Kar Taneleri

KT24: "Tecavüz."

-DÜZENLENDİ.-

Bölüm şarkısı; Uğur Akyürek - Aşk izi, medyada var.

Başlıktan da anlaşıldığı gibi bölümün bir çoğu zorbalık içeriyor. Etkilenecek olan varsa belirttiğim yerden itibaren okumayı bırakabilir.

❄  

ASLI KESKİN.

Berfu ve diğerlerinin evden ayrılışının üzerinden birkaç dakika geçmiş olmasına rağmen Alp ile beraber koltukta sarılarak oturuyor, her nefes alışverişimde kokusu ciğerlerimle raks ediyordu. Ona daha çok sokulurken huzurla yumulan gözlerime dudaklarımdaki gülümseme eşlik etti. Kokusu huzur, gülüşü güven, varlığı aşktı...

Ona aşıktım.

Lisede başlayan ilişkimiz, üniversiteye kadar devam etmişti. Okuldaki çoğu kişi beni dışlar, aralarına almazdı. Nedenini sorgulamayarak kendi kabuğuma çekilip gözlemci olmayı tercih ederdim. Hayatın acımasız yanlarıyla erkenden yüz yüze geldiğim için tozpembe gözlüklerimi boyutu meçhul bir boşluğa fırlatmış, çıplak gözlerde etrafımdaki çıkar ilişkilerini izlemiştim.

Ve bir gün, etrafımdaki ilişkileri izlerken onu görmüştüm.

Kısık mavi gözleri ve gülüşü, tabuta konup üstüne hiç durmadan toprak atılan hislerimi diriltmiş, kalbimin hâlâ attığını göstermişti. Ruhum onun gülüşüyle hayat bulmuştu.

Her gün yaptığım gibi onu izlerken artık her hareketini ezberlemiştim. Kuşkulandığında veya meraklandığında gözlerini kısar, maviliklerinin kaybolmasına neden olurdu. Endişelendiği zaman birisinin bir şey demesinden korkar, sivri dilini konuştururdu. Sinirlendiğinde saçlarına asılırdı. Sevindiğinde ise kirli sakallarını okşardı. Oysa bunlar sadece hareketleriydi. Kirpiklerini okşarken hissetiklerimi, dudaklarının üzerinde, kirli sakallarının gizlediği beni, kalbimin ritmini nasıl değiştirdiğini anlatsam kelimeler yetmezdi. Okyanuslar kan kokan kalemimin mürekkebi olsa bile yarım kalırdı içimdeki hisler...

Derin bir soluğu ciğerlerime çekerken gözlerim saate kaydı. Bir yanım Berfular ile düğüne gitmek istemişti fakat bugünün bende çok büyük önemi olduğu için gitmemiştim. Alp'te bana ayak uydurmuştu. Kafamı kaldırıp sevgilime bakarken onun dalgın dalgın duvara baktığını gördüm. 

Hatırlamamış mıydı yani, yıl dönümümüz olduğunu?

Yüreğime binen ağırlıkla gözlerim hüzne bulandı ve dudaklarımdaki tebessüm yavaş yavaş karanlığa doğru kanat çırptı. Ucunu tutamayıp gecenin koynuna yalpalayarak uçmaya çalışan mutluluğum yere çakıldı ve karanlığın içinde kayboldu. 

Telefonunun hareketli melodisiyle irkilerek kendime gelirken Alp de yerinde hafifçe sarsıldı ve duvara bakmayı kesti. Bu kadar dalgın olabilecek kadar ne düşünüyordu bilmesem de içim hiç rahat değildi. Merakla ona baktım, kollarımın arasından çıkıp geri çekildiğinde telefonda görüşme yapmak için yana kaykıldı. 

"Efendim?" dedi, aşık olduğum ses tonuyla. "Biraz yüksek sesle konuş, anlayamıyorum." 

Tırnaklarımla oynayarak ona bakarken nefesini seslice dışarı verdi. 

"Adresi yolla, ben geliyorum." deyip telefonu kapattıktan sonra ayağa kalkarak üstünü başını düzeltti. Yenilgiyle düşen omuzlarım ne kadar üzüldüğümü belli edercesine sarsıldı. Yıl dönümümüzde yanımda olacağına başka bir yere gidecekti.

"Sevgilim kusura bakma. Emre zor durumda kalmış, beni çağırdı. Ben şuna bir bakayım sonra geri gelirim. Beni bekle, tamam mı?"

Dudaklarımı sımsıkı birbirine bastırıp burnumdan sert bir soluğu serbest bıraktım. Gözlerimi kaçırıp başımı başka yöne çevirdiğimde elleri yanaklarımı buldu.