5. Bölüm ❊Kâbus❊

27.9K 1.5K 233
                                    

Sedat hayatında ilk defa bir yemeği bu kadar hevesle bekliyordu. Çorba severdi, her türlü çorbayı çok severdi ama asıl onu mutlu eden, Aslı tarafından ona yedirilecek olan çorbaydı. Yerinde duramıyor, sürekli ya sağa, ya sola dönüyordu yatakta. Yine de kalkmıyordu ayağa çünkü Aslı'nın onu hareketli olarak görmesini istemiyordu. Gerçi Aslı'nın onun bu basit oyunlarını fark ettiğini tahmin ediyordu ama kadın ona bir şey dememişti, bu durumda Sedat suçunu kabul edip itiraf edecek değildi.

Onunla dün nasıl ilgilendiğini az çok hatırlıyordu Sedat. Ama o ateş yükselmesi sonucunda bilinç bulanıklığı yaşadığı zamanların kafasında net olmaması sinir bozucu bir durumdu. Oysaki Sedat, Aslı'nın onunla ilgilendiği her anı hatırlamak istiyordu... Ama o, banyoda üzerilerine ılık su akarken kendisine gelebilmişti. Ne oraya nasıl geldiğini hatırlıyordu, ne de o zamandan kendine gelene kadar geçen sürede olanları.

Tabii kendisine geldiğinde onunla ilgilenen bir Aslı bulmak adamda acayip bir mutluluk oluşturmuştu ama bu, kadının ıslanmış olduğunu görene kadardı. Onun öyle ıslak, geceliği vücuduna yapışmış hali gözlerinin önündeydi hala. Sedat o an o kadar bitkin olmasa, kendisine engel olamayabilirdi ama ateşinin daha yeni düşmüş olması, ağrıyan adaleleri onda zar zor hareket edecek güç vermişti.

Kadının vücudu çok güzeldi...

Göğüslerindeki düğme büyüklüğündeki kabarıklıkları fark ettiğinde kaçırmıştı genç adam bakışlarını. Bir erkek için, özellikle de onun için o göğüslere dokunmak, bunun ihtiyacı çok büyüktü. Ama neyse ki kazasız belasız atlatmıştı adam o geceyi. Sonrası ise malumdu zaten. Onun okşayışlarıyla uyumuştu.

Gerçekten uzun zamandır bu kadar güzel zaman geçirmemişti. Bunca yıldır yanı başındaydı bu kadın ve Sedat buna rağmen onu fark edememiş, ve yalnızlıktan çektiği acıya odaklı yaşayıp durmuştu.

Şimdi Aslı vardı, onunla dertleşebiliyor, onun ilgisiyle kuşatılabiliyordu... Onun varlığı doldurmuştu hayatını. Adam bu doluluktan o kadar memnundu ki, içi içine sığmıyordu şu anda.

Sonra kapı tıklatıldı. Ona yemeğini yedirmek üzere bir adet Aslı gelmişti muhtemelen. Ve bu ihtimal, adamı ister istemez gülümsetti. 

Ama gelen kişi o değildi.

Belki de gelmesini isteyeceği en son kişi gelmişti.

"Sedat?" diyen Berrak izin istemeden girmişti içeri. Elindeki tepsiyi yatağın yanındaki komodine bırakıp, oturdu yatağın kenarına. Sedat şaşkınlıktan hareket bile edememişti. Kadın uzanıp yanağını okşadığında başını çevirip hareket edebildi ancak.

"Ne işin var burada?" dedi kaba bir sesle. Sinirleri çok fena bozulmuştu genç adamın. Şu anda Aslı burada olmalıydı. Ve genç adam sataşacak şeyler söylediğinde kadın gülmemek için kendisini sıksa da, dudaklarını kıvırmaktan kendisini alıkoyamamalıydı...

Ama bunlar olmuyordu. 

Peki neden?

Bunu genç adam da çok merak ediyordu.

"Hastaymışsın, ben de sana çorba getirdim içiririm diye."

"O kadarını anladım Berrak. Benim sorduğum, çorbayı getiren diğer kişiye ne olduğu?"

Berrak rahatsız olmuş gibi kımıldandı yerinde. "O mu, o gitti. Odasına ya da mutfağa falan gitmiştir. Bilmiyorum şu anda."

"Sorumu geçiştiriyorsun Berrak ve bu beni cidden sinirlendiriyor. Şimdi sana tekrar soracağım. Bana istediğim cevabı vermeni istiyorum."

İlk'im. Sev Beni...❊Tamamlandı❊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin