Bölüm 3

692 72 8
                                    




dipnot: bölümü okurken; multimedya da yayımladığım şarkıyı mutlaka dinleyin:) yine keyif alarak yazdığım bir bölüm oldu. Bugün de kendimi tuzlu suya oturtulunca acısını çıkartmayan patlıcan gibi hissediyorum😊
Mutlu okumalar🎈🎈

Ayça ve Mert'i evlerine bıraktık ben arabadan inip salya sümük ayçaya sarılırken, Mert Kemal'in yanına gidip ona beni evi kadar bırakmasını sıkı sıkı tembihliyordu. Kemal'de mimikleri gayet ifadesiz bir şekilde dediklerini kafa sallayıp, arkadaşının smokininin yakalarını düzeltiyordu. "Gözünü alamıyorsun ondan .Bence Kemal de senden hoşlandı hayırlısı bakalım" dedi ayça. Onu doğrulamamı bekleyen bir söz beklemiyordu benden zaten. yine de kalkanları çıkartıp "böyle bir şey imkansız"dedim. Konuşmamız Mert ve Kemal'in yanımıza gelmesiyle son buldu. son kez sarılıp ağladım.  Mert bizi ayırıp; "yapmayın yahu her şey eskisi gibi devam edecek abartmayın" deyip duygusal senfonimizi gayet yontulmamış bir erkek gibi böldü. normalde böyle bir şeye çok sinirlenirdim ama Mert'i çok iyi tanımıştım. ve bana da çok değer verdiğini biliyordum. Onlar eve girdikten sonra Kemal elini belimin kalça boşluğuna koydu.  O an nefesim duracak sandım. Bu kadar hırçın olduğunu kafama takmayacak kadar çerez olsam çoktan tav olurdum. ama ne var ki o şerefsizden sonra çok olgunlaşmış kendi içime dönmüştüm ve artık tam 30 olmuştum daha doğrusu bir ay sonra olacaktım ben şimdiden kendimi alıştırmaya başlamıştım. "Hadi gidelim ağlama artık" "elini belimden çeker misin?" Bu son cümlemi pür dikkat gözlerinin içine bakarak söylemiştim sinirden inci gibi sıralanmış dişlerini sıktığını görebiliyordum..

" Can'ım senden daha çıtır bellere dokundu bu eller senin kalın belinle tahrik olmam korkma" dedi. Can'ım mı dedi o! Sonrasını duymak istemiyorum. Sen ne güzel Can'ım diyorsun öyle ağzını yerim bal bal..
"Binecek misin arabaya gideyim mi"?
"Defol, terbiyesiz ukala"!
"Eh sen bilirsin ya hem çirkinsin hem nazlı"!
Resmen beni ayçanın evinin önünde gecenin köründe direk gibi bırakıp gaza basıp gitti şerefsiz. Kapıyı çalıp beni içeri alın desem olmaz. Ayça çoktan yıllardır bastırdığı açlığını doyurmaya başlamıştır bile. Apartmanın giriş merdivenlerine oturup ne yapacağımı düşünmeye başladım. Gecenin ikisinde üstümde bu kıyafetle taksi durağı arayacak yüreğim de yoktu. Başımı duvara vura vura kendime söylenmeye başlamıştım.
" diline sıçayım duru diline sıçayım"
" ne o söylediklerine pişman oldun dimi"?
Gözlerimi açtığımda Kemal karşımda dikilmiş, kollarını birbirine bağlamış özgüveni Nirvana idi.  Elini uzattı, önce eline baktım sonra Deniz mavisi gözlerine.. göz kırpıp Gamze'leriyle beni mest etti. "Hadi kalk çocuğun olmaz bak taşta oturma hadi" dedi.  Ne diyor bu Ada'm ya ne çocuğu! yine kalbimin ağrılı kısmına ban teliyle vurmuştu.  Elini tuttum.beni kaldırdı eli elime değdiğinde yalnızlıktan paslanan bütün hormonlarım çözülmeye başlamıştı sanki. Birlikte arabaya bindik. Evimin adresini sordu. Bulunduğumuz yere 1 saatlik mesafe de olması yüzünü buruşturmasına neden olmuştu. Kısa sürede kendini toplayıp "yolu tarif edersin artık" dedi." Tabii" deyip elimi portföy çantama attım. gözlüğüm içinde değildi.  Telefonumda ki bir mesaj dikkatimi çekti. Göreyim diye büyük harflerle yazmıştı tabiki bu kadar düşünceli Olan kişi Ayçadan başkası olamazdı.

Ayça..

Elin gözlüğünü aradı değil mi?! Nah bulursun bende çocuğun yanında takıpta kendini rezil etme diye aldım.
Mert'in altında bokun çıksında rezil ol  osurta osurta s**sin seni ilk geceden emi..
"Birşey mi dedin? Yolu tarif edecek misin?!"
Şey navigasyondan açsan aslında daha iyi olmaz mı? ben yolu tarif edemeyecek kadar körüm!

"Ne anlamadım"?

"Uyku bastırdı uyku diyorum. baksana ağzım yırtılacak esnemekten"

"Bela oldun başıma bela iyi tamam!!

Aşk olsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin