Omzuma yaslı olan başını kaldırmadan konuştu. “Lütfen gitme.”
Onu geri çekip öptüm. “Tekrar geleceğim, söz veriyorum.” Bana sarıldı ve burnunu çekti. Kaşlarımı çatıp geri çekildim.
“Hey,” dedim yanağından süzülen yaşı baş parmağımla silerek. “Sen gözünü açıp kapayıncaya kadar burada olacağım. Bunu hep yapıyoruz Lou, sorun ne?”
Bir süre etrafına bakınıp yutkunduktan sonra bana baktı. “Ben…sadece…senin hep benimle olmanı istiyorum…Sen yanımdayken beni hiçbir şey korkutamazmış gibi hissediyorum.”
“Ben de bunu çok isterdim, fakat bunun mümkün olmadığını biliyorsun. Ama ne, biliyor musun? Birkaç ay sonra, yani umarım, sen bu hastaneden çıktığında her dakikamı seninle geçireceğim.” Gülümsedi, gözleri hala doluydu. “İstesen de istemesen de. Styles ya da Styles.” Kıkırdadı ve bana tekrar sarıldı. Kokusunu içime çektim.
Yataktan kalktım. “Görüşürüz, Boo.”
Kıkırdadı. “Bana bu ismi mi takacaksın?”
“Ne? Sen de bana Hazzy diyorsun ya?” güldüm.
“Bilmiyorum, şu canavarlı filimdeki küçük kızın ismi de o değil miydi?”
“Evet. Ve sana küçük bir bilgi; o, filmdeki en sevdiğim karakter olur.”
*
“Hey Lou,hey Gemma b-“
“Şş!” diye fısıldadı Gemma okuduğu kitabı kucağına koyup.
“Şey, üzgünüm, uyuduğunu fark etmemiştim..” dedim alındığımı belli ederek.
Gözlerini devirdi. “Drama kraliçeliği yapmayı kes ve erkek lışeyin ne olduğunun farkındasın değil mi? Evlendğiniz falan yok. Ayrıca ne kadar resmileştirirseniz resmileştirin, kabul etmelisin; asla normal bir ilişkiniz olmayacak.”
Bunu zaten biliyordum. Fakat başkasının ağzından duymak… Bilmiyorum, sadece… Acıtmıştı. Normal çiftler gibi olamayacaktık. Bir gün Louis o salak hastaneden çıksa bile. Bunun hakkında araştırmalar yapmıştım, ve hayır, sesler HİÇBİR zaman durmuyor. Zamanla onları kontrol etmeyi öğreniyorsunuz ve size iyi şeyler söylemeye başlıyorlar, ama hiçbir zaman tamamen gitmiyorlar.
Gemma fazla sessiz kaldığımı fark edince boğazını temizledi. “Ben onu kast etmek-“
“Ne kast etmek istediğini biliyorum, Gemma.”
İç çekti. “Pekala. Beni ararsan Mike’ ın odasındayım. 314.”
Mike’ın kim olduğunu sormak istedim fakat bunun için uygun bir zaman değildi. Er ya da geç soracaktım gerçi.
Odadan çıktığında yavaşça Louis’ nin yatağına ilerledim. Sadece gömleğimi çıkarıp yanına yattım. Louis pek de yer kaplamıyordu, gerçi kilo vermiş gibi görünüyordu. Yaklaşık 3-4. Bu sağlıklıydı değil mi? Yani 3-4 kilo ona zarar vermezdi, değil mi? Derin bir nefes aldım ve kendime zaten bir hastanede olduğumuz için eğer böyle bir durum olursa ona yardım edecek doktorlar olduğunu hatırlattım. Kollarımı, onu uyandırmamaya dikkat ederek etrafına doladım. Titreyen bir nefes verdi. Sıcak vücudunu hafifçe kendime çektim ve gözlerimi kapadığım sırada Louis hafifçe haraketlendi.
“Hayır, lütfen!” Diyordu Louis sessizce. “Lütfen. Sizinle oyuncaklarımı paylaşırım, bana hediye almak zorunda bile değilsiniz!” Kaşlarımı çattım, neyden bahsediyordu?
“Lou-“
“Vurmayı kes, lütfen!” Louis kendini benden çekmiş, küçük bir top halinde kıvrılmıştı. “Ben bir ucubeyim! Ben bir ucubeyim! Artık vurmayı kes lütfen! Ben bir ucubeyim!” Yüksek sesle bağrıyordu. “Ben bir ucubeyim!” Ağzından bir hıçkırık kaçtı. “Tam bir ucube!” Alarma geçerek onu salladım ve rüyasında her ne görüyorsa onu engellemeye çalıştım. En sonunda gözlerini açmış, bana öylece bakıyordu.
“Ha-Harry?” Ona üzgünce gülümsediğim anda hıçkırarak ağlamaya başladı. Kollarımı küçük bedeninin etrfına sardım ve göğsümde bir şey parçlanmıyormuş gibi davranmaya çalıştım.
“Geçti, geçti. Her şey iyi olacak, söz veriyorum. Buradayım. Şş.” Saçını okşayıp ona rahatlatıcı şeyler söyledim. En sonunda hıçkırıkları durunca, kafasını kaldırıp bana baktı.
“Üzgünüm,” dedi sessizce. “Tam bir ucubeyim…” Sesi titriyordu.
Ucube kelimesini tekrar duyduğumda titredim.
“Bird aha bu kelimeyi söylediğini duymak istemiyorum. Sen bir ucube değilsin, bunu aklından çıkar.”
“Ama-“
“Eğitim ve aileleriyle problemleri olan insanlara mı, yoksa bana mı kulak vereceksin?” dedim. “Çünkü benim şimdiye kadar gördüğüm en özel şeysin, Louis.” Baş parmağımla çenesini kaldırdım. “Narinsin, komiksin, cesursun, iyi kalplisin ve muhteşemsin… Seni seviyorum ,Louis…”
Gözlerime bir süre öylece baktıktan sonra bana sarıldı ve yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. Onu gerçekten çok seviyordum…
Evet, bu bölümün geç geldiğinin farkındayım ama oldukça meşguldüm, ve olmadığım zaman da sırf tembellikten yüklemediğimi de söylüyorum zaten.
Bu arada okuyucu sayıma inanamıyorum gerçekten, inanaılmaz bir şey..!
İşte asıl drama başlıyor… ( şeytani gülümseme)
Vote ve yorumlarınızı her zamanki gibi bekliyoruuum, zaten bitmesine az kaldı ^.^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Voices Told Me To {Larry Stylinson}
FanfictionHarry'nin ablası Gemma, ailesinin ısrarıyla rehabilitasyona gider. Harry 2 ay sonra ilk defa Gemma'yı ziyarete gidip oda arkadaşı Louis'den pek hoşlanmayınca ve onunla tanışmak isteyince olaylar pek Harry'nin planlamadığı şekilde gelişir.