5.BÖLÜM
“Ve buda Niall.” Dedi Harry önünde ki yemeğiyle savaş veren sarışın çocuğu işaret ederek. Niall başını hafifçe kaldırıp bana gülümsedi. “Dediği kadar varsın.” Derken ağzındaki lokmayı zorlukla yuttu. Sözleri yüzümde bir tebessümün oluşmasına neden oldu ve ben bunu kimsenin görmemesi için başımı başka yöne çevirdim. Ayrıca ben burada ne yapıyordum? Harry’nin grup arkadaşlarıyla tanışmakta nereden çıkmıştı? Ama ne diyebilirdim ki? Hepsi bir anda etkinlik alanını istila etmişlerdi. Bahanelerinin erken prova olması da ayrı bir meseleydi. Bence çok saçmaydı. Bir o kadar da heyecan verici. Çünkü görünüşe göre gelmelerinin tek amacı benimle tanışmaktı.
Ah ve lanet olsun! Bu kesinlikle acayip havalıydı.“Pekâlâ, Harold. Biraz provaya ne dersin?” diye sordu Liam. Harry gözlerini benim üzerime sabitledi. “Ah, siz takılın. Ben sonra aranıza katılırım.” Suratında sinsi bir ifade vardı.
Dedikleri üzerine şuan yapılması gereken son şeyi yaptım. Kızardım! İyi de o bakışlar karşısında daha iyisini yapabilmem mümkün müydü ki? Louis dudağını büzerek Niall’ı kaldırmaya çalıştı. “Kalk bakalım. Gidiyoruz. Harry ve Clarie biraz yalnız…” Harry öksürünce Louis sözlerini aceleyle toparladı. “Yani bizim prova yapmamız gerek.”
Niall kıkırtısını gizlemeye gerek duymadı. Mavi gözlerini yüzümde gezdirirken omuz silkti ve sonra çıkışa yöneldi. Hepsi çıktı ve bende onların kulisini düzenleme işine koyuldum. Bunu günde 3 kez yapmak zorunda kalıyordum. Etkinlik için gelenlerin buraya girmeleri yasak olduğu halde sırf One Direction burada giyinecek ve daha önemlisi soyunacak diye kızlar burada fotoğraf çektirebilmek için adeta birbirlerini eziyorlardı. Ah, ergenler… Gerçi Harry’nin soyunacak olması düşüncesi her ne kadar beni düşündüğümden daha fazla etkilese de…
Kes sesini Clarie! İç sesime son günlerde neler oluyordu böyle? Of. Şu çocuk en azından gamzelerini aldıramaz mı? Kahrolasıca şeyler fazla mükemmeller!
“Provayı izlemek ister misin?” diye soran Harry’i duyunca düşüncelerden sıyrılıp ona döndüm. “Gördüğün gibi işim var. Buraya eğlenmeye gelmiyorum.” Kaşlarımı kaldırdım ve elimde ki toz bezini ona doğru tuttum. Hızlıca elimden çekip aldı. “Görevlerinden birinin bizi mutlu etmek olduğunu sanıyordum.”
Harry’nin Bayan Ross’u parayla tuttuğunu düşünmeye başlıyordum. Derin bir nefes aldım. “Ne yani? Benim provayı izlemem seni mutlu mu edecek?” küçümseyici bir tını kullandım. Ukala bir tavırla omuz silkti. “Denemeden öğrenemeyiz.”
Karaoke salonunda ona bir daha gelmemesini söylemeliydim ve olayı kökten halletmeliydim. Şimdi kelimenin tam anlamıyla başıma ciddi bir bela almıştım. Fazlayla ukala bir bela…
“İyi.” Dedim ve yanından geçip kapıya yöneldim. Hızlı adımlarla bana yetişti. “Senin için söylememi istediğin özel bir parça var mı?” bir saniye için durdu ama sonra yüzüne küstah bir gülümseme yerleştirdi. “Tatlım.” Dedi iğneleyici bir ses tonuyla. Ah, bende nerede kaldı diyordum.
“O konuyu daha uzatacak mısın? Çünkü ben senin tatlın falan değilim. Bence vazgeçmelisin.” Dedim umursamaz görünmeye çabalayarak. Aniden önüme geçti ve ben durmadan önce az daha ona çarpıyordum.
“Ah, Tanrım…” diye mırıldandım kendi kendime. Harry gülümsedi ve kollarını bağlayıp gözlerini üzerime dikti. Of. Bu hiç iyi değildi.
“Geçen gün… Seni az daha öpüyordum.” Dedi üstünlük taslar bir ifadeyle. Bunu konuşmayız sanıyordum. Neden şimdi huzurumu kaçırıyordu ki? Dudağımı büzdüm ve içimde ki heyecanın aksine sakin görünmeye çalıştım. “Neyse ki öpmedin.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Cheeky Prince (Harry Styles Fanfiction)
Fiksi PenggemarTanıştığımız andan itibaren emin olduğum bir şey vardı. Harry Styles karşıkoyulmaz bir erkekti. Benim gibi tek ve gerçek aşkını bekleyen bir kız için bile.. Kitap tamamlanmıştır.