Son iki haftam çok güzel geçmişti. Hatta muhteşemdi diyebilirim. Onu her ziyarete gittiğimde mutlaka ama mutlaka elimde bir buketle gidiyordum. Evet, erkek arkadaşımdan bahsediyorum. Yani tamam, kimse kimseye çıkma teklifi etmemişti. Zaten nereye çıkacaktık ki? Ama zaman zaman el ele tutuşup, nadiren öpüşüyorduk ve bunun arkadaşça bir şey olmadığını varsayıyorum.
Bugün ziyaret günüydü. Evet, istediğiniz zaman hastanede kalan arkadaş ya da yakınınızı ya da her neyse ziyarete gidebiliyordunuz. Ama Gemma'dan öğrendiğim kadarıyla senede bir kere bir gün belirlenip her hastaya üç kişi çağırma izni veriliyormuş ve bahçede ufak bir barbekü benzeri bir şey yapılıyormuş (sadece birinci derecedeki hastalar için). Yani bugün Louis'nin ailesiyle tanışabilecektim, o da benimkiyle. Onun ailesini çok merak ediyordum. Çünkü ben ona daha önce ailemden bahsetmiştim, hatta Gemma oda arkadaşıydı! Ama ne zaman konu onun ailseine gelse bu konuyu konuşmak istemediğini nazikçe belirtiyordu ve ben de onu istemediği bir şeye zorlamıyordum.
Açıkçası Louis annem ve Robin'le tanışacağı için mutluydum. Yani, başta belki biraz önyargılı davranabilirlerdi ama böyle bir şey olsa bile pek uzun süreceğini sanmıyordum. Sonuçta milyonuncu kez tekrarlasam da; Gemma'nın oda arkadaşıydı.
Anneme Louis'den daha bahsetmemiştim. Ondan utandığımdan falan değil, Louis'den asla utanmam. Sadece...hazır değildim? Üstelik eğer ters bir şey çıkarsa burada beni ve Louis'yi savunacak Gemma vardı. İnsanları ikna etme konusunda çok iyiydi o, özellikle de annemi. Annem benim 'şirinliklerime' kanmayı uzun süre önce bırakmıştı. Gemma ise şirinliğin yanında gerçekten etkileyici ve ikna edici sözler kullanabiliyordu. Ayrıca bunları kibarca yapıyordu, en azından anneme karşı.
Elimdeki buketlere baktım.Teki Louis'ye, teki annesine. Louis için en sevdikleri olan kırmızı ve beyaz gülleri almıştım. Annesi içinse papatya. Etrafıma bakındım. Louis az önce üzerindeki eşofmanları daha şık kıyafetlerle değiştirmek için odasında giyiniyordu, ailemin karşısına eşortmanla çıkmak istemiyormuş.
Sandalyeler, masalar ve balonlar hazırlanmıştı. Kurulmakta olan bir de sahne. Özel bir gösteri falan yapılmayacaktı, sadece isteyen sahneye çıkıp paylaşmak istediği bir şey, şarkı, yetenek - her neyse onu sergileyecekti. Etrafı görseniz doğum günü var sanırdınız. Ama bence bu hastalara da ziyaretçilere de keyif verecek bir gün olacaktı. Hava normalin ve olması gerekenin aksine güneşliydi. Gülümsedim. Louis'nin ailesiyle tanışmak için sabırsızlanıyordum, ne yalan söyleyeyim, biraz da onları merak ettiğim içindi. Yani, onlar hakkında ne vardı da Louis ısrarla haklarında konuşmak istemiyordu? Öğrenecektim, er ya da geç.
''Harry? Bunlar uygun mu?'' Louis'nin kısık ve çekingen sesini duyunca arkamı döndüm. Bileklerini kıvırdığı dar, siyah bir pantolon, ki poposunu tapılası gösterdiğini söylemeden geçemeyeceğim, üstünde beyaz bir tişört ve gri, kot bir ceket vardı. Saçlarını ise bir kavis şeklinde dikmişti.
''M-Muhteşem-muhteşem görünüyorsun, Lou.'' Şu anda sertleşmemeliyim, hayır. Şimdi olmaz, uygun bir zaman değil. Uh-oh.
Louis kıkırdadı ''Harry,sen-''
Hızlıca ''Hemen lavaboya gidip geliyorum'' dedim ve başka kimsenin görmemesini sağlamaya çalışarak, tuvalete ilerledim. Daha doğrusu koştum. Kahretsin. Bu Louis'nin suçu değil ama-Louis'nin suçu. Bu sadece bir barbekü ve o-..!!!!
Tuvalete ulaşıp kapıyı kilitlediğimde ilk önce derin bir nefes verdim,artık görecek kimse yoktu. Bundan acilen kurtulmam gerekiyordu. Olabildiğince çabuk.
Pantolonumun düğmelerini çözdüm ve boxerımı dizlerime kadar indirdikten sonra bunun sebebinin Louis olduğunu tekrar hatırladım ve daha da sertleştim.
Elimi bunu hemen halledebilmek için penisimin etrafına doladım ve inledim. Bunu yapanın Louis olduğunu hayal ederek elimi hızlıca bir yukarı, bir aşağı haraket ettirmeye başladım. ''Louis'' diye kaçtı ağzımdan. Sonunda geldim ve etrafı silip iç çektiğim sırada çok tanıdık bir kıkırdama duydum.
''Louis? Lütfen burada olmadığını söyle?'' Dedim kapıya doğru.
''Peki Harry, burada değilim öyleyse.'' Tekrar kıkırdadı.
Onu aynı anda hem gıdıklayıp sarılmak, hem de dudaklarını öperek kıpkırmızı yapmak istiyordum. Belki de bir öpücük koparabilirdim?
________________________________________________________________________________
Gerçekten ÇOK kısa bir bölüm olduğunu biliyorum ve özür dilerim.Ama eve gelir gelmez bunu yazdım ve 5 ayrı ödevim var.OF.
Hiç değilse kendine dokunan Harry vardı?Hayır mı?Tamam.Haklısınız.
Şu an bu hikaye,Detention ve Start All Over'la uğraşıyorum.Çevirmenin yazmaktan daha uzun sürdüğünü biliyor muydunuz??
Neyse,bence gidip onlara da bir bakın c:
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum ^.^ xx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Voices Told Me To {Larry Stylinson}
FanficHarry'nin ablası Gemma, ailesinin ısrarıyla rehabilitasyona gider. Harry 2 ay sonra ilk defa Gemma'yı ziyarete gidip oda arkadaşı Louis'den pek hoşlanmayınca ve onunla tanışmak isteyince olaylar pek Harry'nin planlamadığı şekilde gelişir.