18.Bölüm: Arkadaş Olma Meselesi

79 12 17
                                    

Azra ve Sibel yol boyunca İstanbul gezisi hakkında sohbet ettiler.

"Hocam, ben sosyal medyada fotoğrafı görünce şok oldum açıkçası. Böyle bir atak beklemiyordum Burak Hoca'dan."

"Valla ne yalan söyleyeyim ben de beklemiyordum Azra. Ama bir an da oldubitti her şey. Rüya gibiydi."

"Hayırlısı olsun Hocam. İnşallah bundan sonra her şey güzel olur sizin için."

"İnşallah birtanem."

Sibel arabayı park edip okula girdiğinde gözleri Çınar'ı aradı. Göremeyince 'Bu haftada gelmeyecek herhalde' diye içinden düşünürken gelen seslen arkasına döndü.

"Beni mi arıyorsun Sibel Hocam?"

"Sana da merhaba Çınar Hocam! Seni aradığımı da nereden çıkardın?"

"Etrafına bakınınca beni arıyorsun sandım" dedi muzipçe sırıtarak.

Sibel iki adımda Çınar'ın yanına gelerek koluna girdi ve kantine doğru sürüklemeye başladı. "Yürü hadi yürü kaçak! Bir çay ısmarla da ifadeni alayım."

Çınar Sibel'in bu samimi tavrına şaşırsa da içten içe sevinerek kantinin yolunu tuttular. Kantinden çayları aldıktan sonra okul müdürü Ali Bey'e uğrayıp eğitim salonuna çıktılar. Eğitim salonunu hazırlayan Azra'nın çayını masanın üzerine bırakan Sibel Çınar'la sohbet etmeye başladı.

"Anlat bakalım nerelerdeydin Çınar Hocam?"

"Bakıyorum da yokluğum baya fark edilmiş!" dedi Çınar yüzünde yayılan gülümsemeye engel olmaya çalışırken.

"Fark ettim tabii Çınar. Tam aynı dili konuşabildiğim bir arkadaş buldum derken sırra kadem bastın."

"Benimle arkadaş olmak istediğini bilmiyordum."

"iyi artık öğrenmiş oldun. Dökül bakalım!"

"Ya fakültede işler birikmiş Selim'de tek başına yetişememiş. Bende bir hafta izin aldım işleri toparladık. Hem festival hazırlıkları da başladı malum. Bir program yapmak lazımdı."

Sibel Çınar'a festival ile ilgili detayları sorarken Çınar'ın gözü Sibel'in yüzüğüne takıldı.

"Bu yüzük geçen hafta var mıydı?"

"Yoktu" dedi Sibel mahcup bir ifadeyle. Yüzüğü çıkarmak istedi birden parmağından nedenini anlayamadan. İçinden 'Saçmala Sibel ne yapıyorsun' diyerek azarladı kendini. Yanakları kızarırken konuşmaya devam etti Sibel.

"Hafta sonu kız kardeşim Selin, nişanlısı Toprak, fakülteden arkadaşım Gülsüm ve Burak hep beraber İstanbul'a gittik. Burak orada evlenme teklifi etti ben de kabul ettim. 3 hafta sonra nişanım var sonra da kutlama yapacağız. Seni de davet ediyorum bak. Gel mutlaka."

Çınar içinden 'Sende mi İstanbul'daydın efe kız? Ondan mı içim titredi her adımda' diye geçirirken bambaşka sözler dökülüyordu dudaklarından.

"Hayırlısı olsun Hocam. Özge'ye sorarım bir planımız yoksa katılırız."

"Özge kim Çınar!?"

"Kız arkadaşım Sibel!"

"Nişan kurdelesinden sana da yuttururuz darısı başına olur belki" dedi gülerek.

Tam bu sırada Azra araya girerek "Sınıf geliyor Sibel Hocam" dedi.

Çınar ayağa kalkarak "Size iyi dersler hanımlar, sonra görüşürüz" dedi.

"Görüşürüz Çınar sana da iyi dersler."

Çınar tam kapıdan çıkarken Sibel ona seslendi.

"Çınar!"

Çınar arkasını dönerek "Efendim" dedi.

"Bir ara geleyim de festival ile ilgili konuşalım olur mu?"

"Olur, gel tabii" dedi ve sınıftan çıktı.

Sibel günün son dersini tamamlayınca Azra ile birlikte bahçede sınıfını çalıştırmaya devam eden Çınar'ı gördü. Çınar'ın arkası dönük olduğu için Sibel'i görmüyordu. Sibel sınıfa bakarak işaret parmağını dudaklarına götürerek sessiz olmalarını işaret etti. Sibel çantalarını Azra'ya vererek Çınar'ın arkasına geçti ve hareketleri onunla birlikte yapmaya başladı. Çınar çocukların kıkırdamasıyla arkasına döndüğünde Sibel elleri havada yaramazlık yapan çocuklar gibi kendisine bakıyordu.

"Bak ya yaramaz öğrenci gibi geçmiş arkama koskocaman kadın ne yapıyorsun orada?" dedi gülerek.

"Seni taklit ediyorum" dedi Sibel neşeyle gülerek.

"Serseri! Hadi gel yanıma da beraber çalıştıralım sınıfı."

Sibel sevinçle ellerini çırptı ve Çınar'ın yanına geçti. Sonra ayakkabılarına baktı ve "Sen başla ben geliyorum" diyerek Azra'ya verdiği çantasından arabasının anahtarını alan Sibel koşarak arabasına gitti. Sibel'in arkasından baka kalan Çınar; "Azra, Sibel nereye koştu öyle?"

"Arabaya gitti. Spor ayakkabılarını giyer gelir şimdi."

Sibel ise çoktan spor ayakkabılarını giymiş Çınar'ın yanına doğru koşuyordu.

"Hazır mısınız Sibel Hocam?"

"Hazırım Çınar Hocam!"

"Haydi o zaman. Lay lalalam lay lalam ve bir bas laylaylaylalam iki çek lalalaylaylalalaylam."

Yaklaşık kırk dakika süren çalışmanın sonunda sınıfı göndermiş, çalışmayı bitirmişlerdi. Çınar Sibel'e dönerek; "Teşekkür ederim, güzel bir çalışmaydı" diyerek elini uzattı.

Çınar'ın uzattığı eli samimiyetle kavradı Sibel. "Bende teşekkür ederim. Yarın görüşürüz."

"Dur Hocam nereye? Çay içseydik."

"İkinci öğretimlere dersim var Çınar fakülteye koşmam lazım. Yarına sözüm olsun."

"İyi bakalım. Yarın görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz."


KELEBEĞİN ÖYKÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin