Gülümsedim. Yanımda öylece, bir melek gibi uyuyordu. İnce dudakları hafif aralanmıştı ve ara sıra yutkunuyordu. Bazen gözlerini sıkıyor, bazense gülümsüyordu, doğruyu söylemek gerekirse rüyasında ne gördüğünü çok merak ediyordum.
Her ne kadar bunun sonsuza kadar sürmesini isteseydim de, gitmek zorundaydım. Eve gidemezdim, arabadayken nereye gideceğimi düşünmem gerekiyordu. İç çektim ve yavaşça doğrulup, koltuğun üzerinde duran tişörtümü üzerime geçirdim.
Sadece örtüler fazla kalın olduğu için çıkarmıştım, umutlarınızı yok etmek istemem ama hayır, başka bir sebepten dolayı değildi.
Aynı şekilde yine sandalyede duran ceketimi de üzerime geçirdim ve Louis’ nin alnına bir öpücük kondurup kokusunu içime çektikten sonra kapıdan çıktım. Yaklaşık iki-üç adım atmıştım ki fazla tanıdık birine rastladım. Hadi kim tahmin edin!
Robin.
Birkaç adım geri çekilip hızla atan kalbimi sakinleştirmeye çalıştım ve ne yaptığını izledim. Karşısında ara sıra Louis’ nin odasına giren bir hemşire vardı, erkek. Robin onunla uzun uzun konuştuktan sonra etrafına bakındı ve montunun cebinden içi dolu, beyaz bir zarf çıkardı. Sonrasında parmağıyla zarfı gösterip bir şeyler daha söyledi ve adamla el sıkıştıktan ve kafasını salladıktan sonra zıt yönde ilerledi, ve görünürden kayboldu.
Ağızlarını okumaya çalışmıştım ama hemşirenin arkası bana dönük, ve Robin de abartılı konuştuyor olduğu için sadece birkaç sözcük yakalayabilmiştim; ‘bu zarfta;’ ‘para’ ‘ilaç’ ‘hallet’ ‘muhteşem’ ve ‘koy’. Bir şeyler çevirdiği belliydi, ama en azından Louis’ ye zarar vermemişti. Belki de sadece Gemma için bir şey yapıyordu… Ama o zaman parayı gizlice ve bir hemşireye vermezdi.
Konu üzerinde düşündükçe kafam karıştığı için şimdilik bunu bir kenara kaldırmaya, ve araba kullanmaya odaklanmaya karar verdim. Tabii bunun için gitmem gereken bir yer gerekiyordu. Elimi ceketimin cebine atıp telefonumu çıkarttım ve kilidini açınca duvar kağıdım beni gülümsetti. Louis ve ben, onun yatağında oturmuş, elimizde sıcak çikolatalarla, sarılıyorduk. Bir yandan ben onun boynunu öpüyordum. Fotoğraftan pek belli olmasa da Louis kıkırdayıp durmuştu. Tanrım, çok güzel bir gündü.
En sonunda telefonu açma sebebimi hatırlayıp telefon rehberime gittim.
Annie Teyze- kesinlikle hayır. Robin olayı yüzünden bana nutuk çekerdi.
Ben –Şey, Ben’e evinde kalacak kadar güvenmiyordum.
Şehrin öbür ucunda yaşayan kişileri atladım ve en sonunda beni sorgulamayacak, nutuk çekmeyecek ,güvendiğim bir isim bulunca gülümsedim. Resminin yanındaki arama butonuna tıklayıp telefonu kulağıma götürdüm. Birkaç kere çaldıktan sonra telefon cevaplanmıştı.
“Hey, Harry !N’aber?” ‘ N’aber ‘ deki a’ları uzatmıştı. Hafifçe güldüm.
“Zayn! İyiyim dostum, umarım sen de öylesindir!”
“Evet… oldukça. Bir şey mi oldu?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Voices Told Me To {Larry Stylinson}
FanfikceHarry'nin ablası Gemma, ailesinin ısrarıyla rehabilitasyona gider. Harry 2 ay sonra ilk defa Gemma'yı ziyarete gidip oda arkadaşı Louis'den pek hoşlanmayınca ve onunla tanışmak isteyince olaylar pek Harry'nin planlamadığı şekilde gelişir.