5. Bölüm

492 100 20
                                        

İşittiği övgü dolu sözlerin ardından ablam, tüm mütevaziliği ile teşekkür etti ve '' Hepsi, güzel görüşünüz, eksik olmayın Jale teyzeciğim,'' dedi.

''Eskiden, ajansların birinden, reklam yüzü olması için Emel'e teklif gelmişti,'' dedi annem . ''Fakat benim idealist kızım, geri çevirdi. Tek derdi, başarılı bir mimar olmak,bunun dışında önemsediği hiçbir şey yok, değil mi anneciğim ?'' diye sordu ablama.

''Jale teyzeciğim, benim için, en önemlisi, bir an önce mezun olmak." dedi Emel kendinden emin. "İçi boş heveslerle oyalanma gibi bir lüksüm olamaz .''

O an Yankı'ya hiçbir hedefimin olmadığından bahsettiğim günü anımsadım...Aramızdaki bu dehşet veren uçurumu görmemesi için kör olması gerekirdi. Güzel, çirkin; başarılı, başarısız tüm çıplaklığı ile orada, o yemek masasının başındaydı.

Ağzıma attığım son lokma ,boğazıma düğümlenmiş ; yanaklarım yanmaya, göğsüm sıkışmaya başlamıştı. Kahrolası kıskançlığın, en zor kısmı da buydu. Böyle anlarda, kimyamı alt üst edip, beni iyice güçsüzleştirirdi... Bir müddet sonra, konunun değişmesi bile keyfimi düzeltmeye yetmemişti. Nasıl olsa ablam, gecenin yıldızı olmaya,her an kaldığı yerden devam edebilirdi. Tüm bunların üstüne , bir de Yankı'yı , Emel'i süzerken yakalamıştım...Sevmemiştim o bakışları. İçim daha çok yanmış , daha çok susmuştum.

O gece ,artık tek bir kelime dahi edemeyeceğimi sanırken, birden bir umut çıkageldi yüreğime."Tabi ki saçmalıyorsun!" dedim kendime ... "Annenin açtığı konu psikolojini darmadağın ettiği için bu bakışmalara yine farklı anlamlar yükledin. Sakin ol Ayla!.."

Fakat, en çok kendine verdiğin sözü tutmazsın şu hayatta.O akşamın ardından ne olduysa olmuş ve ben delirmiştim!

Sahi, neler mi yaptım öküz altında buzağı ararken ? Her görüşmede, Aylasız nefes aldırmadım ikisine. Hayallerimden sakındığım adamı, bir başkasının hayallerine, nasıl dahil ederdim? Hele ki o kişi ,Emel'se, gözümü dört açmam gerekirdi. Aralarında en ufak  elektriklenme olmasına izin veremezdim. Yeri gelsin gelmesin, Semih'ten ve aşklarından söz ettim. "Aradı mı bugün ? Yakınlarda bir plan var mı ? Nasılsınız bu ara ? Kavga filan etmeyin aman ! Çok iyidir Semih, tanısan !.."

Yankı, sessizce dinlerdi, söz Semih' e geldiği vakitler. Son görüşmemizde, yine biz gençler kendi aramızda sohbet ederken ; ''Cumartesi hep birlikte bir şeyler yapalım,'' dedim . ''Semih, sen ; Yankı,ben.''

Düşünmeden çıkıvermişti teklif dudaklarımdan. Çünkü ,Emel'in Semih ' e tahmin ettiğimden çok daha aşık olmasını ve kalbine yeni bir heyecanı sığdırmamasını istiyordum. Ve Yankı'nın, o ikisini el ele göz göze görmesini...Soyutu, somut yapacaktım aklım sıra.

"Çok mu gerekli?" demişti Emel beni tersleyerek... "Bu da, Semih'in fanı."

Güldüler... Gereksizdim, evet. Nasıl gereksizdim hayatlarında ; ne çok yetersiz. Aynı anda, kör sağır ve dilsiz. Düşünüyorum da şimdi; hiçbir şeye hükmedemeyecek kadar zayıf duygularım, o zamanlar beni nasıl ele veriyordu kim bilir ? Nasıl eğleniyorlardı benimle, içten içe hatta ? En çok hangi halimle rezil etmiştim kendimi? Onun, yanımıza geldiği zamanlar, aklımı oynatacakmışım gibi hissettiğimi hatırlıyorum. Parfümü gelirdi burnuma önce ... Heyecanlanırdım , içim başka titrerdi sonra . Sarhoş olurdum, kokusuyla.

Duygularım böylesine şiddetli etrafa yayılırken, beni izleyen birileri, bu aşkı fark edebilir miydi ? Düşünmezdim. O varsa, diğer tüm insanlar birer siluetten ibaretti. Görünümlerini yitirirlerdi. Ablam,annem,babam ve hatta Jale teyze...Karşı tarafın hissetmemesi imkansız olan bir duyguysa aşk , ve ben burnunun ucunda, bunu böylesine tutkuyla yaşıyorken , ona olan zaafım en çok hangi anlarda gün yüzüne çıkardı mesela ? Yüzüne bakarken , ya da gülerken , bir şeylerden bahsederken ? Elimi ayağımı, nerede tutacağımı,nasıl sigara yakacağımı bilemezken? Peki en çok hangi anlar severdi beni ? Birlikte yürürken, neşeliyken, hüzünlüyken ? Gözlerimle, ona bir ömür sevilmenin huzurunu teklif ediyorken ? Bir kere bile istemiş miydi teni, tenimi konuşmaz -susarken -?

KIVILCIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin