"Şşş!" diye uyardım sessizce,gerçi ben de gülmeden edemiyordum. Saat geç olmuştu ve kimseyi uyandırmak istemiyordum. Louis hemen ellerini ağzının üzerine koydu ama kıkırdamaya devam etti.
"Bunu yaptığına inanamıyorum Harry! Sinirden delirecek!" Diye fısıldadı Louis ellerini ağzından çekip. Omuz silktim.
"Sanmıyorum, daha önce de yaptım. O uyandığında burada olmasam yeter." Kafamı çevirip horul horul uyuyan, ne döndüğünün farkında olmayan Gemma'ya baktım. Biraz uğraşmıştım ama değmişti. İlk önce hastanedeki bir odaya girip yastıklardan birini almıştım, sonrasındaysa yemekhaneden biraz bal. Yastığın kılıfını açıp tüyleri dışarı çıkardığımdan beri Louis susmamıştı. Ve susmasını kesinlikle istemiyordum.
"Zavallı Gemma." dedim ve Louis bir kez daha kıkırdadı. Ay ışığında Louis... ayrı bir güzel görünüyordu. Gülerken gözleri parlıyordu ve...o sadece...çok ama çok güzeldi. İç çektim. Saat cidden geç olmuştu ve ertesi gün okul için erken kalkmam gerekecekti. Yani gitmeliydim. Gitmeyi gerçekten hiç istemiyordum. Yani tamam, üniversitede homofobikler falan yoktu ama pek popüler olduğum da söylenemezdi. Ben sadece 'ablası deli olan çocuk'tum. Ama burada, Louis'nin yanındayken mutluydum, gerçekten mutluydum.
"Ben...artık gitsem iyi olacak, yarın erken kalkıp okula gitmeliyim." Louis'nin yüzündeki gülümseme birden soldu.
"Iı..peki...görü-görüşürüz. Görüşürüz, değil mi?" Hafifçe kaşlarımı çattım.
"Görüşürüz, Lou." Eğilip kafasının arkasını tuttum ve alnını öptüm. Gemma'nın yatağının yanında bulunan sandalyenin üzerindeki çantamı omzuma geçirdim ve kapıya birkaç adım kala Louis konuştu.
"Harry bekle."
Arkamı döndüm. "Iı...gitmen gerektiğini biliyorum ama... hiç değilse ben-ben uyuyana kadar kalsan? Lütfen?" Başımı salladım. Tekrar Louis'nin yatağınının yanına ilerleyip çantamı yere bıraktım ve hastaneye döndüğümüzden beri üzerimde olan ceketi çıkardım. Louis'ye baktım ve gülümsemeden edemedim. Ne yaptığımı merak ediyor olmalıydı. Ayakkabılarımı da çıkardıktan sonra örtüyü kaldırdım ve Louis otomatikman diğer tarafa kaydı. Benim için boş bıraktığı yere yattım. Sıcacıktı. Tıpkı Louis gibi. Örtüyü göğsümün üst kısmına kadar çektikten sonra bana öylece bakan Louis'ye döndüm. Kollarımı açtım ve birkaç saniyeliğine tereddüt ettikten sonra bana sıkıca sarıldı. Kafamı boynuna gömdüm ve hiçbir zaman bıkmayacağım kokusunu tekrar içime çektikten sonra omzuna küçük bir öpücük kondurdum.
Öylece sarılarak uzunca bir süre yattık ve orada kalmak için her şeyimi verebilirdim ama gitmem gerekliydi. Uyuduğundan emin olduğumda kollarımı onu uyandırmamaya özen göstererek yavaşça çektim. Ayağa kalktım ve uykuya direnen gözlerimi oracıkta uyuyakalmamak için birkaç kez kırptım. Çantamı omzuma takıp tekrar Louis'ye döndüm. Yüz ifadesi birden değişmişti, kaşlarını çatmıştı ve dudakları büzülmüştü. Rüyasında ne görüyorsa bundan pek keyif alıyora benzemiyordu. Çantamı yere tekrar bıraktım ve eğilip alnına bir öpücük konduracakken durdum ve derin bir nefes alıp dudağının tam kenarına bir öpücük kondurdum. Geri çekilip ona baktığımda gülümsüyordu. Ben de gülümsemeden edemedim. Sanki karnımda küçücük filler vardı da, birden çılgın bir parti yapmaya karar vermişler gibi bir his oluştu. Kaşlarımı çatıp bunu görmezden geldim ve çantamı yerden alıp omzuma tekrar geçirdim ve odadan çıktım. Kapıyı dikkatlice kapadım, kimsenin uyanmasını istemezdim. Dışarı çıkarken gördüğüm birkaç hemşireye gülümsedim ve dışarı çıktığımda gerçekten dondum.
Ceketimi Louis'nin odasında -Ee..ve Gemma'nın- unutmuştum. Ertesi gün gelip ceketimi geri alabileceğim için ceketi gidip almak yerine arabama doğru yürüdüm. Biraz da üşeniyordum üstelik. Arabaya girer girmez ilk kaloriferi, sonra da radyoyu açtım. Zaten arabamda kayıtlı olan birkaç kanaldan bir tanesini seçtim ve arabayı sürmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Voices Told Me To {Larry Stylinson}
FanficHarry'nin ablası Gemma, ailesinin ısrarıyla rehabilitasyona gider. Harry 2 ay sonra ilk defa Gemma'yı ziyarete gidip oda arkadaşı Louis'den pek hoşlanmayınca ve onunla tanışmak isteyince olaylar pek Harry'nin planlamadığı şekilde gelişir.