18. Bölüm: Yazar-Chan; Sana Bir Söz Verdim

3.4K 257 155
                                    

~Ayka~

Hemen aşağı kata indim ve kapşonlu siyah ceketimi giyip dışarı çıktım. Kapşonumu takıp Eiffel Kulesi'nin oraya gittim. Etrafa bakındım. Chloe parkta Sabrina'yla birlikte Myléne'i aşağılıyordu. Ivan da Myléne'i korumaya çalışıyordu.

"Bir şey yapmam gerekiyorsa en azından faydalı bir şey yapmalıyım." diye mırıldandım ve boya çantamdan siyah boya kalemini çıkardım. "Bunun gibi." Havaya 'Chloe'nin üstündekiler siyaha bürünsün ve yırtıp pırtık olsun. Saçları da dahil.' yazdım ve olacakları bekledim. Chloe'nin etrafında mor bir sis belirdi ve sis dağılınca saçları da dahil üzerindeki giysiler siyaha büründü. Kalemle çeneme birkaç kez vurup düşünüyormuş izlenimi verdim ve yazıya bir şey daha ekledim. 'Saçları darmadağın olsun.'

"AAAAAAAAĞĞAAAĞAAAĞHH! BABİŞKOOOOOOĞM! ÜHÜHÜHÜ! GİYSİLERİM... SAÇLARIM... SAÇLARIM! HAYIIIIĞĞIĞIIIIĞR!" diye anırdı ve ağlamaya başladı. Ben de kıkırdadım ve kalemi çantaya geri koyup havadaki yazıyı elimle savuşturarak dağıttım.

"Başka ne yapabilirim?" diye mırıldandım. O sırada yüzümdeki maske yeniden belirdi ve beynimin içinde Hawk Moth'un sesi yankılandı,

"Sana kötüleri cezalandır diye vermedim bu güçleri, intikam al diye verdim! Kaos başlat diye verdim! Ladybug ve Chat Noir'ın mucizelerini al diye verdim!"

"İyi de ben kaos yaratmak istemiyorum!" diye bağırdım etrafımdaki insanlara aldırmadan.

"Dediğimi yap, yoksa..." dedi ve bütün vücudum tir tir titremeye başladı. Sağ elim uyuşmuştu ve zonkluyordu. Vücudumu kontrol edemiyordum.

"Tamam! Tamam yapacağım!" diye bağırdım yanağımdan bir yaş süzülürken. O sırada titremem kesildi. Artık vücudumu yeniden kontrol edebiliyordum.

"Baka..." diye söylendim kendi kendime. Hawk Moth'un duymuş olması umurumda değildi. Aptaldı işte!

Ellerimi aralarında on santim boşluk olacak şekilde bir küre tutuyormuş gibi birbirlerine yaklaştırdım. Ellerimin arasında her üç saniyede bir renk değiştiren bir renk küresi oluştu. Ellerimin arasındaki boşluğu biraz daha genişlettim ve küre büyüdü. Daha sonra o kürenin içinde bir yay belirdi ve ellerime düştü. Küre de kayboldu. Sinirle sırtımdaki çantadan elime geçen ilk kalemi aldım ve kalemi yaya yerleştirdim. Havaya nişan aldım ve oku gönderdim. Bir süre sonra gökyüzünde kırmızı bir renk patlaması gibi bir şey oluştu. Çantamdan ard arda rastgele kalemler alıp olabildiğince yükseye gönderiyordum. Kısa bir süre sonra gökyüzünü rengarenk toz bulutları kaplamıştı. V bu tozlar yavaş yavaş yere, insanların üstüne doğru süzülüyordu. Üstü başı siyaha dönmüş Chloe'nin giysilerinin üstüne bir de bu rengarenk tozlar süzülünce kız panik atak geçirmişti ve Sabrina eliyle onu yelpazeliyordu. Kıkırdadım ve telefonumu çıkarıp onun bu halinin fotoğrafını çektim. Belli mi olur? Belki bir gün bu fotoğrafa ihtiyacım olur.

İnsanlar o tozlardan kaçmak için bir o yana bir bu yana koşuştururken ben de görüş alanımdakilere istemeyerek de olsa kalem atıyordum. Renk oklarına yakalananlar tamamen o renge bürünüyordu ve kaskatı kesiliyordu. Tahmin ettiğim gibi bir süre sonra Chat Noir buraya gelmişti. Dudaklarından,

"Bu da neyin nesi böyle?" dediğini anlamıştım. Bir kötü gibi görünmeye çalışarak Chat Noir'ın üzerine doğru yavaş adımlarla ilerledim ve,

"Vay vay vay... Bakın partimize kim katılmaya karar vermiş?" dedim ve bir kötü gibi gülmeye çalıştım. V-Vay be... O kahkahayı ben mi attım? Ben ne zamandan beri bu kadar iyi rol yapıyorum ya? Ego mu? Ah lütfen... Nerede kalmıştık?

"Sen..." dedi ve gözlerini kısarak beni inceledi.

"Ne oldu? Tanıyamadın mı?" dedim alaycı bir ses tonuyla.

With Or Without The Mask: The Mask Serisi 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin