Selam! Sonunda 3. bölümü yazdım. 😸 Şey, arkadaşlar. Tamam beğeniyorsunuz, oy veriyorsunuz. Bu da beni çok mutlu ediyor tabi de, yorum da yapsanız, bölümü eleştirseniz. ⌨ Eksik gördüğünüz bir yer olunca söyleseniz ya da bölümü beğendiyseniz bunu belirterek beni daha çok mutlu edersiniz. Yani oylar da önemli ama yorumlar benim için daha önemli. Teşekkürler... 😊 İyi okumalar... 📚📖
EMOJİİİİİİİİİ🖊🖍✏️🐱🐞😺😸🙀😽😼😻😹😿😾❤️💛💚💙💜💓💞💕❣💖💘💝💗💟
Olayın şokuyla ne yapacağımı şaşırmıştım. Chat'in yarısı yanmış yüzüne baktım. Daha sonra dayanamayıp hıçkırarak ağlamaya başladım.
"Lanet olsun! Bu yangını kim çıkardı?! Lanet olsun! Chat gözlerini aç n'olur..." Chat'in yanmış yanağına bir öpücük kondurdum ve başını omzuma gömdüm. O sırada iki kişi gelip Chat'i kucağımdan almaya çalıştılar ama Chat'i ne kadar çekiştirdilerse ben de o kadar sıkı sarılıyordum. En sonunda Chat'i kucağımdan almayı başarıp bir sedyeye yatırıp ambulansa götürdüler. Chloe yanıma çöktü.
"Ladybug, sakin ol." deyip sırtımı sıvazladı. Ben hayır anlamında başımı sağa sola sallıyordum.
"Güçlü olman lazım. Güçlü ol ki Paris kendini güvende hissetsin. Sen bizim kahramanımızsın. Seni böyle görmek bizi de üzüyor. Chat iyi olacak merak etme." dedi ve gülümsedi Chloe. Şaşırmıştım. Chloe'nin böyle konuşması beni şaşırtmıştı. Gülümsemeye çalıştım.
"Sağol Chloe." Chloe kalkmama yardım etti. Elimdeki her ne haltsa havaya fırlattım ve "Miraculous Ladybug!" diye bağırdım. Yaralanan insanların yaraları hafiflemişti. Yangın da azalmıştı ama tam olarak sönmemişti. Chat uyanmamıştı ama yüzündeki yanık izi biraz geçmişti. Her şey normale dönmese de daha iyiydi. Ama her tarafım acıyordu. Yürümekte zorlanıyordum. Chat'in bana verdiği kağıdı çıkardım. Tekrar ağlamaya başladım ve elimi ısırarak ağlamamı durdurmaya çalıştım. Elimdeki kağıdı yırttım ve akumayı yoyomun içine alıp her zamanki sözcükleri söyledim. Akumayı iyileştirdim ve gökyüzüne bıraktım. Arkamı döndüğümde annem ve babamın çoktan gelmiş olduğunu fark ettim. Annem ağlayarak öğretmenime, arkadaşlarıma nerede olduğumu soruyordu. O an küpelerimin biplediğini fark ettim. Ağlamaktan biplediğini duymamıştım. Son bir beneğim kalmıştı ve o da yok olmak üzereydi. Herkes akumayı izlerken ben etraftaki nesnelere tutunarak bir ağacın arkasına geçtim ve dönüştüm. Tikki ortaya çıktı.
"Marinette! İyi misin?! Hemen hastaneye gitmeliyiz, hemen!"
"Tikki... Chat n-nere-de?"
"Chat iyi olacak, merak etme. Haydi gidelim, hemen!" Kıpırdayacak halim kalmamıştı. Tekrar nesnelere tutunarak bizi sınıfın yanına gittim. Herkes:
"Aman tanrım Marinette!"
"Ne oldu sana?!"
"Lanet olsun!"
"Şimdi ne yapacağız?" gibi şeyler söylüyordu. Annem ve babam yanıma koştu. Her şey bulanıklaştı. Babamın kucağına düştüğümü hatırlıyorum. Ağzımdan çıkan son kelimeler şunlardı:
"Chat Noir..."
***
Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Serum takmışlardı ve her tarafımda kanlı sargı bezleri vardı. Annem, babam ve bütün sınıf buradaydı. Chloe bile buradaydı. Bir tek Adrien yoktu... Nino Alya'yı görüntülü aramış, telefonunun ekranını bana tutuyordu. Masanın üstünde bir sürü çiçek vardı.
"Uyandı!" dedi Nino. Herkes başıma toplandı. Başım zonkluyordu. Neler olmuştu. Yavaş yavaş bilincim yerine geldi. Yangın, Hawk Moth, Chat Noir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
With Or Without The Mask: The Mask Serisi 1
Fanfiction06.05.2016 ~ 16.09.2016 Chat Noir leydisini kucağına alıp arkasında üç mucize sahibiyle çıkışa doğru ilerledi. -Kim olursan ol Hawk Moth, leydime yaptıklarını yanına bırakmayacağım. Seni kendi ellerimle mezara gömeceğim. Yaptıklarını sana ödeteceğim...