Kapıda duyduğum sesle ter içinde uyandım. Yatağımda hızlıca doğrulup etrafıma baktım, kimse yoktu. Kafamı salladım, aklımdan o iğrenç kabusu silmek için. Ama tabii ki boşuna çabalamıştım. Kapım tekrar çaldı.
“ Hey, ufaklık, kapıyı açacak mısın? ”
Duyduğum sese karşılık derin bir nefes aldım ve fazla sinirlenmemeye çalıştım. Kendi kendime sakinleştirici cümleler mırıldandım ve yavaşça kapıyı açtım.
İşte bütün ihtişmıyla karşımda, diye geçirdim aklımdan, o kocaman göbeği, pis bıyıkları ve iğrenç kokusuyla tam karşımda duruyor. Üstelik de pişkin pişkin sırıtıyor. Bir şeyin yanlış olmadığını düşünsün diye yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim.
“Bugün sen ve kız kardeşini görebilmek için toplantıdan o deli hastanesine gittim ama yoktun. Annen de seni etrafta görmediğini söyledi?” Kaşlarını kaldırmıştı.
Sakin ol Harry, sakin, diye geçirdim içimden.
“ Ah, evet.” Dedim saçlarımı düzeltip. “ Neden oturmuyorsun?” Sanki rollerimiz değişmiş de ben baba, o çocuk olmuştu. Özür dilerim bu çok yanlış oldu, düzeltmeme izin verin; oğlan, ve oğlanın erkek arkadaşına tecavüz etmiş artı annesini oğlanın annesiyle aldatmış üvey baba.
Kaşlarını çattı ve nerdeyse kelleşmiş kafasını sallayıp yanıma oturdu. Derin bir nefes verip ondan biraz uzaklaştım, fark ettirmeden.
“ Bak evlat, eğer konu-“
“Biliyorum.” Diye kestim lafını. Kaşlarını çattı.
“Neyi biliyorsun?”
Güzel, demek Louis’ ye öylece tecavüz edip bunu hemen unutmuştu. Gündelik bir olaymış gibi..
“Bilmiyorum…Louis-“ Kaşları öyle bir kalktı ki bir an alnını geçecek sandım, “ ismi sana bir şey hatırlatıyor mu?”
Yutkundu. Yerinde kıpırdandı. “Şey, yani, demek istediğin Louise ‘se-”
“Louis.” Diye bastırdım. “Tomlinson.”
Yüzünün her yerine resmen ‘panik’ yazılmış gibiydi. Ayağa kalktı ve bana döndü. Ellerini göbeğinin üzerinde birleştirmişti, dudakları ince bir çizgi halindeydi.
“Bak…evlat…O çocuk hakkında ne duydun bilmiyorum ama-“
“Ona tecavüz ettiğin duyacak kadar duydum.” Sesimi belli bir seviyede tutmak için büyük çaba sarf ediyordum. Üzerine atlayıp onu parçalamamak için kendimi zor tuttum.
Sahte bir kahkaha attı. “Bunu sana kim söyledi? Tanrı aşkına!”
“Kendi ağzından duydum, Gemma’ yla oda arkadaşı olduğunu biliyor muydun?”
Birkaç saniye sonra cevap verdi. “ O deli çocuğun zırvaladıklarına mı inanacaksın, gerçekten mi ,Harry? Çocuğu doğru düzgün tanımıyorsun bile ,üstelik o bir akıl hastası! Hatta şizofreni sebebiyle! Hadi dostum, aşağıya inip- “ kolumu tutu.
“ Bana.Dokunma.” dedim sakince.
Sinirli bir homurtu çıkardı. “ Hadi ama Harry-“
“Bana dokunma!” Diye bağırdım yüzüne, kolumu çekerken.
Birkaç saniye bana öylece baktıktan sonra yanağımda bir acı hissettim. Ardından sırtımda. Sırtımın sert yere çarptığını fark edince yanağımı ovaladım, bana yumruk atmıştı.
Çabucak ayağa kalkıp onu odamın kapısına yasladım ve birkaç defa kaçmaya çalışsa da onu orada hapsetmiştim. İlk önce erkekliğine bir kaç kere dizimle vurduktan sonra, tek elimle kafasının üstünde ellerini tuttum ve ona yumruk atmaya başladım. İlk önce yüzüne, sonra karnına, burnuna, yanağına, tekrar karnına… Şu ;eğer ateşe ateşle karşılık verirsem ondan bir farkım kalmaz lafları sadece korkak insanların savunmasıydı, Robin bunların hepsini fazlasıyla hak ediyordu. Birkaç yumruk daha, ve Robin bilinçsiz halde yerde yatıyordu. Nefesimi düzene soktuktan sonra onu ayaklarından tutup annem ve onun paylaştığı odaya sürükledim. Koltuğa oturtturdum ve yanına bir gazete koydum .Tıpkı gazete okurken uyuyakalmış gibi görünüyordu.
Odama ilerledim ve kapıyı ne olur olmaz diye kilitledim; 3 defa.
Kapının kitli olduğundan emin olduktan sonra kapının önüne oturdum ve birkaç saniyeliğine öylece etrafıma bakındım. Ağzımdan boğuk bir hıçkırık kaçınca anladım; bunların hepsi bana çok fazlaydı.
Benim tek istediğim sevdiğim insanlarla birlikte mutlu olmaktı. Gemma’ nın hastalığına kadar dünyadaki muhtemelen en normal ve sıradan hayatı yaşıyordum, ve bundan oldukça memnundum da. Kesinlikle Gemma’ yı suçlamıyorum, bu onun hatası değildi, ve o dünyada olabilecek en iyi kız kardeş. Fakat… tüm bunlar.. keşke olmasaydı diyorum. Yani tamam, Louis’ yle tanışmak muhtemelen hayatımda başıma gelen en güzel şeylerden biriydi fakat… keşke farklı bir şekilde olsaydı.
Keşke ben,annem, Louis ve Gemma huzurda olabilseydik. Huzur. Tek istediğim şey buydu.
_____________________________________________________________________________
Yeni bir bölüm daha! 12 bölüm olduğuna inanamıyorum...
Evet, sanırım 20 bölüm falan olacak bu hikaye. Sonunu falan düşündüm, her şeyi planladım yani. Hatta epilogue' unu bile planladım :D
Açıkçası bilerek bu bölümü uzun süre yüklemedim, diğer hikayelerimin de okunmasını istiyorum çünkü.. Ama okumak istemiyor kimse, ben de bu durumda sadece şu anki hikayelerle kalacağım çünkü one-shot yazdığımda okunmuyor.
Not: Ben normalde Larry' de Louis' nin dominant kişi olduğunu düşünüyorum, ama bilmiyorum, buna başladığımda fluffy Louis çok istiyordum c: Ve kararımdan da memnunum açıkçası c:
Her neyse, vote ve yorumlarınızı bekliyorum ^.^ xx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Voices Told Me To {Larry Stylinson}
Fiksi PenggemarHarry'nin ablası Gemma, ailesinin ısrarıyla rehabilitasyona gider. Harry 2 ay sonra ilk defa Gemma'yı ziyarete gidip oda arkadaşı Louis'den pek hoşlanmayınca ve onunla tanışmak isteyince olaylar pek Harry'nin planlamadığı şekilde gelişir.