KT11: "Geçmişimin bekçisi."

11.3K 537 94
                                    

-DÜZENLENDİ.-

Bölüm şarkısı; Kaan Tangöze - Bekle dedi gitti, medyada var. 

Diğer hikayeme bakmayı unutmayın!

❄  

TOLGAHAN UMUT ARICAN.

Gözlerimi yumup avuç içlerimle yüzümü kapatarak sıvazlarken içimi boylu boyunca, canımı yakan bir rahatsızlık kaplamıştı. Tüm duygularımla sıkı bir münakaşaya girip hepsini yerle bir ederek galip çıkıyor, bedenimin uyuşmasına yol açıyordu. O rahatsızlığın adı, pişmanlığın ta kendisiydi. Pişmandım fakat son pişmanlığın ecele bir faydası yoktu. Berfu'nun çaresizliği ve çektiği acı, gözlerinden akan yaşlardan harfi harfine okunabiliyordu ve bu gerçek ruhuma sürçerek şeytani kahkahalar atıyor, pişmanlığın beni ezmesini büyük bir zevkle izliyordu.

Açıkçası pişmanlığım bir kızın kalbini kırmaktı ama bu kız Berfu idi, istemsizce hayatıma sızmayı başarınca pişmanlığım iki katına çıkmıştı. Üniversitede benimle konuşmaya çalışan kızlar olmuştu elbette ama onları kibar bir dille reddedip arkadaş olmayı önermiştim. Çünkü biliyordum, eninde sonunda ayrılacaktık, ömürlük bir ilişki olmayacaktı. Bu yüzden en baştan böyle bir işe girişmemiştim. Hem insan kendini her şeyiyle sevdiğine saklamalıydı, bende kendimi saklayıp kalbimi fetheden kızı bekliyordum.

Dudaklarımda zoraki bir gülümseme peydahlandı. Düşüncelerim nerede başlamış ve nerede bitmişti... Ayağa kalkıp balkona doğru yöneldim, biraz hava alıp kendime gelmeye çalışsam iyi olacaktı.

Balkona girdiğimde yere oturmuş, aval aval karşı binayı izleyen Alp ile karşılaştım. Canı sıkıldıkça bana geliyor, iki lak lak ettikten sonra gidiyordu ama bu sefer farklı görünüyordu.

Bakışlarımı kül tablasından ayırdıktan sonra, "Bir dal versene," dediğimde alttan alttan bana baktı. Kısa bir bakışmanın ardından paketinden bir sigara çıkarıp çakmakla beraber uzattı. Sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirdikten sonra ellerimi siper edip çakmağı yaktım.

"Bizim süt çocuğumuz sigara mı içiyormuş?" diye alayla konuştu Alp. Bu hallerine alışkın olduğum için nefesimi bıkkınlıkla dışarı verip çakmağı geri uzattım. Sigara bağımlısı değildim, ayda yılda bir içtiğim için süt çocuğu diye nitelendiriyordu. Her sigara içmeyen insan süt çocuğu olacak diye bir kaide yoktu fakat Alp, bunu anlamıyordu. Oldukça ters karakterlere sahip olsak da iyi bir arkadaşlığımız vardı.

Karşılık vermediğimi görünce, "Hayırdır, Karadeniz'de gemilerin mi battı?" diye sordu.

Ruhum pişmanlığa bulandı, bedenim karanlığa battı, diye cevapladı onu bilinçaltım.

Cevap vermedim. Acemice sigaradan derin bir nefes alıp içime çekmeden geri verirken bakışlarımı yere odakladım. Verecek cevabım yahut söyleyecek kelimelerim yoktu. Sanki kelime dağarcığım tükenmişti, içimden hiçbir şey söylemek gelmiyordu. Kuvvetli ve kasvetli bir girdap tüm bedenimi dolaşıp içine yutuyor, halsiz düşmeme neden oluyordu.

Parmaklarımın arasındaki sigaradan başka bir yer daha yanıyordu; sol yanım...

"Tolgahan," dedi Alp. Her fırsatta ağzımdan bir şeyler almaya çalışıyordu ama nafileydi. Daha ben bile hiçbir şeyi adam akıllı çözememişken ona neyin açıklamasını yapacaktım? Henüz ben bile adam akıllı tanımıyordum kendimi, onlara da anlatıp kafalarını karıştırmak istemiyordum. Evet, kardeşim gibiydi ama onuda peşimden karanlığa sürüklemek istemiyordum. "Cevap versene ağabey? Ne oldu yine?"

Kar TaneleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin