4. "A Song For You"

3.5K 171 14
                                    

4.BÖLÜM

“Scott’la mı çıkacaksın?” diye bağırdım heyecanla karışık bir sesle. Julia başını sallayıp beni onayladı ve utangaç bir tavırla bir tutam saçını parmağına dolayıp oynamaya başladı. Kıkırdamadan edemedim. “Ah, bu harika. O çok iyi bir çocuk.” Dedim elimi kardeşimin omzuna koyup ona destek olduğumu göstermek isterken. Julia omuzlarını kaldırıp gülümsedi. “Kendi adına seviniyorsun. Harry’le olan ilişkine karışmayacağım diye.” Alay ettiği belliydi ama yine de ciddi bir havaya bürünüp itiraz ettim. “Harry’le bir ilişkim yok.”

Dudağını büzdü. “İşte garip olan da bu ya.” Gözlerini devirip arkasını döndü ve odamdan çıkmadan önce son kez dönüp bana imalı bir bakış attı. Yatağıma oturup sırtımı duvara yasladım. Birkaç gün önce karaoke salonunda Harry beni şarkı söylerken izlemişti ama konuşmamıştık. Aslında ben şarkımı bitirdiğimde bir an için tüm cesaretimi toplayıp yanına gitmeyi düşünmüştüm ama o çoktan ortadan kaybolmuştu. O günden sonra da bir daha ortalarda görünmemişti. Oysa surat ifadesine baktığımda beğendiğini sanmıştım. Belki de sesimden gerçek anlamda nefret etmişti ve bana olan ufacık sempatisini de kaybetmişti.

Eğer ufacık sempati duyduğu her kıza kafayı bu şekilde takıyorsa sorunlu herifin teki olmalıydı. Peki, acaba neden ona olan nefret duygumu bir türlü bulamıyordum ben? Ukala biriydi ve asla hoşlanabileceğim biri değildi. Gerçi daha önce kaç erkekten hoşlanmıştım ki? Aklımda öyle bir görüntü hiç çizmemiştim. Yine de en azından daha az kendini beğenmiş biri olmasını tercih ederdim. Her ne kadar Harry’le az daha öpüşmek üzere olduğumuz da kalbim deli gibi çarptıysa ve dudakları sanki bir mıknatısmış gibi beni çektiyse de onunla çıkmak bana doğru gelmiyordu. Bir kere o ünlüydü. Yani aptal kız kardeşim bile ona hayrandı. Ayrıca bildiğim kadarıyla gerçek bir kadın avcısıydı. –Evet, birkaç gündür onunla ilgili haberleri de takip ediyordum- Hem birinden ciddi anlamda hoşlanabileceğini fikri bana anlamadığım bir şekilde çok uzak geliyordu. Yani hadi ama… Her ne kadar magazine bir gram bile ilgi duymasam da Styles’ın geçmişine dair kulaktan dolma bilgilere sahiptim.

Tek derdinin beni yatağa atmak olmadığından nasıl emin olabilirdim ki?

O yüzden şimdilik bu düşünceleri beynimden uzaklaştırmaya karar verip yatağıma uzandım ve hemen yanımda duran lambayı kapatıp gözlerimi yumdum.

--

Bugün okula gidip Bayan Ross’a rapor vermem gerekiyordu. Sabah Julia’yla birlikte evden çıktım. Okula giderken Scott’un ona nasıl çıkma teklifi ettiği tam 6 kez dinlemek zorunda kaldım. Gerçi onun adına seviniyordum. Bir kere benim de onayladığım biriyle çıkıyordu –ki bu daha önce hiç görülmemiş bir şeydi-

Okulun kapısının önünde Julia hiç beklemediğim bir şey yaptı. Yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. “İyi şanslar kardeşim.” Dedikten sonra yanımdan ayrıldı. Pekâlâ, Scott’u neden onayladığımı şimdi anladınız mı? Kız kardeşimi bir meleğe dönüştürmüştü. Üstelik bu aralar cidden düşünebiliyor gibi görünüyordu. Julia’nin düşünebiliyor olması büyük bir gelişmeydi.

Bayan Ross’un odasının önüne gelince derin bir nefes aldım ve kapıyı iki kez tıklatıp içeri girdim. Her zaman olduğu gibi deri koltuğuna adeta yayılmıştı. Beni görünce gülümsedi. “Ah, gel Clarie.”

Gidip masasının önünde ki koltuklardan birine oturdum. Bayan Ross ellerini birleştirdi ve dirseklerini masasının üzerine koydu. “Nasıl gidiyor?” diye sordu. Berbat demek istiyordum. Harry Styles’tan hoşlanmak üzereydim ve onu görmek istemediğim her ana burnumun dibinde bitiyordu. O yardım etkinliğini bırakıp kendimi eve kapatmak için yanıp tutuşuyordum.

The Cheeky Prince (Harry Styles Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin