5. Bölüm: Kıskançlık Meselesi

145 21 18
                                    

Burak – 3 saat önce;

"Melis! Ben sana beni arama demedim mi?"

"Öperken öyle demiyordunuz ama Burak Hocacığım."

"Melis biri duyacak, bende senin öğrenciliğini yakacağım o olacak."

"Hocacığım kızma hemen! Dur tahmin edeyim! Şu an fakültede Sibel'i bekliyorsun ama o sana gelmek yerine burada çok sevgili Azra'sı ve yanlarındaki adamla gayet keyifli keyifli kahve içiyor. Oysa ben olsam burada oturmak yerine koşarak sana gelmeyi tercih ederdim!"

"Melis! Ne adamı ne diyorsun sen?"

"Telefonu kapat ve sana atacağım resmi bekle!"

Burak sinirle telefonu Melis'in suratına kapattı. Melis ise Sibel, Azra ve Çınar'ın resmini çekip Burak'a gönderdi ve zafer kazanan komutan edasıyla Sibel'lerin masasına bakmaya devam etti. Bu durumdan oldukça rahatsız olan Melis'in arkadaşı Seren; "Melis senin bu Burak Hoca sevdanın sonu fena olacak bak dikkat et" dedi endişeyle.

Melis; "Asıl Burak dikkat etmezse, benim istediğim gibi davranmazsa onun sonu fena olacak" dedi keyifle.

Burak ise Melis'ten gelen resimle deliye döndü. Hemen Sibel'i arayarak fakültede onu beklediğini hatırlattı. Şu anda ise Sibel son derece kızgın bir ifadeyle odada Burak'ın karşısına oturmuş bir açıklama bekliyordu. Burak ise son derece umursamaz bir tavırla ellerini pantolonunun cebine sokmuş ayakta dikiliyordu. Sibel daha fazla dayanamayarak konuşmaya başladı. Sesini alçak tutmak için çok çabaladığı gerilen boyun damarlarından rahatça anlaşılabiliyordu.

"Her şeyi geçtim Burak adamın tekiyle kahve içmek ne demek? Bu nasıl bir üsluptur! Benim de normal insanlar gibi dostluklarım olmayacak mı -ki bu proje sayesinde bir sürü insanla tanışıyorum. Bunu sen de biliyorsun."

Burak Sibel'in oturduğu koltuğun önüne gelerek diz çöktü. Sibel'in ellerini tuttu ve Sibel'in gözündeki sinirden yanan ateşi göre göre gözlerini direk gözlerine kilitleyerek,

"Çok özür dilerim, resminizi görünce deliye döndüm. Ben olmadan gülüp eğlendiğini görünce kıskandım, kendimi kaybettim."

Sibel ellerini hızla Burak'ın ellerinden kurtararak boş gözlerle bakmaya başladı. Aynı hızla ayağa kalkarak tekrar konuşmaya başladı.

"Ne resminden bahsediyorsun sen Burak?"

"Sibel lütfen bir dur! Sakin ol aşkım lütfen!" dedi cılızlaşan sesiyle ve konuşmaya devam etti. "Melis sizi görünce resminizi çekip yollamış."

"Ne! Yuh artık! Bu ne rahatlık! O kız bizim sadece öğrencimiz. Aranızda benim bilmediğim nasıl bir samimiyet var ki sana böyle bir resmi çekip gönderebiliyor?"

"Bu fakültede senden de benden de hoşlanan öğrenciler olduğunu biliyoruz."

"Ben hiçbir zaman öğrencilerime bu rahatlığı vermedim, aradaki mesafeyi her zaman korudum Burak Hocam size de öneririm!"

"Sanki kızların ne kadar arsız olduğunu bilmiyormuş gibi konuşma Sibel."

Sibel Burak'ın bu pervasız cevapları üzerine daha da sinirlendi. Tam bağırmaya başlayacaktı ki fakültede olduklarını hatırlayarak ellerini yumruk yapıp odanın içinde tur atmaya başladı. Bu şekilde geçen onbeş dakikanın ardından Burak Sibel'in biraz daha sakinleştiğini görünce "aşkım gel otur da sakin sakin konuşalım" dedi.

Sibel sakinliğini korumaya çalışarak "Burak ne olur kapatalım bu konuyu. En kısa sürede Melis ve diğer öğrencilerinle arana bir mesafe koymanı istiyorum. Bizi hatırlasana. Sen bana ilk açıldığında ben daha son sınıfta öğrenciydim ve ben sana hiçbir zaman bu kadar rahat davranmadım. Saygımı korudum!" dedi.

KELEBEĞİN ÖYKÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin