bölüm 10

631 56 14
                                    

Can'larım😊 bugün bu bölümle birlikte 10 bölümlük bir hikaye olduk🎈🎈 yanımda olan ve güzel yorumlarını esirgemeyip, beni gazlayan herkese teşekkür ederim. *ceviz kabuğunu doldurmayacak nedenlerden, Can'ınızı sıkmayacağınız bir gün geçirmenizi diliyorum.
Multimedyada ki şarkıyı mutlaka dinleyin. Benim en sevdiğim adamdır işte kendisi. Bu şarkı da Serhat'ın sürekli kendini duruya hatırlatırken söylediği şarkı. Kulaklarınızın pası silinsin öyleyse Hadi bakalım🎼🎧
Mutlu okumalar🎈🎈❤️

kemali o gün evimden apar topar çıktığı günden bu güne  kadar görmedim. üzerinden bugünle birlikte 6 gün geçti. özlemim hiç azalmadan artıyordu.   Sürekli tüm sosyal platformlardan neler yaptığına nerelere gittiğine bakıyordum. Kızla bir tane bile resmi yoktu. ayça ver mertle de görüşmek istemedim bu süreçte. biraz yalnız kalıp bana neler oluyor diye düşünmem gerekiyordu. kemalin evlenecek olması önüme setten bir duvar örmüştü. karşısına çıkacak arayıp soracak yada ayçadan telefon numarasını isteyecek yüzüm yoktu. kendimi onun evlenmesine alıştırmakla meşguldüm. bir yandan da bana iyi geleceğine inandığım bir anlık bile boşluk istemeyerek; kendime haftalık bir program düzenleyip bütün hafta o programa sadık kalmaya çalışmıştım. ayçanın ısrarlarına daha fazla dayanamayıp şirketten mesai bitiminde ayrılıp yola çıktım. ayçanın sorularına ve meraklı bakışlarına maruz kalacağımı biliyordum. en çokta leopar desenli iç çamaşırım ve sonrasında kemali yatak odamdan basmasını her şeyi incik cincik anlattıracaktı. neyse ki gardımı da aldım öyle gidiyorum. sonunda limon kafeye geldim.

"bana bir Türk kahvesi lütfen yalnız olsun"

"duru iyi misin yalnız olsun da ne alaka yahu"?

"yalnızım ben yalnızım. bayağı bayağı yalnızım işte"..

"sana bir şeyler olmuş çabuk anlat benimle neden görüşmek istemedin bu kadar zamandır " diye soru yağmuruna tutmuştu beni.  üstelik bu sadece başlangıçtı.

"evde kalan bir kız ne yapar"? diye sordum.

aramızda ki masayı hiçe sayarak yüzüme doğru yakınlaştı. yüzünü buruşturarak, geri çekildi ve sorumu yanıtladı.

"ağda yapar duru ağda! şu bıyıklarına bak. bir de işe gidip geliyorsun ayıp"!

beklediğim cevap bu değildi aslında. son 6 günde yaptıklarıma kendim bile inanamıyordum. hayatım boyunca, bu kadar radikal kararı bir anda aldığım başka bir yaşımı hatırlamıyordum. gerçekten de 30 yaşına basacak olmak beni içten  içe biraz huzursuz ediyordu. sonunda kahvelerimiz masaya geldi.

"hangisi yalnız olan şu mu"?

"duru saçmalama! pardon beyefendi kusuruna bakmayın"!

oralı bile olmadan kahvemi önüme çekip bir sigara yaktım. konunun kemale doğru ilerlemesini istemedğim için o sormadan ben anlatmaya başladım. çantamdan haftalık çizelgeyle düzenlenmiş bir program listesi çıkarttım. önüne koyduğumda incelemeye başladı.

"bu program ne"? sakın bana bunların tamamını yapıyorum deme hayatta inanmam" dedi.

baş parmağımdan başlayıp sayıyordum. onun bilemediği soruya ben cevap verecektim.

evden kalmış damgası yiyerek, aradığı aşkı bir türlü bulamayan ve en sonunda oluruna bırakıpta vazgeçen kızlar;

*pörsk pörsük etlerini sıkılaştırmak için spora yazılır.

*bolca kitap okur. orada ki anlatılan aşklarla avunur.

işte yine orta parmağa gelmiştim. bu parmak bana aralık ayını hatırlatıyordu. zaten unuttuğumda söylenemezdi. ayçada havada kalmış orta parmağımı indirip;

Aşk olsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin