlanmıştır.