16.Bölüm

3.5K 321 32
                                    

Mevsim dolayısıyla sıcaklaşan ve eski serinliğini kaybeden hava içimdeki daralmaya pek yardımcı olmuyordu. Çünkü zaten az once şahit olduklarım yetmediği gibi, şimdi de zaten bildiğim şeyler bana hatırlatılacaklardı. Ayağımı yere sürte sürte yürüdüm. Birazdan söyleyeceklerinin farkında olduğumu büyük ihtimalle zaten biliyordu. Ama bu kimsenin konuşmak isteyeceği türden bir konu değildi, bu yüzden uzun süre sessiz kaldı.

“Biliyorsun,” diye başladı. “Bu ilk defa olmuyor.” Tabii ki biliyordum. En az beşinde yanında ben de vardım. Yavaşça kafamı salladım. Bir sessizlik daha.

“Belki de…” diye başladı ama gerisi gelmedi. Durup kafamı kaldırdım, o da durdu.

“Belki de ne? Her şeyi denemediğimi mi sanıyorsun?” diye çıkıştım. Hastane yönetimiyle ve neredeyse her hemşireyle binlerce kez konuşmuştum. Ama onların tek yaptıkları personellerini sorguladığımı belirtmekti. Ayrıca hastaneye adım atmam bile yasaklanmıştı, bu yüzden Robin’in adıyla giriş yapıyordum.

“Ben…” hemen yanımızdaki pek de temiz görünmeyen banka oturdu, ben de yanına. “Bilmiyorum,Harry.” Saçını kulağının arkasına itti ve kollarını göğsünde kavuşturdu.

“Emin misin? Çünkü bir şey biliyorumuşsun gibi geliyor.” Sessiz kaldı. “Bak,eğer bir şey varsa-“

“Ben de senin kadar biliyorum…Sadece…”

“Sadece ne? Geçiştirmesene.”

“Burada böyle olmuyor. Yapamıyor.Buradan çıkması lazım.”

“Ee…evet,bunun için en az 1 yıl beklemek lazım,iyi tavsiye.”

Bana dönüp yumruğuyla kafama iki kez vurdu. Tek kaşımı kaldırınca iç çekip konuştu.

“Kaçmak.Sen.Lou…Kafanın içinde bir şey olduğundan emin misin? Çünkü bayağıdır bir ima yapıyorum.”

Kuru bir kahkaha attım. “Bir filmde veya alternative bir evrende değiliz, Gemma. Gizli operasyonlar düzenlememi falan mı bekliyorsun?”

“Buranın ne kadar güvenlikten yoksun olduğunun farkında olmadığını söyleme bana.” Değildim. Şey,yani o ana kadar. “Girerken kimliğini bile sordular mı,Harry?”

Hayır anlamında kafamı iki yana salladım.

“Gördün mü?”

*

‘Hazır mısın?’ der gibi bir bakış attı ve kafamı sallayınca kapı kolunu çevirip içeri ilk adımı attı. Onu takip ettim. Tanrıya şükürler olsun ki onu son bıraktığımızdan iyi bir haldeydi. Yani,en azından öyle görünüyordu. Gergince gidip yanındaki küçük sandalyeye oturdum ve ellerimi ovuşturdum. Kafasını bana çevirdi, gözleri yaşlıydı. Uzanıp bir tanesini baş parmağımla sildim.

“Özür dilerim…Ben-Ben bana ne olduğunu g-gerçekten bilmiyorum…”

Uzanıp elini tuttum. “Şşş…Önemli değil. Bir planım var.” Gemma’ya döndüm. “Bir planımız var.”

*

“Robin Twist.” Diye tekrar ettim girişteki hemşireye. Adı bilgisayarında arattıktan sonra bana döndü.

“Hoşgeldiniz Bay Twist.”

İçimden bir oh çekip nazikçe gülümsedim. Koridor boyunca ilerledim ve son birkaç ayda alıştığım odanın kapısını, yüzümde büyük bir gülümsemeyle açtım.

“Hazır mı?” diye sordum koltukta oturup sanki çok sıradan bir şey yapmak üzereymişim gibi dergi okuyan Gemma’ya. Dergisinin kapağını kapatıp bir kenara koydu ve kayıp eliyle yanındaki yere oturmamı işaret etti. Bir şeyin yanlış olduğu kaygısına kapılıp gergince oturdum.

“Yanlış olan bir şey mi var? Dürüst ol Gem.Lou nerede?”

İç çekti. “Lavaboda,giyiniyor.”Sesli bir oh çektim. “Bu fikri benim önerdiğimi biliyorum ama endişeleniyorum,Harry. Dikkatli olun,tamam mı?”

Kafamı salladım.

“Hayır,cidden.Söz vermeni istiyorum.” Dedi gözlerimin içine bakarak,yüzünde şimdiye dek gördüğüm en ciddi ifadeyle.

“Söz veriyorum.” Lavabodan Louis’nin muhtemelen dirseğini kapıya çarpma sesi geldi. “Sen de bana bir gözünü annemin üzerinde tutacağına ve onu Robin’den ayrılmaya ikna edeceğine.”

Kafasını salladı. “Söz veriyorum.” İyice bana döndü. “Bak, Louis konusunda sabırlı olmalısın. Onunla çok yakın olduğunu biliyorum ama unutma ki ben de onun oda arkadaşıyım. Neredeyse bir yıldır onunla aynı odada kalıyorum…Ve bazen…bazen olmadığı bir kişiye dönüşebiliyor ve senin bu durumda tek yapman gereken sakin kalmak. Biliyorum,biraz annevari oldu ama doğru.” Bir süre bana baktıktan sonra ayağa kalktı ve başucunda duran komidinin üstten ikinci çekmecesini karıştırmaya başladı. Yüzünde zafer dolu bir gülümseme belirince her ne arıyorduysa bulduğunu anladım. Çekmeceden tam tamına beş tane şırınga çıkarınca biraz ürktüm. Şırıngaları kucağıma bırakıp yanıma geri oturdu.

“Bunlara muhtemelen ihtiyacın olacak.” Anlamadığımı görünce “Sakinleştirici,” diye açıkladı. “Gerçi,umarım ihtiyacın olmaz.”

Ona teşekkür edip şırıngaları çantamın ön gözüne yerleştirdiğim sırada Louis içeri girdi ve beni görünce gülümsedi. Üzerinde göğsünü sarmalayan v-yakalı koyu kırmızı bir tişört,altında da neredeyse ayaklarını örtecek kadar uzun olan gri bir eşortman altı. Son olarak, zaten küçücük olan ayaklarını daha da küçük gösteren spider-man desenli ayakkabılar. Elindeki küçük çantayı bana uzattı ve ben de çantayı daha büyük olan kendi çantama koyup ona bir öpücük verdim.

“Hazır mısın?”

Gergince kafasını salladı.

*

“Bahçeye,” diye cevapladı  Louis, koridorda onu durduran hemşireye.

Kadın hızlıca kaçıncı dereceden olduğunu kontrol etmek amacıyla bilekliğine bir göz attıktan sonra önünden çekilip ona yol verdi, ve bir süre gözünü onun üzerinde tuttkutan sonra zıt yöne ilerledi. Peşinden ben de gittim. Koridorun sonunda onu üzgün bulmayı beklemiyordum. Yere öylece bakıyordu. Baş parmağımla çenesini kaldırdım. İlk once dokunuşumdan ürkse de beni görünce rahatladı.

“Ne oldu?” diye sordum yumuşak bir sesle.

Başını iki yana sallayıp boğazını temizledi ve yüzüne gergin bir gülümseme yerleştirdi. “Hiç…Ee…Hiçbir şey-Ben-ben…haydi gidelim buradan…”

Şüpheyle kafamı salladım, buna zamanımız yoktu.

Bahçenin hemen yanında olan ototparka açılan kapıyı açtım ve önden onun ilerlemesine izin verdim. Tam ön koltuğun kapısını açacakken onu durdurdum.

“Belki de sen bir sonraki caddeye çıkana kadar arka koltukta uzanmalısın? Hem uzun bir yolculuk olacak, biraz dinlenirsin.”

Kafasını sallayıp arka kapıya ilerledi. Sürücü koltuğuna oturup dikiz aynasından ona baktım.

“Hazır mısın?”

“Hayır,haydi gidelim.”

Evet,iyice sona yaklaştığımızı belirteyim. O kadar mutlu son istediniz,ben de mutlu son yapmaya karar verdim. Her şeyi tamamıyla planladım, son bölümde linkini vereceğim şarkıya kadar. Fakat yeni bir kapak bulana/yapana kadar yeni bölüm yükleyemeyeceğim çünkü bu içime sinmiyor. Eğer bir kapak yapabilirseniz yorum olarak atın lütfen, kesinlikle credit veririm c:

 

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum ^.^

The Voices Told Me To {Larry Stylinson}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin