"Bay Styles, bu ne sürpriz?" Dedi bay Galler iğneleyici bir ses tonuyla. "Sınıfa geldiniz demek? Haberim olsaydı özel bir şeyler hazırlardım."
İçeri girsem mi girmesem mi tereddüt ettim. Orada öylece bekledim. Neyi mi? Bilmiyordum. En sonunda tam bir adım atacakken Bay Galler yine konuştu. Buruş buruş olan elini salladı ve gözlüklerini düzeltti. "Ah, hayır. Sınıfıma öylece giremezsiniz, Bay Styles."
Saatine baktı. "Tam 15 dakika geç kaldınız. Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz?" Başımı 'evet' anlamında salladım. "Güzel, şimdi lütfen Bayan McKie'ın ofisine gidip giderken de çalmadan açtığınız sınıf kapısını kapatır mısınız?" Başımı salladım ve kapıyı arkamdan kapadıktan sonra gözlerimi devirip burnumdan bir nefes verdim.
Ayaklarımı yere sürte sürte bomboş koridorda ilerledim. Ta ki beyaz bir kapının üzerinde, eskimekte olan 'Bayan McKie' yazısını görene kadar. Boğazımı temizledim ve elimi bir yumruk şekline sokup, kapıya iki kere yavaşça tıklattım. "Girin."
Kapı kolunu yavaşça çevirdim ve içeri tek bir adım attım. "Ee...Bayan McKie, merhaba,meşgul müsünüz?" Ellerini klavyesinden çekip bana döndü ve gülümsedi.
"Ah,Harry. Hayır, meşgul değilim, neden oturmuyorsun?" Başımı salladım ve tahta çalışma masasının önündeki kırmızı deri koltuğa oturdum. "Söyle bakalım, neden derste değilsin?"
"Iı...efendim, derse geç kaldığım için Bay Galler beni size yönlendirdi." Bayan McKie kafasını salladı.
"Hm." Klavyesinin hemen yanında duran kahvesini kaldırdı ve havaya yoğun bir kahve kokusu karışırken kahvesini yudumladı. "Son zamanlarda bu çok oluyor, Harry. Bu şikâyeti çoğu profesörden almaya başladım. Sadece geç kalmıyorsun, bazen okula da gelmiyorsun. Ve her ne kadar bu her normal üniversite öğrencisine bir lüksiyat olsa da, sen normal bir üniversitede değilsin."
"Evet efendim. Ama-" McKie boğazını temizledi.
"Biliyorsun, burası prestijli ve prensipleri olan bir okul, Harry."
"Ta-Tabii ki biliyorum, efendim. Ama gerçekten geçerli bir mazeretim var."
Fincanını masaya geri bıraktı. "Dinliyorum."
Derin bir nefes aldım. "Nereden başlasam bilemiyorum...Iı...2 ay önce kız kardeşim bir akıl hastanesine yatırıldı, biliyorsunuz."
Başını salladı. "Ah, evet. Bunun için üzgünüm."
Omuz silktim. "Önemli değil." Öyleydi. "Konu şu ki, sınavlarım nedeniyle kız kardeşimi ilk defa geçen hafta ziyaret etme fırsatı buldum. Ve-Ve tabii bir de oda arkadaşı var...Ee...O-O da bir yakınım, diyebilirim. Ve şu sıralar ikisinin de yanında olmam gerekiyor, efendim. Lütfen anlayış gösterin."
İç çekip kafasını kaşıdı. Dirseklerini masanın üzerine yerleştirdi ve ellerini kenetledi. "Anlıyorum, Harry. Gerçekten.Ama burası özel bir kurum ve... önümüzdeki haftaki baraj sınavını biliyorsun. Bu sınav önümüzdeki iki seneyi etkileyecek bir sınav ve bu sınavı geçemezsen, üzgünüm ki-"
"Geçersem?" Diye böldüm. Yaptığım şeyin kaba olduğunu biliyordum gerçi.
"O zaman istediğin yere gitmekte özgürsün."
~*~
Tüm haftayı Louis'siz -Iı bir de Gemma'sız tabii- geçirmiştim. Sadece çalışmıştım ve başka hiçbir şey yapmamıştım. Annem akşam yemeği için her ne yaptıysa onu masama bırakıyor ve gidiyordu. Onunla konuşmaya bile vakit bulamıyordum. Ders aralarında bile ders çalışıyordum. Adım ineğe çıkabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Voices Told Me To {Larry Stylinson}
FanficHarry'nin ablası Gemma, ailesinin ısrarıyla rehabilitasyona gider. Harry 2 ay sonra ilk defa Gemma'yı ziyarete gidip oda arkadaşı Louis'den pek hoşlanmayınca ve onunla tanışmak isteyince olaylar pek Harry'nin planlamadığı şekilde gelişir.