8.Bölüm

4.3K 354 232
                                    

Kapıyı açtım ve karşımda hâlâ kıkırdamakta olan bir Louis buldum. Elini ağzının üstüne yerleştirmişti ve gözleri parlıyordu, yanakları da kıpkırmızıydı. Beni görünce daha da fazla kıkırdadı. Öksürerek kıkırdamasını durdurdu. 

"İyi misin, Harry?" Diye sordu masum görünmeye çalışarak. 

Gözlerimi alaycı bir şekilde kıstım. "Bana ne yaptığını biliyorsun." 

Gülümseyip kafasını salladı. "Şey, ne diyebilirim ki, Tanrı'dan bir armağan." Omuz silkip hafifçe güldü. 

Eğildim ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurduktan sonra benimkinin içinde adeta kaybolan elini elimin içine aldım. "Hadi gidelim, annemi seninle tanıştırmak istiyorum." 

Dudağını ısırdı ve gergince kafasını salladıktan sonra yürümeye başladı ama onu durdurdum. 

"Hey," dedim yüzünü ellerimin arasına alıp. "Gergilmene gerek yok. Senden hoşlanacağına eminim Lou. Bana güven." Derin bir nefes alıp kafasını salladı, yanağını öptüm. "Güzel. Şimdi gidip sizi tanıştıralım, ne dersin?" 

El ele dışarıya ilerledik ve biz içerideyken etrafın dolmuş olduğunu fark ettim. Benim şu 'küçük kaza'm yaşanmadan önce etrafta sadece birkaç kişi vardı, şimdiyse mekân dolup taşıyordu. İç çektim ve etrafıma bakındım. Neredesin anne? 

Ben annemi ararken ve Louis de ayağını yere sürtüp bir şeyler mırıldanırken birinin omzuma dokunduğunu hissedip arkamı döndüm,

"Harry!" Louis'nin elini ona sarılmak için bıraktım. 

"Anne, sadece birkaç saattir beni görmüyorsun," Dedim geri çekilip. 

"Ah, peki. Beni biricik oğlumu özlediğim için suçla." Dedi dramatikçe, gözündeki sahte yaşı silip. Gözlerimi devirdim. "Arkadaşın kim?"  

Louis boğazını temizledi, gerildiğini anlayınca elini destek için tekrar tuttum. 

"Anne, bu Louis, Louis, bu annem." Dedim ikisine de bakıp. 

Annem Louis'ye döndü ve gülümsedi. "Merhaba, Louis. Tanıştığımıza memnun oldum. Bayan Cox değil de Anne diye hitap edersen çok sevinirim."

"Ee...ben..b-ben L-Louis.Ben de-ben de memnun oldum...Anne." Eli terlemeye başlamıştı. Güven vermek için elini sıktım. 

"Utanmana gerek yok tatlım, ısırmıyorum." Dedi annem gülerek. Anne. Dur. Hayır. Komik değilsin. 

"Louis biraz utangaç." Diye açıkladım. Rahatsız edici uzunluktaki bir sessizlikten sonra annem -Tanrıya şükür- konuştu. 

"Ee? Siz ikiniz nereden tanışıyorsunuz?" Louis'nin yutkunduğunu duydum. Oracıkta ağlayabilirdi. Göğsümde bir şeyin parçalandığını hissettim, onu böyle görmek istemiyordum. 

"Louis, şey, Gemma'nın oda arkadaşı..." Annem kaşlarını kaldırdı. 

"Ciddi misin?" Louis elimi ÇOK sıkı tutuyordu, bırakırsa binlerce parçaya ayrılabilecekmiş gibi. 

"Evet. Bunda bir problem yok, değil mi?" Diye kontrol ettim. 

Bir süre durup Louis'ye baktı. Louis'nin nefeslerinin hızlandığını anlayınca bana döndü. "Tabii ki de yok." Diye gülümsedi.  

Derin bir nefes verdim, Louis de öyle. 

"Robin nerede?" Etrafıma bakındım.Hiçbir yerde yoktu. 

Annem boğazını temizledi. "Robin'in bir işi çıktı tatlım." İç çekti. "Neyse, ben bir Gemma'ya uğrayayım, onu çok özledim." Başımı salladım. Gülümseyip bana yaklaşınca her zaman yaptığı gibi alnımı öpeceğini anladığımdan eğildim. 

"Görüşürüz, iyi eğlenceler!" Diye seslendim el sallayıp. Annem arkasını döndü ve gülümsedi. 

"Elbette. Tanıştığıma memnun oldum Louis! Siz de eğlenin!" Tam tekrar gidecekken yine yüzünü bize döndü. "Ama çok fazla eğlenmeyin, ne dediğimi anlıyor musun Harry?" Diye ekledi kaşlarını kaldırarak. Tanrım. Kafamı salladım ve annem arkasını dönüp nihayet uzaklaşmaya başladığında Louis'ye döndüm ve hafifçe titrediğini gördüğümde kaşlarımı çattım. 

"Lou? Ceketimi-" Sözümü bitiremeden Louis araya girdi. 

"Harry...ben bir..." Sesi titriyordu. "Lavaboya kadar gidip geleceğim..." Kafamı salladım ve gitmeden yanağına bir öpücük kondurdum. Herhalde biraz üşümüştü ve ceket almaya falan gidecekti. Önemli bir şey olsa zaten söylerdi. Söylerdi, değil mi? 

~*~ 

"Lou?" Diye seslendim tekrar. Yarım saate yakın zamandır Louis ortada yoktu ve endişelenmeye başlamıştım. Sesim bomboş koridorda yankılanıyordu. Tuvaletleri bilmem kaç kez kontrol etmiştim ama Louis yoktu işte. Evet, bana istediğiniz kadar aptal diyebilirsiniz, size ben de hak veriyorum. Fazla rahat davranmıştım, çok fazla.

İç çektim ve yürürken gıcırdayıp duran botlarımı eskitmeye ve sesi durdurmaya çalıştım. Birkaç kere kontrol edip sesin durduğundan emin olduğum sırada başka bir ses duydum. Ağlama sesleri. 

Louis miydi bu ağlayan? Bir yandan o olmasını istiyordum, böylece ona sarılıp onu güvende tutabilirdim. Bir yandansa o olmamasını diliyordum, Louis'yi üzgünken görmek kalbimi gerçekten de çok kırıyordu çünkü.

Sesi takip ettim ve koridorun sonundaki malzeme dolabının önünde durdum. Evet, sesler kesinlikle buradan geliyordu. Biri, her kimse sessizce ağlamaya çalışıyor ama hıçkıra hıçkıra ağladığı için bunu başaramıyordu. Yavaşça kapıyı açtığımda bana kocaman ve kırmızı gözlerle bakan, dizlerini göğsüne kadar çekip adeta bir top şeklini almış Louis'yi gördüm. 

"Louis?" 

Bana öylece baktı, tek kelime etmedi. Bir süre öylece kapı başında dikilip bir şey söylemesini bekleyip hiçbir şey söylemeyeceğini anlayınca kapıyı arkamdan çektim ve Louis'nin nefesinin bir süreliğine kesildiğini duydum. Hafif haraketlerle yanına yerleşip ona sıkıca sarıldım. Ne olduğunu sormama gerek yoktu, biliyordum. 

Bana sarıldığında biraz da olsa kollarımda rahatladığını hissettim. 

"Her şey düzelecek Lou, söz veriyorum." Kulağına fısıldayıp alnının bana bakan kısmını öptüm. 

"Dü-düzelmeyecek...H-Harry..." Derin bir nefes aldı. Öyle derindi ki, odadaki tüm havayı içine çekmiş bile olabilirdi. "H-Hiçbir z-zaman...düz-düzelme-...di..."

Geri çekilip ellerini ellerimin arasına aldım ve yaşlı gözlerine baktım. 

"Louis, sana söz veriyorum. Bana güvenmiyor musun?"  

Kafasını iki yana sallayıp yutkundu. 

"Tabii ki g-güveniyorum.Fakat..." İç çekti. "Geri geleceğinden çok korkuyorum, yi-yine a-ay-aynısı o-olacak." 

Kaşlarımı çattım, kafam karışmıştı. Neden bahsediyordu? "Kim Louis?"

Tüm vücudundan bir ürperti dalgası geçti ve sesi titredi. "Robin."

___________________________________________________________________________ 

Ehehe.Drama katmak istediğimden bahsetmiştim ama bunu beklediğinizi sanmıyorum c: Sizi ortada bıraktım hdodhdkdhdoshsk

Yaşasın kötülük c:

Evet biliyorum,geçen bölüm oldukça kısaydı ama inanın elimden geleni yapıyorum

Sizce ne olacak?Buraya tahminlerinizi yazarsanız çok sevinirim hatta über sevinirim diyebilirim ^.^

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum ^.^ xx.

The Voices Told Me To {Larry Stylinson}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin