Sabah erkenden kalkmak zorunda kaldım. Neden mi? Telefonum çaldı da o yüzden. Arayan sekreterimdi. Bu gün DEP şirketi ile toplantımız vardı. Onu hatırlatmak için aramış. Her neyse. Zaten Dorukta bu aralar girdiği ihale için çalışıp duruyor. En azından artık bu gün bile olsa sıkılmamış olurum.
Üzerime siyah deri bir pantolon , beyaz t-shirt ve siyah deri çeket giymiştim. makyajımı zaten unutmadım. gözüme güneş gözlüklerimi alıp ayağıma siyah topuklu ayakkabılarımı giymiştim ve şuan kapıdaydım.
-Ben Kadir'e haber vereyim efendim.
-Gerek yok.Ben kendim kullanıcam. O bana arabamın kumandasını getirsin. Bu arada annem nerde?
-Az önce çıktı efendim.
-Çocuklara dikkat edin.
-Tamam efendim.
Kadirden arabanın kumandasını alıp evin güvenlik kapısından geçip yola çıkıyordum ki annem benim ki gibi beyaz bir cip'in şoför bölümüne biniyordu. İyide annemin Böyle bir aracı yoktu ki? Ve ayrıca araba kullanmayı uzun zaman önce bıraktı diye biliyorum. Yavaş annem o arabayı kullanmaya başlayıp yola çıkınca bende onu takip etmeye başladım. Bu işte bir iş vardı. Hissediyorum. Tabi yolda giderken sekretimi arayıp,toplantıya gelemeyeceğimi benim yerime Faruk Beyin girmesini istediğimi söyledim.
Yaklaşık yarım saat sonra annem eski bir depo gibi bir yerin önünde durdu. Dur bir dakika burası Demir'in gerçek babasının öldüğü depo. Daha doğrusu terk edilmiş fabrika. Annemin burda ne işi var allahım. Annem araçtan elinde ofis çantasıyla beraber indi ve fabrikaya doğru yürümeye başladı. Bende arabamdan sessizce inip onu sessizce takip ettim. Fabrika'nın kapısına gelince konuşmaları duymaya başladım.
-Bu belgeleri kızına imzalatacaksın. Böylelikle 150 milyar daha hesabımıza yatmış olacak.
-Bu olmaz. Selin geçenlerde tüm kartlarımı iptal ettirmiş.
-Nasıl?
-Bende bilmiyorum. Ama benim tüm kartlarım meğerse şirkete bağlıymış. Ve bizde 150 milyar çekince bu da şirket faturasına yansımış. Selinde muhasebeye ''Ne gerekiyorsa yapın. Tüm kartları iptal ettirin.'' demiş.
-Allah kahretsin.
-Hem ayrıca Selin hiç bir belgeyi okumadan imzalamaz. Ve burada ''Üzerimdeki tüm mal varlığımın Yasemin Ilgaz'a geçesini kabul ediyorum.'' yazıyor.
-Sen bir yolunu bul. Bu belgeleri imzalat. Sonra buralardan gidelim.
-Tamam.
Annem ne yapmıştı böyle. Resmen bana ihanet etmişti. Annem ya annem.
Gözlerim dolmaya başlamıştı. Annemin dışarı çıktığını anlayınca koşarak arabama bindim. Annemde bu sırada buraya geldiği arabaya binmişti. Bende direksiyonu sıkıyordum. İçimden o arabaya çarpıp annemi öldüresim geliyor. Ama yapamam.
-Allahım. Ne yapacağım.
Hemen eve gidip çalışma odama girdim. Kapıyı açan kıza da annem gelince çalışma odama gelmesini söyledim. Yaklaşık yarım saat sonra annem içeri girdi.
-Eve gelince hemen buraya gelmemi istemişsin.
-Evet son üç dört gündür neredeyse hiç oturup konuşmadık. Sohbet etmek istiyorum.
-Bunun için mi kıza acil dedin?
-Evet. Bu gün neler yaptın?
-Demet ile kahvaltıya gittik. Sonra ben buraya geldim. İşte bu kadar.
-Emin misin?
-Evet. Neden sordun ki?
-Bana imzalatman gereken bir belge yok mu?
-Ne be-belgesi
Güzel.
-Bana başından beri yalan söyledin.
-Ne dediğinin farkında mısın?
-Evet. Bu gün seni takip ettim.
-Ne? Ne yaptın? Ne yaptın?
-Seni takip ettim. Çünkü sen uzun zaman önce araba kullanmayı bırakmıştın. Ve ayrıca beyaz renkte bir cip'in yoktu. Ben bunları gördüm ve merak ettim. Seni takip ettim. Eski terk edilmiş bir fabrikanın önünde durdun. Sonra arabadan indin. Bende indim. Sessizce Fabrika'nın kapısına geldiğimde her şeyi duydum. 150 milyarı kendi hesabınıza nasıl geçirdiğinizi, bana bir belge imzalatıp tüm mal varlığımı alıp buralardan gideceğinizi anladın mı beni?
-Kızım dinle beni lüt...
Ağlamaya başlamıştı. Dayanamayıp...
-SUS!
diye bağırdım. Sonra devam ettim.
-Hadi beni düşünmedin. peki torunların; toprak,selman,melek? Onları da mı düşünmedin? Gerçi gözün parayla bürünmüş senin. Senin derdin para mı? Al o zaman.
Kasayı açıp içinde bulunan 250 milyon doları yüzüne fırlattım.
-Burda tam 200 milyon dolar var. Milyardan daha fazla. Şimdi gel buraya.
yanıma geldiğinde ağlamasına takılmadan, üzerinde ne kadar takı altın vb. şey varsa aldım. bunun yanında telefonu araba anahtarlarını falanda.
-Şimdi bu evden defol. Şirketlerimizle hiç bir alakan kalmadı. Avukatlar işlemleri yarım saat önce halletiler. Artık her iki şirketin hissedarı değilsin. Kıyafetlerini toplamana bile vaktin yok.
diyip kolundan tuttuğum gibi sürüklemeye başladım. Bu sırada demirde eve girmiş merdivenlerden çıkıyordu.
-Neler oluyor burda?
-Karışma Demir.Karışma.
Güvenliğin ordaki kapıya geldiğimizde evde ki tüm çalışanlar , tüm güvenlik ekibi ve biz dışardaydık. Annemi kolundan itip yere attıktan sonra
-Bu evle, benimle, benimle ilgili her şey ile ilgili hiç bir ilgin alakan kalmadı bundan sonra. Anladın mı beni?
Dedim. Sonra diğerlerine dönüp...
-Bu kadın değil bu eve girmek buranın sokağından dahi geçmeyecek anladınız mı? dedim ve eve girip , yatak odamıza çıkıp yatağın üzerine oturup ağlamaya başladım. Demir kapıdan içeri girince yanıma gelip ne olduğunu sordu. Bende olanı anlattım. Sonra zaten uyuya kalmışım...