20. "Final"

3.1K 185 35
                                    

20.BÖLÜM

“Yarın artık okuluna dönüyorsun değil mi?” diye sordu babam gözlerini sahneden ayırmadan. Sıkıntıyla iç çekip başımı salladım. Konser günüydü ve herkes grubun sahneye çıkmasını bekliyordu. Kaç bin kişi vardı bilmiyorum ama baya kalabalıktı. Öyle ki buradan bakınca kalabalığın sonunu görebilmeniz imkansızdı. Birkaç gündür babam bana mahkûm muamelesi yapıyor bile olsa her seferinde Harry’le buluşabilmenin bir yolunu bulmuştuk ve itiraf etmeliyim bu çok heyecanlıydı. Bir keresinde kızlar tuvaletinde öpüşürken biri bizi basmıştı. Kadın binlerce kez özür dileyip hızlıca dışarı çıktıktan sonra ise kahkahalara boğulmuştuk.

Neyse ki bir daha gizlenmek zorunda kalmayacaktık. Birazdan her şey bitecekti. Tabi ilk kez şans benden yana olursa… Bunun için sürekli dua ediyordum. Lütfen bari bu sefer bir şeyler yolunda gitseydi.

“Ah, geç kaldılar.” Dedi Julia gelip yanımda dikilirken. Biraz sonra yapacağım şeyden onunda haberi yoktu ve kalp krizi geçirecekti büyük ihtimalle. Ama Harry’nin tepkisini daha çok merak ediyordum. Göz ucuyla az ilerde dikilen Stella’ya baktım. Bana sinsi bakışlar atmakla meşguldü. Harry’nin beni sevdiğine inanmıyordu. Üstelik kulaklarıyla duymuştu. Eh, birazdan inanacaktı.

Sunucu sahneye çıktı ve birkaç dakika yardım etkinliğiyle ilgili bir ton şey söyledi. Sponsor olan kurumların isimleri saydı. Bayan Ross’da dahil bütün yöneticileri sahneye çağırıp çiçek verdi. Sonunda ise o büyük an gelip çattı. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Bacaklarım titriyordu ve cesaretimi yitirmek üzereydim. Ah, hadi ama. Bunu yapabilirdim. Her şey yolunda gidecekti. Sunucu mikrofonu sıkıca kavradı. “Şimdi herkesin heyecanla bekledi…” diye konuşmaya başlamıştı ki ben sahneye çıkınca şaşkınlık içinde susup kaldı. Arkamı dönüp babama baktım. Gözleri yuvalarından fırlayacak gibi görünüyordu. “Clarie.” Dedi dişleri birbirine kenetlenmiş halde. Onu umursamayıp sunucuya doğru yaklaştım ve kulağına eğildim. “Söylemek istediğim birkaç şey var.” Dedim gülümseyerek. Adam o kadar şaşkındı ki sesini dahi çıkarmadan birkaç adım geri çekilip mikrofonu bana bıraktı.

Tanrım! Kaç kişi vardı burada böyle? Bütün dünya bu konseri izlemeye falan mı gelmişti? Sahnenin hemen yan tarında birkaç kamera duruyordu. Üzerimde renkli spot ışıkları dolanıyordu ve binlerce kişi pür dikkat beni izliyordu. Harika. Şimdi dilimin tutulmasının sırası mıydı? Boğazımı temizleyip titrememi bastırmaya çalıştım.

“Merhaba.” Diye mırıldandım zorlukla. Göz ucuyla Julia’ya baktım ve gülümsediğini gördüm. Bundan cesaret alarak konuşmaya devam ettim. “Çoğunuz beni tanıyor olabilirsiniz aslında.” Derin bir nefes aldım. “Harry Styles’la aramda olanlar yüzünde baya bir hakaret etmiştiniz.” Espri yapmaya çalışmıştım ama kimse tepki vermeyince yerin dibine girme isteğiyle dolup taştım. İkinci kez boğazımı temizledim. “Söylemek istediğim… Harry’i seviyorum.” Dedim bir anda. Birkaç kişinin sürtük diye mırıldandığını duydum ama umursamadan devam ettim. “Yani sizin sevdiğiniz gibi değil. Tabi ona hayranımda ama…” yutkundum. “Ayrıca ona aşığım. Biliyorum. O sizin idolünüz.” Duraksadım. “Benim ise tüm hayatım.”

Yeniden sesler kesildi. İnsanların bana bakışında ki nefreti görmezden gelmeyi tercih ettim. “2 ay önce tanışmış olduğum biri hakkında böyle düşünmem sıra dışı kabul ediyorum ama 18 yaşındayım. Şimdiye kadar hiç aşık olmamıştım ve hep ilkimin son olmasını diledim.” Hafifçe gülümsedim. “Eğer hem ukala hem de ünlü birine vurulduysanız inandığınız bütün doğruları sorgulamanız gerekiyor tabi.”

Gözlerimi kırpıştırıp tekrar babama baktım. Yüz hatları gergindi. Sanki buradan indiğim zaman beni öldürecekmiş gibiydi. Umursamadım ve devam ettim. “Aramızda bir şeyler olduğunu düşündüğünüz zaman hakkımda bir sürü şey söylediniz. Ama hiç biriniz beni tanımıyordunuz. Hiç biriniz ne hissettiğimi ya da ne hissedebileceğimi bilmiyordunuz. Gerçi hissettiklerim babamın bile umurunda değilken sizden bunu beklemek anlamsız olurdu.”

The Cheeky Prince (Harry Styles Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin