Bölüm 12//Doğum Günü...

49 7 0
                                    

Shawn Mendes- Something Big

SD∞12.Bölüm

Emir'den:

Barış, kendinden ne kadarda emindi. Bu işler öyle olmaz bir bakmışsın beni seçer, belli mi olur? İlk o bulmuşmuş... laflara bak!

Otele gidip odama doğru yürüdüm. Odamın kapısını açınca Barış'ı göremedim. İçeri girdim. Yukarıdan kıkırdama sesleri geliyordu. Sanırım Mira ve Hazal'dı. Duşa girdim. Sanırım duşta yarım saat boyunca vakit geçirdim. Duştan çıkınca Defne aradı.

"N'aber?"

"İyi sen?"

"Ben de iyi. Oralar nasıl? Eğleniyor musun? "

"Eh işte, idare eder. Sen olsaydın daha çok eğlenirdik."

"Öyle mi diyorsun? Neyse, nasıl olsa bugün geliyorsunuz. Bol bol vakit geçiririz."

"Evet. Benim işim var da sonra konuşuruz, olur mu?"

"Tamam bay bay."

"Bay bay," dedim ve telefonu kapattım. Üzerimi giyinip, Mira'nın kapısını çaldım. Ama kapıyı Barış açtı. Tek kaşını kaldırarak beni süzdü. Sonra kapıyı sonuna kadar açıp, içeri girmemi söyledi. Ben de girdim. Mira patlamış mısırla, yorganın altında heyecan ile filmi izliyordu. Barış:

"Bak Mira kim gelmiş! Emir..." dediği an Mira ayağı kalkıp, ağzında ki mısırlarla birlikte;

"Hoş geldin! Gelsene otur şuraya," dedi. Yanına gidip dediği yere oturdum. Kanepede Barış, Mira ve ben oturuyorduk. Film biter bitmez, odama gittim. Valizimi hazırladım ve müzik dinleyerek gitme zamanımızın gelmesini bekledim. Barış da hazırdı. Saatimiz gelince merdivenlerden lobiye indik. Valizlerimizi bagaja koyduktan sonra, otobüse bindik. Mira'yla ilk ben oturdum daha sonra yine  Barış oturdu. Barış ile Mira oturunca, Mira daha çok mutluydu acaba onu mu seviyordu? Acaba Barış'ın da dediği gibi beni arkadaş olarak mı görüyordu? Yolculuk boyunca bunu düşündüm. İstanbul'a geldiğimizde okulun yakınlarında indik. Barış'ın arabasıyla eve döndük. Arabada giderken;

"Bu arada Defne kutlama yapmak istiyor," dedim.

"Evet haberim var bana da söyledi," dedi Mira. Barış:

"Eee! Ne yapıyoruz o zaman, nereye gidiyoruz?"Mira:

"Bence, herkes evine gitsin. Bir saat sonra da Defne'yi de alıp, restorana gidelim. Ne dersiniz?" Barışla aynı anda "Olur!" dedik. Barış -her ne kadar artık benden nefret etsede- beni eve bıraktı. Hazırlandım... 1 saat sonra Mira aradı. Apartmandan çıktım. Aşağı indiğimde Mira ve Barış arabada oturuyorlardı. Oflayarak, arabanın arkasına oturdum. Defne'yi de aldık. Gidiceğimiz yeri anlatmaya başladı, Defne. Birkaç dakika sonra restorana geldik. Neyi kutluyorduk anlamadım ama ben buraya Mira için gelmiştim. Defne birden ışıkları kapattı ve garsonlar pasta getirdi. Üstünde "İYİKİ DOĞDUN MİRA!" yazıyordu. İnanamıyorum bugün Mira'nın doğum günüydü! Haberim varmış gibi davrandım. Diyelim ki Barış hediye aldı, ben ne yapacaktım? Hemen buradan çıkıp hediye almam lazımdı. Bizimkilere çaktırmadan dışarı çıktım. Tam restoranın karşısında bileklik satan bir mağaza gördüm. Sokağın karşısına geçtim, mağazaya girince bir tane bileklik beğendim. Aynısından kendime de aldım. Birini hediye paketi yaptırdım ve koşarak tekrar o restorana girdim. Hâlâ Mira mumları üflememişti. Mumları üfleyip, herkese teşekkür etti. Sıra bana gelince elimdeki bileklikli poşeti ona uzattım. Mira:

"Bunu ne ara aldın?"

"Pasta gelince koşarak karşıdaki bileklik satan yere gittim ve bunu aldım."

"Çok sağol."

"Açsana. Çok beğeneceğini düşünüyorum." Mira acele ve merakla paketi açtı. Bilekliği görünce boynuma sarıldı. Barış'ın bizi izlediğini ve kıskandığını fark ettim. Olamaz, Barış kıskanıyor muydu?!

"Bu harika bir şey! Tekrardan çok sağ ol," dedi ve yanımdan ayrıldı. Burada ki işim bitmişti. Yarın okul vardı, artık eve gitmem gerekiyordu...

∞∞∞

Ertesi Gün:

Kolumdaki saate bakarak okula girdim.  Kenarda duran ve gelen servislere yol açan güvenliğe selam verdikten sonra bankta dertli dertli oturan Mira'nın yanına gittim.

"Mira?" diyince, yüzünü bana çevirdi.

"N'aber?"

"İyi işte."

"O değilde sen nasılsın?"  Elini "so so" dermiş gibi salladı. Derin bir iç çekti. "Hadi Mira, ne oldu sana?"

"Annem yaa... Kafası o kadar karışık ki, kendi kızının doğum gününü hatırlamıyor!" dedi, parmaklarını tırnak işareti yaparken. "Üvey babam sağolsun zaten." Anlamamıştım.

"Nasıl yani?" Kafasını salladı ve gözlerini yere odakladı.

"Annem, babamdan yeni boşandı ve ortaya hemen bir üvey baba olayı çıkarttı. Her şey o kadar hızlı gerçekleşti ki! Hala kafam almıyor, Emir! Kimsenin beni umursadığı da yok!"

"Öyle düşünme ama."

"Nasıl öyle düşünmeyim?! Emir benim gibi düşünsene biraz..." Pofladım.

"Bu üvey baba nereden çıkmış peki?"

"Annemin arkadaşları ne olacak?! Kadın yeni boşandı zaten! Hemen bir holdingin sahibini bulmuşlar! Zaten annemin kafasını karıştıran da onlardı!"

"Tamam, sakin ol." Dirseklerini, dizlerine koydu. Saçlarından yüzünü göremiyordum.

"Olamıyorum..." En azından biraz sakinleşmişti. Birkaç dakika sessiz durdu. En sonunda hareket bile etmeyince biraz endişelendim ama saçlarından yüzü gözükünce sadece gözlerini dinlendirdiğini fark ettim. Zil çalıp da, Defne önümüzde dikildiğinde Mira'yı sarstım ve sınıfa doğru gittik. Hoca derse girince Mira başını sıraya yasladı. Uyumaya başlayınca,  içeri at koşturuyormuş gibi giren Barış'a baktım. Hocadan özür diledi ve yanımıza gelmeye başladı. Hızla yanımıza gelirken, ağzını yaya yaya sakız çiğneyen kızın çantasına takılıp düştü. "Sakar," diye mırıldanıp, Barış'ı kaldırmaya gittim. Her ne kadar aramız açılmış olsa da, en son beklediğim isim ağzından çıksa da; o benim kardeşimdi...


∞ Sonsuza Dek ∞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin