17.Bölüm: İstanbul Dönüşü

74 10 16
                                    

Uçak İzmir'e inince gençler bavullarını alıp otoparka geldiler. Burak Sibel'e sıkı sıkı sarılarak "Yarın sabah fakültede görüşürüz güzelim" dedi.

"Görüşürüz hayatım. Dikkatli git. Birde eve gidince beni ara."

Gülsüm; "Hadi artık aşk kuşları ölüyorum yorgunluktan" dedi gülerek.

Herkes birbiriyle vedalaştıktan sonra Burak kendi evine doğru yola çıkarken Toprak'ta kızları eve bırakıyordu. Sibel yolda annesi Ayşe Hanım'ı arayarak eve doğru yola çıktıklarını haber verdi. Yaklaşık yarım saatlik yolculuğun ardından eve vardılar. Balkondan çocuklarının geldiğini gören Ayşe Hanım aşağıya inerek kapıyı açtı.

"Hoş geldiniz çocuklar."

Hoş bulduk annecim."

"Çay hazır. Eşyalarınızı bırakın, balkona gelin."

Toprak; "Anne ben sabah erkenden hastaneye gideceğim, o yüzden içeriye girmeyeyim. Elini öpüp kaçayım. Babama da selamlarımı iletirseniz sevinirim" diyerek Ayşe Hanım'ın elini öpüp gitti. Kızlar çantalarını odalarına bırakıp üzerlerini değiştirip balkona çıktılar. Sibel yüzüğünü ailesine gösterdi ve İstanbul'da olup biten her şeyi detaylıca anlattılar. Sibel çayından bir yudum daha alarak arkasına yaslandı.

"Siz anlatın bakalım. Neler yaptınız biz yokken?"

Ayşe Hanım'da Burak'ın annesi Seval Hanım'la yaptıkları planlamanın detaylarını anlattı.

"Bu hafta sonu çarşıya çıkıyoruz. Kıyafetlerinizi, alyanslarınızı, nişan tepsisi alışverişini tamamlayacağız. Bir sonraki hafta sonu tepsiler gidecek, sonra ki haftada nişan yapılacak. Dedenleri, dayınları, amcanları aradık. Cumartesi sabah kahvaltıda hepsi burada olacak."

"OOooohhhhh! Organizasyon tamam desenize."

Selin; "Ne sandın ablacım. Ayşe Hanım'ın elinden ne kurtulmuş" dedi annesine sarılarak.

Sibel yerinden kalkarak "Bize müsaade annem, çok yorulduk. Artık yatıp uyuyalım" dedi.

Gülsüm, Selin ve Sibel Ayşe Hanım ve Metin Bey'i öperek odalarına çekildiler. Herkes kafasını yastığa koyar koymaz uykuya daldı.

Ertesi sabah erkenden uyanan Ayşe Hanım her zamanki gibi kahvaltıyı hazırlamış, kızları uyandırmıştı. Metin Bey'de taze ekmek ve gazeteleri alıp eve dönmüştü. Kızlarda hazırlanıp kahvaltıya inince hep birlikte keyifli bir sabah kahvaltısını paylaştılar. Kahvaltının ardından kızlar işe gitmek üzere evden çıktılar. Sibel ve Gülsüm önce Selin'i bankaya bıraktı, sonra fakülteye geçti.

Gülsüm; "Fıstığım ben Hilmi Hoca gelmeden odama koşuyorum. Haftalık planı gözden geçirmem lazım. Akşama görüşürüz" diyerek odasına koştu.

Sibel'de önce kendi odasına gidip haftalık planını düzenledi ardından da Yazılım 1 dersi için 203 numaralı amfiye gitti. Keyifle geçen dersten sonra Burak'ın odasına uğradı. Kapıyı çalıp içeriye girdi. Sibel'i gören Burak gülümseyerek ayağa kalktı.

"Günaydın güzelim. Hoş geldin" dedi sarılırken.

"Hoş bulduk hayatım. Nasılsın?"

"İyiyim güzelim. Nasıl geçti dersin?" derken kollarını çoktan Sibel'in beline dolamıştı Burak.

"Güzeldi. Standart yazılım dersi. İlk on beş dakika tebriklerle geçti tabii" derken başını Burak'ın boynuna gömdü Sibel.

"Bende de durumlar aynı gören herkes tebrik etti, telefon açtı. Herkes çok sevinmiş anlaşılan. Hatta Hilmi Hoca tebrik çayına bekliyor bizi."

"İyi hadi gidelim o zaman. Daha Azra'yı alıp okula yetişeceğim."

"Hadi çıkalım o zaman."

Burak ve Sibel el ele Hilmi Hoca'nın odasına doğru ilerlemeye başladılar. Yol boyunca yine tebrikleri kabul etmeye devam ettiler. İki genç sevgili Hilmi Hoca'nın kapısını çalıp içeriye girdiler.

Hilmi Hoca her zaman ki gibi yüzünde kocaman tebessümü ve babacan tavrıyla karşıladı karşısındaki genç akademisyenlerini.

"Gençler hoş geldiniz. Tebrik ederim. Bizi çok mutlu ettiniz bu güzel kararınızla" diyerek oturmaları için eliyle koltukları işaret etti Hilmi Hoca.

"Teşekkür ederiz Hocam. Sağ olun."

"Az daha umudumuzu kesiyorduk sizden. Düğün ne zaman bakalım?"

"Yaza inşallah Hocam. Şu okulları bir kapatalım da."

"Sibel kızım bu arada Trabzon'da ki festivalde var. Hepsine birden yetişebilecek misin?"

"Siz hiç merak etmeyin Hocam. Kontrol bende."

"Peki kızım. Yardıma ihtiyacın olursa burada olduğumu unutma."

"Sağ olun Hocam. Teşekkür ederim. Ben artık izninizi istiyorum. Azra şimdi dersten çıkar, proje için okula geçmemiz lazım."

"Tamam, kızım iyi dersler sana. Babana da selamlarımı ilet. Bir ara fırsat bulduğunda uğrasın bir acı kahvemi içsin.

"iletirim Hocam. Görüşürüz" diyerek odadan çıktı. Azra'yı da alıp okula gitmek üzere yola çıktılar.


KELEBEĞİN ÖYKÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin