Evine vardığında cebindeki Gül Hanım'ın verdiği anahtarı çıkardı.
Dış kapıyı usulca açtı ve içeri girdi. Evi bir apartman dairesiydi.
Ona verilen kağıdı cebinden çıkardı. Kağıtta 'Ev 4. Katta kapı numarası 9. Benim dairemin de 8.' yazıyordu.
Oğuz sahip olduğu eve vardığında elindeki anahtarı kullanarak kapıyı açtı.
Açılan kapıdan yüzüne doğru ferahlık, mutluluk, huzur vuruyordu.
Oğuz bu duyguları hayatı öğrenmeden önce biliyordu. Artık bilmesine gerek bile yoktu.
Ellerini iki yana doğru sallayarak kötü atmosferi kovdu.
İçeriye attığı adımda eşyaları olan evi ve gerçek bir evi gördü. Asıl hayat bu dört duvar arasındaydı. Kaldığı yerde hayat yoktu.
Artık her şeyi yeniden yaşayacak ve öğrenecekti.
Kapısını kapattıktan sonra lambayı yaktı. İçeriyi aydınlatmak mobilyaları daha rahat görmesini sağladı.
Hayranlık içerisinde sahip olduğu eve bakıyordu. Kendiyle gurur duyuyordu.
Önce bir iş sonra da ev bulmuştu. Hayat ona gülse de o hayata gülmeyecek ve onun oyununa kanmayacaktı.
Sırt çantasını kapıda bıraktı.
Kendini ise oturma odasında bulunan siyah kanepeye bıraktı ve başını geriye doğru yasladı.
Başını geriye yasladığında gırtlağında ki çıkıntı daha da belirginleşti. Tüm gösterişi, çekiciliği ve erkeksiliği ile yaşıtlarına taş çıkartıyordu.
Oğuz gözlerini kapatıp dinlenecekti. Eli pantolonunun cebine gittiğinde bir hışırtı duydu. Bi hışırtı paranın hışırtısı değildi.
Cebinden aldığı kağıt ve karton karışımı karta baktı. Yaşlı amcanın Oğuz 'a verdiği numaraydı.
Bir gün ihtiyacı olabilirdi. Bunu bir köşeye koyduktan sonra kendini kanepede öylece bıraktı.
Yılların yorgunluğunu, hayatın zorluklarını, yaşadıklarının ağırlığını taşıyordu.
Belki de bu yüzden çok uğraşmasına gerek kalmadan kas yapmıştı.
Ama yinede bir süre bu ağırlığı bırakması gerekiyordu.
Gözlerini usulca kapatıyordu. Açık olan lambaya aldırmadan gözlerini kapatıyor ve sokakta yattığı tek bir günü hatırlıyordu.
Sokakta parlayan ışıkları, güneşin yakıcı ışınlarını kapatamıyordu.
"Işıkları birisi kapatsın."
Diyemiyordu. Sokak, çocuk esirgeme kurumundan farklıydı.
Elleri saçlarını dağıtırken, kemikli ve sert görünüşlü parmaklarının arasından, bir tutam saç düşmüştü alnına.
Ne çokta yakışmıştı saçı alnına...
Sabah olduğunda yüzüne hiçbir ışık demeti vurmamıştı. Sabah olduğunu da bünyesinin kalktığı o saatten anlamıştı.
Genelde 08.30 gibi kalkardı. Alışmıştı bünyesi buna. Esirgeme kurumu, biyolojik saatlerini de ayarlamıştı.
Kanepenin karşısındaki beyaz, sade duvar saatide saatin 08.30 olduğunu onaylanmıştı.
Şimdi hazırlanıp işine gidecekti. Çok çalışıp para kazanacaktı. İlerleyecekti. Amacına ulaşacaktı.
Doğrulduğu siyah kanepede oluşan büyük bir göçükten sonra kanepe normal haline dönerken Oğuz 'da bir yandan üzerinde ki siyah atletini çıkarıyor bir yandan da banyoyu arıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRLİ GEÇMİŞ
Short StoryAcıların ve işkencelerin içinde yaşayan adam. Hayata nefretle bakıyor. Adam, artık en inanılmaz yerde yaşıyor. İntikamın gölgesinde. O soğuk, hissiz, pislik yerde yaşıyor. Kafes dövüşçüsü olarak... Amacı doğrultusunda yürüyebilecek ve hayatı yenebil...