Ladybug'ın Marinette olmasının şaşkınlığı ve sevinciyle yağmurda koşturuyor, zıplayıp duruyordu Adrien.
"Plagg, inanabiliyor musun? Bunca zamandır Ladybug Marinette'miş! Ne kadar da körüm!"
"İşte bu yüzden bunca zamandır seni Marinette'e yönlendiriyordum şapşal."
"Marinette benden nefret ediyor." dedi Adrien. Bunu söylerken adımlarını yavaşlattı.
"Senden nefret etmiyor. Sadece sana kızgın. Ben olsam ben de kızardım aslında."
"Hiç yardımcı olmuyorsun."
"Gerçekler acıdır, Adrien. Ve dost acı söyler." Adrien az da olsa gülümsedi.
"Bunca zaman boyunca yanımda olup bana destek olduğun için teşekkürler Plagg." dedi ve kwamisine gülümsedi.
"Sorun değil, dostum."
"Bazen bana Nino'yu hatırlatıyorsun." Bir süre sessizlikten sonra Adrien evine yaklaştığını fark etti ve gerildi.
"Babam beni öldürecek. Bu evden sağ çıkamayacağım."
"Aynı fikirdeyim." dedi ve yutkundu Plagg. Evine varınca yutkunup kapının tokmağını çevirdi. Ama babası şu anda ne yapıyordu bilmiyorlardı.
Gabriel Agreste kaç gündür oğlunu arıyor, görüldüğü yerlere bakıyordu ancak yoktu. Hastaneye gitmişti. Ama Adrien'ın orada olmadığını söylediler. Nino'nun evine de gitmişti ama yine orada yoktu. Hatta kaçtığını bile düşünerek hava alanlarına da gitmişti. Orada da yoktu. Kayıp ilanı vermek istemiyordu. İlandan haberlere kadar gidecekti. Evinin önünü paparaziler saracaktı. Bugün onun sınıf arkadaşı Marinette ile bir kafede olduğunu öğrendi.
"Nathalie!"
"Buyrun, Bay Agreste."
"Marinette Dupain-Cheng'in evine gidip ona Adrien'ın nerede olduğunu bilip bilmediğini sor!"
"Peki, efendim." dedi ve çekildi Nathalie.
"Eşimi kaybettim. Oğlumu da kaybedemem." dedi ve masaya bir yumruk attı Gabriel. Nathalie kapıya doğru ilerlerken kapının birden açılmasıyla içeri yağmurda sırılsıklam olan Adrien'ın girmesi onu şaşkınlığa uğratmıştı.
"A-Adrien?"
"Um, şey. Nathalie, babam nerede?"
"O-Ofisinde."
"Sağol." dedi ve babasının ofisine ilerledi Adrien. Nathalie de yanındaydı.
"Bay Agreste."
"Ne var?"
"Oğlunuz burada." dedi ve Adrien'ı gösterdi Nathalie. Adrien'ın saçından yerlere su damlaları akıyordu. Gabriel oğlu bulunduğu için çok sevinmişti. Göstermiyordu ama oğlunu çok seviyordu. Bu yüzden ona her şeyi kısıtlamıştı. Başına bir şey gelmemesi için.
"Nathalie, bizi yalnız bırakır mısın?" dedi Gabriel.
"Peki, efendim." dedi ve Adrien'a şans diler gibi bir bakış atıp gitti. Adrien korkuyordu. Şimdi bütün özgürlükleri elinden alınacaktı. Korkmadığına inandırmak için babasının gözlerinin içine bakıyordu. Gabriel yavaş adımlarla oğluna yaklaştı. Onun tam karşısına gelince bir kaç saniye bakıştılar ve Gabriel ani bir hareketle ıslak olduğunu umursamadan Adrien'a sarıldı. Adrien ilk önce neye uğradığını şaşırdı. Daha sonra rahatlayıp babasına sarıldı.
"Neredeydin? Neden eve gelmedin? Başına bir şey mi geldi?" dedi Gabriel oğlundan ayrılmadan. Adrien hastanede olduğunu söylemeye karar verdi.
"B-Ben hastanedeydim." Gabriel bunu duymasıyla oğlundan ayrıldı. Yüzündeki yanık izini görünce anladı yangında bir şey olduğunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
With Or Without The Mask: The Mask Serisi 1
Fanfiction06.05.2016 ~ 16.09.2016 Chat Noir leydisini kucağına alıp arkasında üç mucize sahibiyle çıkışa doğru ilerledi. -Kim olursan ol Hawk Moth, leydime yaptıklarını yanına bırakmayacağım. Seni kendi ellerimle mezara gömeceğim. Yaptıklarını sana ödeteceğim...