Bayan Dupain, ben ve Nathaneal daha fazla boş parfüm veya sprey kutusu bulmak için Marinette'in evine çıkmış, odalarına bakıyorduk. Nathaneal ve ben salonu araştırıyorduk. Bayan Sabine de başka bir odaya gitti. Sprey kutusu ararken Nathaneal:
"Adrien, sana bir soru sorabilir miyim?"
"Um, tabi." dedim ve Nathaneal'a döndüm.
"A, şey. Marinette'le aranızda bir şey var mı?" Nath'in sorduğu soru karşısında dona kaldım.
"Aa, neden sordun?" dedim şüphelenerek.
"Merak ettim. Hani PainedKisser yani Lila sizi fotoğraf çekilirken görmüş ya, bugün buluştunuz herhalde. Alya bana dün de buluştuğunuzu söyledi."
"Alya neden böyle bir şeyi söyleme gereği duydu?"
"Her neyse, şey. Soruma cevap verecek misin?" Biraz durakladım. Aklıma Nath'in The Evillustrator (Şeytani Çizer) olduğu gün geldi. Nath derste Marinette ve kendisinin resmini çizmişti ve Chloe onunla dalga geçmişti. Sanırım Marinette'e karşı hala bir şeyler hissediyordu. Ne yalan söyleyeyim, bir an 'Biz sevgiliyiz' demek istedim. Ama bunun kötü sonuçlar doğuracağını biliyordum.
"Ah, hayır. Yok. Aramızda bir şey yok. Sadece dostuz." dedim ve yalandan gülümsedim. O da rahatlamış gibi oldu ve gülümsedi. Ben de önüme döndüm. Önüme döner dönmez istemeden suratımı astım. Nath'in Marinette'den hoşlandığını düşünmek canımı yakmıştı. Kalbim sıkışmıştı. Nedenini anlayamıyordum. Biz sadece dosttuk. Ben Ladybug'a aşıktım, Marinette'e değil.
"Ben lavaboyu araştırıyorum." dedi Nath.
"Tamam." Nath lavaboya gidince Plagg ortaya çıktı.
"Adrien, kıskançlık kokusu mu alıyorum bana mı öyle geliyor?"
"Sana öyle geliyor."
"Hm, peki neden Nath sana o soruyu sorunca hemen cevabını vermek yerine ona başka sorular sordun? Ben söyleyeyim. Mari'den hoşlanıp hoşlanmadığını anlamak için. Bahse girerim, bir ara ona sevgili olduğunuzu söylemek istedin."
"E-Evet." dedim kabul edip. O sırada adım sesleri duydum. "Plagg, saklan."
"Adrien, sprey kutusu bulabildin mi?" Bayan Sabine'ye döndüm.
"Ah, evet ama sadece bir tane."
"Nathaneal nerede?"
"O lavaboyu araştırıyor."
"Hm. Geriye bir tek depo ve Marinette'in odası kaldı. Marinette'in odasına sen bakabilir misin?"
"Tabi, olur." dedim ve Marinette'in odasına yöneldim. Arkamdan Bayan Sabine'nin kıkırdadığını duyuyordum. Komik olacak bir şey mi yapmıştım? Düşünmeyi bırakıp Marinette'in odasına girdim. Girer girmez neye uğradığımı şaşırdım. Duvarlar benim posterlerimle doluydu! Hepsi magazin dergilerinden ya da internetten çıkarttırılmıştı.
"Bir hayran olmalı." dedim kendi kendime. "Evet evet, bir hayran. Sonuçta tasarımcı olmak istiyor. O da babamın tasarımlarını duvarına yapıştırmış, sanırım."
"Eveeet, hadi sprey kutusu aramaya başlayalım! Zamanımız kısıtlı." dedi Plagg. Ben de başımla onayladım ve aramaya başladım.
Yazardan...
Adrien Bayan Sabine'nin neden kıkırdadığını bilmiyordu. Marinette'in odasının duvarlarında neden posterleri olduğunu bilmiyordu. Neden Nath'in Marinette'den hoşlandığını düşündükçe canının acıdığını bilmiyordu. Oysa ki Bayan Sabine Adrien'ı posterleri görsün diye bilerek kızının odasına yollamıştı. Marinette ondan hoşlandığı için odasının duvarları Adrien'ın resimleriyle doluydu. Adrien Marinette'den hoşlandığı için Nath'in Marinette'den hoşlandığını düşündükçe canı acıyordu. Ama o bunların hiç birini bilmiyordu. Plagg biliyor ve bunu Adrien'a anlatmaya, inandırmaya çalışıyordu. Ama Adrien ona inanmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
With Or Without The Mask: The Mask Serisi 1
Fanfiction06.05.2016 ~ 16.09.2016 Chat Noir leydisini kucağına alıp arkasında üç mucize sahibiyle çıkışa doğru ilerledi. -Kim olursan ol Hawk Moth, leydime yaptıklarını yanına bırakmayacağım. Seni kendi ellerimle mezara gömeceğim. Yaptıklarını sana ödeteceğim...