-Yanlız benim bir telefon görüşmesi yapmam lazım demir. Bir dakika
-tamam.
-Alo faruk. Yarın sabah dokuzda inşaat ekibiyle toplantı var. Ben gelemiyorum. Benim yerime sen git. Zaten her şeyi biliyorsun. Ben sana gerekli bilgileri mail atarım. Olur mu? Tamam çok sağol.
-ne toplantısı bu?
-DEP holding ile anlaşmalar bu gün imzalandı. Bende inşaat ekibine haber verdim. Normalde toplantı şimdi başlamış olacaktı. Ama yarına erteledim. Bu tatil ortaya çıkınca mecbur gidemeyecegim için faruk beye haber verdim.
-faruk bey güvenilir biri değil mi?
-evet güvenilir biri zaten bu projenin benden sonraki koordinatörü.
-anladım.
-sen evdeki haber verdin mi eşyalar hazır mı?
-verdim. Biz direk arenaya geçiyoruz. Şoför çocukları oraya götürecek
-anladım.
Arabaya bildiğimizde uykum vardı. Halbuki gece çok rahat uyumustum. Daha araba çalışmadan gözlerimi kapattım. Sonrası zaten karanlık. Uyandigimda yataktaydim. Sanırım demir getirdi beni buraya. Üzerimde aynı kıyafetlerim vardı.
-Günaydın dünya'nın en güzel eşi ve annesi
-Günaydın mı?
-Evet günaydın. Çünkü tam 16 saattir uyuyorsun. saat suan 12:30.
-Yuh o kadar oldu mu?
-Oldu tabi. Neyse kalk hadi balıklar hazır. Sende salata yap.
-Tamam o zaman. Ama ilk önce elimi yüzümü yıkayayım sonrada şu kıyafetleri değiştireyim. baksana iş kıyafetlerimle uyumuşum.
-Tamam. Kıyafetlerin dolaba yerleştirildi.
-Tamam.
Demir gidince bende yataktan kalkıp elimi ve yüzümü yıkadım. Sonrada üzerimi değiştirdim. Üzerinde ne var diyecek olursanız... Cam böceği renginde şort ve aynı renkte göbeği açık askılı bir t-shirt. ayaklarım da bir şey yok. Yatta da ayakkabı giyecek değilim herhalde. Saçlarıma şu meşhur kuaförlerin bile yapamadığı ev topuzunu yaptım ve doğru salata yapmaya koştum. Bu sırada benim bıcırıklar mutfak gibi olan yerde konuşuyorlardı.
-Bu toprak neden hiç konuşmuyoy ki? Konuşşa ne güzel oluy.
-Evet ama annem biyaz daha zamanı vay dedi. Bebekley hemen konuşşamaymış
-Ama biz konuşuyoyuz.
-Biz bebek değiliz melek. Büyüdük bak toprağın abişiyiz ve ablaşıyız biz.
r harfini tam söyleyemedikleri için biraz tuhaf konuşuyorlardı. Toprakta yazık garibim onları dinliyordu.
-Bıcırıklar ne konuşuyorsunuz? Benimlede konuşur musunuz?
-Anne bıcıyık ne demek?
-Bıcırık size denir. sizin gibi ufak ama her şeyi merak eden ve öğrenenlere denir.
-Yani biz şimdi bıcıyık mıyız?
-Bana göre. Neyse ben salata yapayım siz durun burda.
-Anne abimle bende şana yaydım edelim.
-Siz bana yardım mı etmek istiyorsunuz?
İkiside başlarını sallayarak''hı hı'' dediler.
- O zaman toprağa bakın olur mu? Uyanırsa bana söylersiniz.
-Tamam anne hadi abi toprağın yanına.
Yerim ya ben sizi. hadi artık bir an önce salatayı yapmaya başlasam olur. Yoksa demir beni keser. Şaka şaka kesmez. neyse nerde bu salata malzemeleri heh. burdalar. 2 domates,1havuç,2limon,2nane,2marul,2 paket mısır konservesi ile bezelye konservesi. Bu kadar.
İlk önce domatesleri ince ince doğradım. tabi hepsini yıkadıktan sonra. sonra üzerine marulu, naneyi doğrayıp kapta karıştırıp yağını tuzunu ve limonunu koydum. tabağa koyduktan sonrada üzerine konserveleri ekledim. tuzsuz yediğimiz için tuz koymadım. Tabağı elime alıp masaya götürdüm. demirde balıkları kızartmış. masanın üzerine koyup çocukları almaya gitmişti. Bende o sırada çatal buçakları falan yerleştirdim.
-Hadi bakalım gelin . Annenizden salata babanızdan balık.
-deniz nerde?(bakıcı)
-Onu eve gönderdim. sadece beşimizolalım istedim. sen , ben , melek , selman ve toprak tabi ki.
-Anladım. e hadi başlayalım.
Masada keyfimiz baya güzeldi. yemekleri yedikten sonra ben bulaşıkları yıkadım. daha doğrusu makineye koydum. demirde çocukları uyuttu. sonra beraber güverteye çıkıp bilgisayardan film izledik. ardından saatin 02:30 olduğunu görünce yatmaya karar verdik. çünkü sabahın erken saatlerinde çocuklara denizde yüzeceğiz diye söz vermiştik. unutmazlar ve en geç saat 07:45 te başımıza dikilirler. ''Baba deniz , anne deniz'' diye