"Yapabileceğim pek bir şey yok. Ben de bahar tasarımlarına devam edeyim bari." dedi ve çizim defterini çıkardı. Eline kalemini aldı ve defterine bir şeyler karalamaya başladı. Yaklaşık bir saat sonra telefonuna mesaj gelmesiyle çizim yapmayı bıraktı ve telefonunu eline aldı. Mesajın kimden geldiğini görmesiyle gözleri yerinden fırlayacak gibi oldu. Tikki:
"Marinette? Ne oldu? Kötü bir haber mi geldi?" Marinette başını telefon ekranından kaldırmadan cevap verdi:
"A-A-Adrien! Adrien b-bana cevap v-vermiş!"
"N-Ne? Ne diyor?" Marinette heyecandan mesaja sertçe basıyor, mesaj bir türlü açılmayınca sinirlenip daha da sert basıyordu.
"Ah! Hadi ama be! Açılsana!" Mesaj açılmayınca telefona vurma derecesine gelmişti.
"Marinette. Marinette! Sakin ol!" Marinette telefona vurmayı bıraktı ve derin bir nefes aldı. Suratına yapmacık bir gülümseme yerleştirip:
"Ben iyiyim, iyiyim." dedi ve parmaklarını çıtlatıp sakin bir şekilde mesaja tıkladı ve Tikki de duysun diye mesajı dışından okudu:
"Adrien: Çok üzgünüm. Sana haber veremedim. Yangın sırasında dışarı çıkarken bir şeye takılıp yere düştüm ve ben kalkana kadar alevler yükseldi. Neyse ki çıkmayı başardım ama bazı yerlerim yandı ve telefonumun ekranı-" Mesajı okumayı bitiremeden ekranda 'Arıyor... Adrien' yazısı göründü. Aniden ayağa kalktı ve odanın içinde koşturmaya başladı.
"Tikki! Ne yapacağım?! Arıyor! A-Adrien beni arıyor!"
"Sakin ol ve telefonu aç." Tikki'nin bu sözü üzerine durdu ve derin bir nefes alıp Adrien'ı daha fazla bekletmek istemeden telefonu açtı:
"Alo?"
"Alo, Marinette? İyi misin? Haberleri daha yeni izledim ve... Aman tanrım, çok kötü yaralanmışsın." Sesi endişeli ve bitkin geliyordu.
"B-Ben iyiyim de asıl sen nasılsın? Çok fazla mı yanık var?"
"H-Hayır, hayır. Ben de iyiyim. Bir şeyim yok. Telefonumun ekranı kırıldı. Sana cevap veremedim. Üzgünüm. Babam dışarı çıkmama da izin vermedi."
"Sorun değil. Umm... Eğer müsaitsen ve kendini iyi hissediyorsan bizim evde proje üstünde çalışabiliriz. Gerçi okulun tamamı yandı, muhtemelen okul yeniden inşa edilene kadar başka bir okula geçeceğiz. Ama ne kadar erken başlarsak o kadar iyi."
"Ah, şey. B-Ben şu an hastanedeyim ve..."
"Hastane mi?!" diyip Adrien'ın lafını kesti. "A-Affedersin." dedi boğazını temizleyip.
"Kötü bir şey yok, merak etme. İstersen, yani senin için bir sorun olmazsa buraya gelebilir misin? Burada çalışırız. Hem burası çok sıkıcı. Bir arkadaş fena olmaz." dedi gülerek.
"T-Tabi. Ama bugün gelebilir miyim bilmiyorum. Sana bir kaç dakika içinde geri dönerim."
"Tamam. Görüşürüz."
"Görüşürüz. dedi ve telefonu kapatıp aceleyle aşağı indi genç kız. Ailesi kızlarının bu acelesini görünce şaşırdı.
"Ne oldu tatlım? Bu acele ne?" dedi annesi.
"Eee, heheh... Ş-Şey... Anne, baba, biliyorum daha yeni evden çıkmamam gerektiğini söylediniz ama az önce Adrien aradı. Kendisi şu an hastanedeymiş. Beni yanına davet etti. Bir arkadaşa ihtiyaç duyduğunu söyledi. Hem proje üstünde de çalışacağız. Eğer bir sakıncası yoksa gidebilir miyim?"
"Hastane mi?" dedi annesi endişeyle.
"Ben anlatırım Sabine." dedi babası. Kızına döndü. "Gidebilirsin." Marinette sevinçten ellerini çırptı. "Ama bir şartla..." deyince Marinette ellerini çırpmayı bıraktı ve suratı asıldı. "Seni oraya ben bırakacağım ve ben alacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
With Or Without The Mask: The Mask Serisi 1
Fanfiction06.05.2016 ~ 16.09.2016 Chat Noir leydisini kucağına alıp arkasında üç mucize sahibiyle çıkışa doğru ilerledi. -Kim olursan ol Hawk Moth, leydime yaptıklarını yanına bırakmayacağım. Seni kendi ellerimle mezara gömeceğim. Yaptıklarını sana ödeteceğim...