-DÜZENLENDİ.-
Bölüm şarkısı; Emircan İğrek - Kaldırımlar, medyada var.
Medya; Berfu ve Umut'umsu...
❄
Umut'tan ayrılıp arkamı döndüğümde esmer bir kızla karşı karşıya geldim. Gözleri bizim aramızda mekik dokurken tek kaşımı kaldırdım ve çekinmeden, baştan aşağı onu süzdüm. Bakışlarımdan rahatsız olmuş gibi gözlerini kaçırdı ve Umut'ta sabitledi. Kıskançlık, acı çektirmek ister gibi benliğimi parçaladığında ruhum gardını kuşandı ve hiç düşünmeden, elimi Umut'un beline doladım.
Kızın gözleri elimin dayalı olduğu yere kayınca yutkundu ve gözlerini kaçırdı.
"Melisa?" dedi Umut, elini bel kavisime yerleştirerek. Umut'un ağzından o kızın adını duyunca şiddetli bir deprem sarstı bedenimi. Ruhum bir kenara çekildi ve yıkıntıların arasında benliğimi arayışımı seyretti keyifle.
Melisa gözlerini kaçırıp yanımıza doğru adımlarken, "Ders notlarını senin için yazmıştım." dedi ve elindeki dosyaları Umut'a uzattı. "Gelmeyeceğin zaman haber ver, yine yazarım."
"Niye sen yazıyorsun?" dedim, kendime hâkim olamayarak. Düz bakışlarla kıza bakarken irkildiğini fark ettim. "Fotokopi makinesi diye bir icat bulmuşlar, haberin yok mu?"
Umut belimdeki elini uyarı amaçlı sıkılaştırdığında onu umursamadan kıza bakmaya devam ettim. Onu kıskanıyordum. Sadece bu kızdan değil, ona, benden daha yakın olan kirpiklerinden bile kıskanıyordum.
"Canım istedi." dedi ama söylediği sözlerin altında yatan mâna bambaşkaydı. Canı yazmak değil, Umut'un gözüne girmek istiyordu ama yanıldığı bir nokta vardı. Umut'la artık beraberdik, göz bebeklerine kadar ben varken onu görmesi ironi olurdu.
Kraliçe arı kovanına geri döndü güzelim, dedi benliğim tiksinir dolu bakışlarla kıza bakarken. Başka kovana.
"Canın başka şeylerde istiyor sanırım," dediğimde Umut boğazını temizleyerek konuşmaya dahil olacağı sırada ona izin vermeden devam ettim. "Neyse... Teşekkür ederiz, iyi günler."
Yalandan bir gülümseme bahşederek elindeki dosyaları aldıktan sonra Umut'un kolundan tuttuğum gibi peşimden sürüklemeye başladım. O kızın gözlerindeki duygular zihnime bir bir tokatlarını indirdikçe daha çok sinirleniyor, gözüm dönüyordu. Yumuşak davranıp yüz vereceğime, baştan Umut bağlamaması gerektiğini öğretmiştim.
"Berfu?" diye ikaz etti Umut. Durmadım, sinirle daha hızlı yürümeye başladım. "Berfu, bir dur güzelim ya."
Dirseğimden tutup beni kendisine çekmesiyle yüz yüze geldik. Çatık kaşlarımın altından ona bakarken öfkeyle soluyor, kafamda o kızla ilgili bir sürü düşünce dönüp dolaşıyordu.
"Ne oldu birdenbire?" dedi, sakin bir ses tonuyla. "Kıza neden sebepsizce ters ters davrandın?"
"Sebepsizce?" dedim, kaşlarımı kaldırıp inanmamış gibi ona bakarken. "Yeme beni Umut! O kızın gözlerindeki parıltıyı görmemek için aptal olmak gerekir. He, sen aptal da olabilirsin, orasını bilemem."
Burnundan sert bir soluk aldı ve kafasını geriye attı. Kıza yüz vermeseydi, o da bu cesareti bulamazdı. Her düşüncenin sonu Umut'un o kıza yüz vermesine çıkıyor, hiddetlenmeme yol açıyordu.
"Berfu..." Umut'un konuşmasına izin vermeden sözlerimi sürdürdüğümde dilimin bağı çözülmüştü.
"Bana o kızı savunmaya kalkma sakın Umut!" diye sesimi yükselttiğimde gözleri şaşkınlıkla açıldı, bunu beklemediği çok açıktı. "O kız kendi elleriyle sana onları yazıyor, nereden geliyor bu yakınlık? Nereden bulmuş bu cesareti? Seni seviyor, gözüne girmek için de bunları mı yapıyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Taneleri
ChickLitKüçük ve narin bir kar tanesi düştü yeryüzüne. Kasvetli ve boğucu acılar doğrudan onun tenine nüfuz etti. Acı, sivri ve uzun tırnaklarını çıkararak onu yavaş yavaş öldürmek, canını yakmak istedi. Narin kar tanesi, soyut kollarını etrafına dolaya...