1. Bölüm: Kabus...

12.8K 558 822
                                    

Merhaba, sevgili okur! Ben Ayka, bu serinin yazarı. Kitaba başlamadan önce sana bir iki uyarım olacak. Bu seriye 2016'da başladım, o zaman 12 yaşındaydım sanırım. Bu yüzden hikayede birbiriyle çelişen olaylar vb. şeyler olabilir, o zamanlar eğlenmek için yazıyordum. Bu kadar tıklanacağı hiç aklıma gelmezdi. İleriki bölümlerde hikayeye birkaç yeni karakter eklemiş olacağım ki çok gereksiz bir fikirdi. Karakterleri kaldırabilirdim ama ileriki bölümlerde kullandım yani kaldıramıyorum da, hikayenin gidişatını etkilerdi kaldırsaydım. Karakterlerin eklendiği bölümü okuduğunda söyleneceğini biliyorum, bence de saçma bir fikirdi önceden belirtmiş olayım dedim XD

Asıl söylemek istediğim, serinin bu kitabını tamamladım evet ama ikinci kitabı yarıda bıraktım. Tamamlayamadım, tamamlayacağımı da sanmıyorum. Bu söylediğime rağmen kitabı hala okumak istiyorsan, iyi okumalar. Umarım kitabımı beğenirsin.

Her şey dahil 2079 kelime :)

Koşuyordum... Bir elimde mucizelerim olan küpelerim ve diğer elimde de Chat Noir'ın yüzüğü vardı. Bir şey beni kovalıyordu, kahkahalar atıyordu. Her taraf karanlıktı, kurumuş ağaç dallarına takılıp düşmekten arkama bakamıyordum. Birden karşıma tünel gibi iki yol çıktı. Birinde yemyeşil ağaçlar, parlak güneş, rengarenk çiçek ve kelebekler... Diğer yola baktım. Orası da karanlıktı, dikenli çalılıklar ve... Bir dakika, Chat Noir? Yüksek bir kayanın üzerine oturmuştu, sırtı bana dönüktü. Sanırım ağlıyordu. Ona seslendim:

"Chat!" Duymadı. "Chat! Benim La-" O an da dönüşmediğimi fark ettim. Hemen küpelerimi takmaya çalıştım ama olmuyordu, kulağıma girmiyordu. Ve beni kovalayan her kimse, bana daha çok yaklaşmıştı, gölgesini görüyordum. Titriyordum. Yere çöktüm ve ağlamaya başladım:

"Chat! yardım et!" Chat arkasını döndü ve ağlamaktan kızarmış, yemyeşil gözleriyle bana baktı. Beni görünce gözlerini kocaman açtı.

"M-Marinette?" Sonra gözü beni kovalayan kişiye kaydı ve gözlerini iyice açtı. Yanıma gelebilmek için o sivri dikenlerin arasına atladı.

"Chat, hayır!"

Kan ter içinde gözlerimi açtım. Odamdaydım. Titriyordum. Chat iyiydi, bu sadece bir kabustu. Yaklaşık bir buçuk haftadır aynı kabusu görüyordum. Ama bunların hiç birinde ne Chat konuşmuştu, ne de dikenlerin arasına atlamıştı. Sadece gözlerini kocaman açıp bana bakmıştı. Dizlerimi kendime çektim, kollarımı dizlerimin üzerine koydum ve başımı kollarıma dayayıp ağlamaya başladım.

"Marinette?" Bu Tiki'ydi. Benim sevimli, iyi kalpli, minik Kwami'm. "Aynı kabus mu?" Başımı dizlerimden kaldırmadan olumlu yönde salladım.

"O... O benimle k-konuştu. Dikenlerin... arasına atladı." dedim hıçkırarak.

"Tamam, sakin ol. Geçti. Bu sadece... Bir dakika, seninle konuştu mu?" Başımı kaldırıp olumlu yönde salladım.

"Dikenlerin arasına mı atladı?" Tekrar başımı salladım. Konuşmak için sakinleşmeye çalıştım.

"'Yardım et!' dediğimde... arkasını dönüp 'Marinette?' dedi... ve yanıma gelebilmek için dikenlerin... arasına atladı." dedim hıçkırarak. Elimi yelpaze yaparak kendimi serinlettim. Tikki yastığa konup derin düşüncelere daldı. Ben de bu arada yataktan kalkıp aynanın başına geçtim ve kendime baktım. Saçım başım dağılmış, ağlamaktan mavi gözlerim kızarmış ve şişmişti. Gözlerimin altında mor torbalar vardı. Chat'i gerçekten merak ediyordum. Bu kabusları görmeye başladığım günden beri herhangi bir akuma faciası olmadığından onu göremiyordum. Saçlarımı taradım. Toplamaya üşendiğim için saçlarımı açık bıraktım ve pantolonumla aynı renkte ki tacımı taktım. Lavaboya gidip yüzüme su çarptım. Odama geri döndüğümde Tikki okul çantamın üzerine konmuş beni bekliyordu.

With Or Without The Mask: The Mask Serisi 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin